'Bir gün aklına gelecek olursam, bana şiir ısmarla. EYLÜL’Ü konuşalım' demiş Cemal Süreyya
Eylül hazan mevsimi, şiir, ayı dinginlik ayrılık, hüzün ayı.
Her mevsimden bir parçadır insan! Yada insandan bir parçadır mevsimler. İnsan görünmez iplerle bağlıdır birbirine, iyisi, kötüsü tüm canlıları, dağı tepesi toprağı, denizi, bir birini tamamlayan domino taşı dengesinde.
İnsanoğlu sonu gelmez saymakla bitmez hazineler saklar içinde, kendinin bile farkında olmadığı, çoğu zaman fark etmeye fırsatının olmadığı. En kıymetli hazinesi olan zamanını karnını doyurabilmek için harcadığı, belinin eğriliğinden kafasını kaldırıp günlerce gökyüzüne bakamadığı, her mevsimi hazan, gönlündeki umutları, yaprak gibi dökülen. Ömür hep sonbahar, hergünü dökülen bir yaprak misali sona doğru yaklaşan.
Ahmet Haşim dizelerinde şöyle anlatır bize
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta..
Turgut Uyar'da anlatır Eylül'ü ve hüznü dizelerinde ve der ki;
......... Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün, ilkbahar geldi kara hüzün.
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün.
Sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim filanda gider bu gidişte
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür okadar...
Dilerim, Eylül'ün şiir hali belki bizlere yeni bir pencere açar ve o büyüttüğümüz telaşlarımızı erteleyerek gökyüzüne daha fazla bakmamıza vesile olur ve sevdiklerimize bir şiir ısmarlayarak hayata dert değil renk katanlardan oluruz!