Yanlışa yanlış demek bir meziyettir. Gerçeğe ulaşmanın yolu da doğru olanı söylemek ve yanlışın karşısına dikilmektir. Bunu koltuğu kaybetmeden yapmak ise ayrı bir meziyettir. Evet, Günlerdir Kocaeli kamuoyunda tartışılan çelik tesisine bir tepki de Ak Parti Kocaeli Milletvekili ve eski başbakan yardımcısı, eski bakan Fikri Işık'tan geldi. Işık çevre için, gelecek için, yaşanabilir bir doğa için ve kentte yaşanabilecek diğer tüm detayları kalem kalem yazarak karşı çıktı .Kartepe'de kurulmak istenen çelik üretim fabrikasına çok yerinde ve çok doğru bir tepki gösterdi. Ve kendi bakanlığı dönemine atıfta bulunarak bu tesise izin vermediklerini hatırlattı. Evet, Fikri Işık'ın uzun süredir partisini vekilleriyle yan yana gelmemesi, istişare toplantılarına katılmaması bir yana ve hakkındaki tüm eleştirilere sessiz kalması ve tabiri caizse free takılması öte yana, gösterdiği tepki ve yaptığı açıklama çok doğru ve yerinde oldu.. Parti içindeki tavrı ve durumu Genel Merkezlik bir durum. Ancak çevreye ve güzelim Kartepe'ye bir çelik fabrikası ve üstelik de hurdadan üretim yapacak olan bir fabrikaya izin vermek ve onaylamak akıllara ziyan bir durumdur. Fikri Işık'ı her türlü eleştirebilirsiniz ancak bu konudaki çıkışı haklı ve çok doğru bir duruş. Yanlışa yanlış demek öncelikle İktidar partisinin yöneticilerine ve vekillerine düşüyor. Ve Fikri Işık'ta bunu yapma cesaretini göstermiş oluyor. Yerinde, haklı, anlamlı ve Kartepe gibi yemyeşil, tarımın bereketiyle bilinen bir ilçeye sahip çıkması adamlılık duruşudur. Çünkü yaşanabilir bir çevrenin hurdaya kurban edilmesi en büyük cinayettir.. İşte Fikri Işık'ın o haklı  tepkisi ve o fabrikaya neden izin verilmemesi gerektiğini belirten açıklaması şöyle;   Kocaeli ilimiz Kartepe ilçemiz Uzunbey mahallemizde Yıldız Demir Çelik San A.Ş tarafından kurulmak istenen hurdadan çelik üretim tesisi için ÇED toplantısı yapılacağını öğrendim. Konuyu inceleyince; kurulmak istenen tesisin 2014 yılında Bilim,Sanayi ve Teknoloji Bakanlığım döneminde talep edilen, uzmanlarla yapılan çalışmalarda çevreye telafisi mümkün olmayan zararlar vereceğini değerlendirdiğimiz ve kesin bir dille reddettiğimiz “ Çelikhane ve Haddehane” bölümü ile ilgili yatırım projesi olduğunu gördüm. Bu konu hakkındaki görüşlerimi kamuoyu ile de paylaşmak istiyorum. Edindiğim bilgiler ışığında, bu tesis kurulur ise; 1-Yılda yaklaşık 5 milyon ton, tamamına yakını İTHAL HURDA DEMİR eritilecektir. 2-Yıllık yaklaşık 2.5 milyon Mw/h elektrik tüketilecektir. 3-Yıllık yaklaşık 4 milyon ton yassı veya uzun çelik üretilecektir. 4-Bu tip tesislerin ömrü yaklaşık 50 yıldır ve taşınması çok maliyetlidir. Yılda 5 milyon ton hurdanın şehrin içinde eritilmesi öncelikle bir çevre ve iklim sorununa sebep olacaktır. Bu kadar yoğun bir ısıl işlemin bölgenin ekolojisini olumsuz etkileyeceği kuşkusuzdur. Günde yaklaşık 2 bin kamyonun giriş - çıkış yapacağı bir tesisin oluşturacağı ilave emisyon ve trafik yükü hayatı daha da zorlaştıracaktır. Bu hurdaların limanlardan taşınması trafikte mal ve can güvenliği sorununu da meydana getirecektir. Ayrıca hurda stok alanlarının çevre ve görüntü kirliliği halkımızı fazlasıyla rahatsız edecektir. Bu konuda ilimiz zaten çok büyük bir yük altındadır. Bu yükün azaltılması gerekirken böylesi bir girişime izin vermek şehrimizin yükünü daha da artıracaktır. Şunu özellikle belirtmeliyim ki, bakanlık dönemimde yaptığımız çalışmalarda, şehrimize ilave çevre ve trafik yükü getirecek olması sebebiyle hiçbir tesise ark (elektrikli hurda eritme) ocağı kapasite artış izni verilmedi ve hiçbir yeni tesise de müsaade edilmedi. Yeşil üretim ve karbon ayak izinin azaltılması konusunda hükümetimizin yoğun çalışma yürüttüğü bir dönemde bu girişim hükümet politikalarıyla açık bir çelişki oluşturmaktadır. Çevre etkisi yüksek ve enerji tüketimi yoğun bu tip yatırımların “yatırımda öncelikli bölgelerde” ve özellikle meskun mahallerin çok uzağında kurulması esastır. Bakanlıklarımızın konuya müdahil olup bu girişime izin vermeyeceklerine inanıyorum.