5 Haziran çevre günü de o sıradan günlerden biri. Tüm yıl boyunca çevreyi kirleten ve denizleri, doğayı bir çöp kutusuna çevirenlerin uyduruk ve sahte ağıt yakmaları sadece gerçeği perdelemektir. Bakıyoruz toprağı, denizi zehirleryenlerin yemşeyil bir dünya görseliyle paylaştıkları mesajlarına öyle müberak açıklamaları var ki sanki onlar değil de biz cehenneme çevirmişiz yaşanılası alanları.. Öyle yiğitçe paylaşımlar yapıyor ki o firmalar sanıyorsunuz ki gökyüzünde çığlık çığlığa açlık naraları atan martıların rızkını biz denizleri zehirleyerek aç bırakmışız. Sanki kirazın, üzümün, şeftalinin toprağını biz hardmetallere kurban etmişiz de onlarda bize ders veriyorlar.. Ayıptır gerçekten mimli ve kirli firmaların ve o bölgelerin yöneticilerinin çevre gününde böyle yüzsüz paylaşımlar yapması insanı derinden zehirliyor. Bu alaycı yaklaşım bu insanları aptal yerine koyma cürettini acaba kimden alıyorlar diye de merak ediyor insan tabi..
EMANETE İHANET
Geçmişte kendilerine çevreci diyen yöneticilerin, etkili ve yetkililerin, çevre gününde yeşil tişörtleriyle boy boy fotoğraf çektirenlerin perde arkasında sanayi atıklarını doğanın orta yerine nasıl büyük paralar karşılığında gömdürdüklerini, denizleri nasıl zehir atık depoları haline getirdiklerini hepimiz biliyoruz. Halen yok mu bunlardan? Var tabi. Şimdi daha profesyonelce yapıyorlar. Kimse bilmiyor sanıyorlar ama işin gerçeği herkes biliyor ve susuyor. Çevrenin atalarımızdan miras değil gelecek kuşakların emaneti lafının üzerinden zehirli atıklarla cirit atanların olduğu bir ülkede kusura bakmayın ama emanette ihanetin daniskasını yapanların en çok bağıranlar ve çevreci kesilenler arasında olduğunu biliyoruz.
Koltuklara oturduklarında inançlarını, vicdanlarını susturanlar ve emanete ihaneti marifet sayanların ayakta alkışlandığı bir memlekettin yeşil yarınlarından, temiz denizlerinden, gelecek kuşaklara soluk aldıracakları bir dünya bırakacaklarından yana hiç kimsenin umudu yok. O nedenle asıl kirlilik vicdanlarda olduğu sürece çevrenin de doğanın da kurtulması mümkün değil. Önce vicdan kirliliğini ortadan kaldırmalıyız. Önce sözü ve özü bir olan çevrenin, doğanın, toprağın bir nimet ve kutsal bir emanet olduğuna inananların ve bundan ödün vermeyenlerin olduğu yöneticiler,sanayiciler, iş insanları, yatırımcılar bulmalıyız. İlkesel olarak en kıymetli hazinen çevre ve toprak olduğuna ve bunu namus ve şerefi gibi koruyacağına söz veren yöneticileri seçmeliyiz. Çünkü Çevreyi bir fabrikadan, doğayı siyanürden en fazla kirletenler hiç kuşku yok ki vicdanındaki kiri ve zehiriyle yöneticilik yapan ve bundan menfaatlenen yöneticilerdir. Eğer bu sorunu çözebilirsek sonrası kolay.. Öyle değil mi?
Anasayfa
Yazarlar
ADALET BORA
Yazı Detayı
Bu yazı 1417+ kez okundu.
SİZ KİRLETİYORSUNUZ
5 Haziran çevre günü de o sıradan günlerden biri. Tüm yıl boyunca çevreyi kirleten ve denizleri, doğayı bir çöp kutusuna çevirenlerin uyduruk ve sahte ağıt yakmaları sadece gerçeği perdelemektir. Bakıyoruz toprağı, denizi zehirleryenlerin yemşeyil bir dünya görseliyle paylaştıkları mesajlarına öyle müberak açıklamaları var ki sanki onlar değil de biz cehenneme çevirmişiz yaşanılası alanları.. Öyle yiğitçe paylaşımlar yapıyor ki o firmalar sanıyorsunuz ki gökyüzünde çığlık çığlığa açlık naraları atan martıların rızkını biz denizleri zehirleyerek aç bırakmışız. Sanki kirazın, üzümün, şeftalinin toprağını biz hardmetallere kurban etmişiz de onlarda bize ders veriyorlar.. Ayıptır gerçekten mimli ve kirli firmaların ve o bölgelerin yöneticilerinin çevre gününde böyle yüzsüz paylaşımlar yapması insanı derinden zehirliyor. Bu alaycı yaklaşım bu insanları aptal yerine koyma cürettini acaba kimden alıyorlar diye de merak ediyor insan tabi..
EMANETE İHANET
Geçmişte kendilerine çevreci diyen yöneticilerin, etkili ve yetkililerin, çevre gününde yeşil tişörtleriyle boy boy fotoğraf çektirenlerin perde arkasında sanayi atıklarını doğanın orta yerine nasıl büyük paralar karşılığında gömdürdüklerini, denizleri nasıl zehir atık depoları haline getirdiklerini hepimiz biliyoruz. Halen yok mu bunlardan? Var tabi. Şimdi daha profesyonelce yapıyorlar. Kimse bilmiyor sanıyorlar ama işin gerçeği herkes biliyor ve susuyor. Çevrenin atalarımızdan miras değil gelecek kuşakların emaneti lafının üzerinden zehirli atıklarla cirit atanların olduğu bir ülkede kusura bakmayın ama emanette ihanetin daniskasını yapanların en çok bağıranlar ve çevreci kesilenler arasında olduğunu biliyoruz.
Koltuklara oturduklarında inançlarını, vicdanlarını susturanlar ve emanete ihaneti marifet sayanların ayakta alkışlandığı bir memlekettin yeşil yarınlarından, temiz denizlerinden, gelecek kuşaklara soluk aldıracakları bir dünya bırakacaklarından yana hiç kimsenin umudu yok. O nedenle asıl kirlilik vicdanlarda olduğu sürece çevrenin de doğanın da kurtulması mümkün değil. Önce vicdan kirliliğini ortadan kaldırmalıyız. Önce sözü ve özü bir olan çevrenin, doğanın, toprağın bir nimet ve kutsal bir emanet olduğuna inananların ve bundan ödün vermeyenlerin olduğu yöneticiler,sanayiciler, iş insanları, yatırımcılar bulmalıyız. İlkesel olarak en kıymetli hazinen çevre ve toprak olduğuna ve bunu namus ve şerefi gibi koruyacağına söz veren yöneticileri seçmeliyiz. Çünkü Çevreyi bir fabrikadan, doğayı siyanürden en fazla kirletenler hiç kuşku yok ki vicdanındaki kiri ve zehiriyle yöneticilik yapan ve bundan menfaatlenen yöneticilerdir. Eğer bu sorunu çözebilirsek sonrası kolay.. Öyle değil mi?
Ekleme
Tarihi: 05 Haziran 2022 - Pazar
SİZ KİRLETİYORSUNUZ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.