Önceki gün art arda yaşanan ve katliam gibi kaza diye manşetler attığımız trafik kazaları yaşandı. bir günde 35 canımız gitti.. Peki bu korkunç katliamdan farksız ve hepimizi kahreden kazalar gerçekten kader midir? Neden gavur icadı dedikleri bu araçlarlar hep müslüman ülkelerde katliam aracı olarak kullanılıyor hiç düşündünüz mü? Yıllardır kuralsızlığın, cehalettin, aymazlığın, vurdumduymazlığın adını kaza koymuşuz. Binlerce insanımız bu magandaların, bu magandalara göz yumman etkili ve yetkillerin yüzünden ya öldüler ya sakat kaldılar..
Hatırlayın yıllarca alkollü araç kullanarak insanları öldürenlerin 'sarhoştu o nedenle öldürme kastı yoktur' denilerek ortalığa salan zihniyetin kurbanı olduğu binlerce insan.. Önceki gün ard arda gelen korkunç kazalara baktığımızda ise benzer bir durum yaşanıyor..
Önce Gaziantep'ten korkunç bir kaza haberi ile sarsıldık.. Onlarca insan öldü, onlarca insan yaralandı.. O yaralıların ne durumda olduğu ise hiç bir zaman haber konusu olmayacak ne yazık ki..
Ardından Mardin Derik'te fazla yükten dolayı meydana gelen Tır'ın sebep olduğu adeta kıyamet provası bir dehşet katliam haberi daha aldık.. Ardından Rize ardından Antalya.. Hepsi birbirinden dehşet kaza haberleriyle kime nasıl üzüleceğimizi bilmez haldeyken halen insanın aklının almadığı ve vicdanının kabul etmediği iki soruyu sormak istiyorum;
Trafik kazasına müdahale eden sağlık ekipleri, itfaiye ekpileri, emniyet mensuplarının da hayatını kaybettiği o alana haber için giden gazetecilerin de hayatını kaybetmesi normal mi? Kaza yerinde tedbirsizlik bu kadar mı sıradanlaştı.. Neden kaza bölgesinde tahmin edilebilir olumsuzluklar gözönüne alınarak önlem alınmaz ki? Bunca yıldır aynı sahneler defalarca tekrarlanmadı mı? Kaza olur, kazaya müdahele edenler geriden gelen araçların altında kalıp kazaya kurban giderler.. Tarayın geçmişi bu örneklerden yüzlercesiyle karşılaşırsınız. Sözün özü önlem ihmarkarlığı onlarca canımızı alıp götürdü bizden..
İkincisi fazla yük yüklenen aracın bakımını yaptırmayan, üstelik de uykusuz ve aceleci davranan binlerce kamyon ve Tır şoförünün yıllarca sebep olduğu kazalar ve öldürdüğü canlardan sonra hiç mi ders almaz bir ülke. Hiç mi bu işten sorumlu olanlar vicdan muhasebesi yapmazlar.. Bir ton fazla gübre için onlarca insanı öldüren sadece TIR şoförü mü yoksa ona göz yumanlar ve aç gözlü patronlar mı? Bunu da mı örtbas edecekler Allahaşkına..
EĞİTİM VE AĞIR CEZALAR ŞART
Bu ülkede trafik eğitiminin yeterli olduğunu söylebilir miyiz? Hayır..
Bu ülkede trafikte saygı ve görgü olduğunu gören var mı? Hayır.
Bu ülkede ehliyet alanların kaçının sosyal ve psikolojik olarak sağlılı olduğunu biliyor muyuz? Hayır..
Bu ülkede kaza yeri güvenliği yeterince sağlanıyor mu? Hayır..
Sözün özü kazalar kader değildir. Gavur memleketi diye alay ettiğimiz ülkelerin hiç birinde bu şekilde trafik katilamları duymaz ve görmeyiz. Çünkü hepsi eğitimli. Çünkü hepsi sahip oldukları arabaları ulaşım aracı olarak kullanıyor. Türkiye'deki gibi magandalık yapmak ya da uykusuz ve fazladan yük alarak bir an önce uç kuruş daha fazla kazanmak için kullanmıyor.. Gavur memleketleri dediğiniz ve gavur icadı diye yıllarca konuştuğumuz bu araçlar neden müslüman ülkelerde katilam silahlarına dönüşüyor hiç düşündünüz mü? Bu arabaların bize garazı mı var? Hayır.. Aynı araçları kullanıyoruz. Ama aynı eğitim ve kültüre sahip olmadığımız için bizi sevdiklerimize kavuştursun diye bindiğimiz arabalar, otobüsler, Tırlar, kamyonlar ve kaza yerlerinde alınamayan önlemler işte bu cehalet yüzünden sevdiklerimize mezar oluyor.. Ağıtlar yakıyoruz, kahroluyoruz ve sonrasında yine unutup gidiyoruz taki yine korkunç kazalar olana kadar..
FEYZULLAH MÜDÜRÜN HAKLILIĞI BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI: DÖN ŞİNASİ EVİNE
Kocaeli Emniyet Müdürlüğü yaptığı dönem dahil olmak üzere gittiği her yerde Trafik kazalarıyla ilgili bilgilendirme yapan ve bu konuda herkese ders nitleiğinde olacak bir hikayeyi kaleme Emniyet Eski Genel Müdür yardımcısı Feyzullah Arslan müdürün “ Ehliyet Senin Neyine Dön Şinasi Evine” isimli bir Tiyatro oyunu geldi aklıma.. Antalya Emniyet Müdürlüğü yaparken yazdığı tiyatro oyunuyla kalmamış bir de emniyet mensuplarından oluşan bir polis tiyatrosu kurarak hem vatandaşları hem de trafik polislerinin yapmaları gerekenleri hem güldürerek hem düşündürerek hem de eğiterek sahnelemiş ve o dönem çok ses getirmişti..Öyle ki daha sonra Antalya Devlet Tiyatrosu tarafından oyun sahnelenmiş ve durumun vehametini anlatmak için de afişinde daha önce Sivas’ta 58 AR 237 plakalı Murat 124 marka otomobilin içerisinde veterinere götürülürken görüntülenen ’Dana Ferhat’ın fotoğrafı kullanımıştı..
Bence 'Dana Ferhat'ın afişiyle bu oyun tüm devlet tiyatrolarında ve tüm illerde yeniden sahnelenmedi.. Ve hepimiz Feyzullah Arslan Müdürün dediği gibi bir daha büyük acılar yaşamamak için Ehliyet senin neyine dön Şinasi evine demeliyiz.. Evetsağına soluna bakmayan iki ayaklı danaların hergün biraz daha arttığı ve adına trafik magandası diyerek sevimlileştirdiğimiz ve çoğunlukla para cezasıyla ödüllendirilen bu trafik canavarlarına da özellikle izlettilmeli.. 'Ehliyet senin neyine dön Şinasi evine' oyununa tek koşul olarak da ehliyetli olanların zorunlu izleyici koşulu getirilmeli. Kimbilir belki bu şekilde bu katliam gibi kazaların aslında kader olmadığını ve büyük bir cehaletin ürünü olduğunu öğrenip gelecek nesillerin canını koruyabiliriz.. Öyle değil mi?