Doğru ile yanlışın, zalim ile mazlumun yan yana yol aldığı her arenada bize düşen ders almaktır. Payımıza düşene razı olmak değildir bu ders. Mazlumdan ve mağdurdan yana merhamet çizgisinde yol olmaktır asıl olan..  Çünkü dünya düğüm, düğüm şifrelerle dolu. Bazen bunu yaşayarak bazen de uzaklardan izleyerek şahit oluruz. Bazen atasözleri rehber oluyor, yaşadığın olaya cuk diye oturuyor. Her insan hayata karışmaya başladığında, gerek iç güdüsel, gerekse öğrenerek, doğrular yanlışlar belirleyerek bir yol çiziyor kendine. Hangi meslekte konumda olursa olsun kendi doğrularıyla kendi istikametinde ilerliyor. Kimi kıra döke, kimi ince ince hesaplayarak  Hayatta kalabilmenin zorlu mücadelesi içerisindeyken, bazen insanın manevi boyutunu gözden kaçırıyoruz. Gerek aile, arkadaş, konu komşu, gerekse küçük büyük topluluklar gerekse de ülke ve dünya yönetiminde, güçlüyse hertürlü zulmu yapma hakkını kendinde görüyor. Haksız yere kalbini kırdığı, hakkını yediği,emeğini yok saydığı hayal kırıklığına uğrattığı kim varsa onun bir damla gözyaşı seni altüs etmeye yetiyor. Çok iyi biliyoruz ki; Mazlumun ne dini ne dili nede ırkı vardır mazlumun gasledilmiş haklarına karşılık sadece ahı vardır. Vefasızlığın , şükürsüzlüğün, Adaletin adil paylaşımın olmadığı her yerden Gök kubbeye ulaşan ahlar belliki bundan sora dünyayı rahat bırakmayacak. Yunusunda dediği gibi olsun be aldırma Yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kardır . Mazlumun ahı indirir şahı herşeyin bir vakti vardır! Ve tabiki burada hepimizin tek bir tercih hakkı var; ya mazlumdan yanasın ya zalimden. Çünkü insanın tercihleri ve savundukları İstikametidir  öyle değil mi?