Günümüzde bize insan suretinde görünen nice iblislere ve ahmaklara laf anlatmaya çalışmanın ne kadar gereksiz ve yersiz olduğunu bize anlatan çok güzel bir kıssa var. Belki çoğunuz biliyorsunuz. Belki bazılarınız bunu ilk kez okuyacak. Ama en nihayetinde hepimizin not defterinde olması gereken bir hikaye olduğunu söylemek mümkün. Belki derdimize bir çare olur ve belki yüreği kararmış iblislerin gerçek yüzünü görmenize/görmemize faydası olur kimbilir değil mi? Bazen bir küçük hikayeden bir büyük ders çıkarabiliriz..
İşte o hikaye şöyle:
Hz. İsa, sanki bir aslan kovalıyormuş gibi dağa doğru kaçıyordu. Hz. isa’nın var gücüyle kaçtığını gören bir adam merak edip peşine düştü. Zar-zor, nefes nefese ona yetişti ve sordu
– Ey Peygamber, dedi, hayrola, peşinde kimse yok, neden böyle kuş gibi kaçıyorsun?
Hz. İsa öyle hızlı koşmaktaydı ki, acelesinden cevap bile veremedi. Adam da onun ardı sıra koşmaya başladı, arkadan bağırdı:
– Allah rızası için biraz dur da söyle, neden kaçıyorsun? Arkanda kovalayan yokken neden böyle yapıyorsun?
– Bir ahmaktan kaçıyorum, dedi Hz. İsa. Benim yolumu kesme de kendimi kurtarayım.
– Körün gözlerini, sağırın kulağını açan sen değil misin?
– Evet, benim.
– Ölüleri diriltmiyor musun?
– Evet.
– Topraktan canlı kuşlar yapan da sen değil misin?
– Evet, benim.
– “Peki bu kadar mu’cizeye sahipken korkman ve kaçman neden?”
Hz. İsa cevap verdi:
“îsm-i Âzam’ı köre okudum, gözleri açıldı; sağıra okudum, işitmeye başladı; ölüye okudum, dirildi; cansıza okudum, canlandı. Fakat ahmağa okudum, fayda etmedi. Hatta tekrar tekrar okudum, hiç etkisi olmadı. Onu taşlar kadar hissiz, kumlar kadar verimsiz gördüm. İşte ondan kaçmamın sebebi bu!”
– Bunun hikmeti ne? Neden ahmağa tesir etmiyor?
– Ahmaklık Allah’ın kahrıdır. Ahmaklık ahmağa da, onunla konuşana da zarar verir. Ahmağa çare bulmanın imkanı yok!