KILIÇDAROĞLU DEMEDİĞİNİ BIRAKMADI!
SPOR
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
10.12.2012 - 23:44, Güncelleme:
03.09.2022 - 16:01
KILIÇDAROĞLU DEMEDİĞİNİ BIRAKMADI!
IRAKʹA GİDECEĞİM
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu STAR TV Anahaber bülteninin konuğu oldu ve canlı yayında Nazlı Öztarhan’ın sorularını şöyle yanıtladı;
Nazlı ÖZTARHAN- Konuşacak çok başlık var aslında ama bugün en sıcak gündemlerden biriyle şahsınıza Maliki tarafından yapılan davetle başlamak istiyorum. Aslında sabahki bir toplantınızda biraz bahsettiniz. Tam da Enerji Bakanının uçağına iniş izni verilmemişken size gelen bu davet, şöyle diyelim. Siz dediniz ki, Bağdat’a gideceğim uçakla, daha sonra karayoluyla geri döneceğim. Öncelikle tarih belli mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Henüz tarih belli değil. Bu gelen ilk davette değil. Daha öncede Sayın Cumhurbaşkanı da davet etmişti. Irak parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Hamudi vardı. En son Balkan Konferansı dolayısıyla ben İstanbul’dayken bir görüşmemiz oldu. O da davet etti. Dolayısıyla tarih belli değil. Irak’a gideceğim. Bağdat’a uçakla gitmeyi eğer koşullar uygun olursa, dönüşü karayoluyla. Kerkük’ü, Musul’u, Erbil görmek isterim, ziyaret etmek isterim. Oradan Türkiye’ye gelmek isterim.
Nazlı ÖZTARHAN- Kerkük, Erbil ve Musul’da var yine bu ziyaretin içerisinde. Neden sizi davet ettiler Sayın Kılıçdaroğlu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Davet daha önce ben Sosyalist Enternasyonal toplantısındayken ilk davet oradan gelmişti. İlk toplantıya gittiğimde gelmişti. Daha sonraki toplantılarda bu davet sürekli yinelendi. Gidip görmek isterim. Orada bizim işadamlarımız var, sorunlarımız var. Cumhuriyet Halk Partisini bilmek istiyorlar, tanımak istiyorlar. Cumhuriyet Halk Partisinin Ortadoğu politikasını beğeniyorlar. Bizim Ortadoğu’ya ülkelerin içişine müdahale etmeden barışçıl, dostane bir ilişki kurmamız gerektiğini biliyorlar. Biz bunu defalarca dile getirdik yurtdışı toplantılarda, Türkiye’deki toplantılarda. Onlarında doğal olarak ilgilerini çekiyor. Beraber olmaktan, Türkiye’nin büyüklüğüne de inanıyorlar. Ana Muhalefet Partisi Liderinin bölgeye gelmesinden son derece mutlu olduklarını ifade ediyorlar. Dolayısıyla Türkiye büyük bir ülke, görkemli bir ülke. Biz gideceğiz, onları dinleyeceğiz, dünyayı konuşacağız, Ortadoğu’yu konuşacağız.
Nazlı ÖZTARHAN- Maliki’yle bir araya geldiğinizde uçağa iniş izni verilmemesinde bizzat bakanlar kurulundaydım dedi Maliki ve bizzat kendisinin engel olduğu iddiaları var. Bunu gündeme getirecek misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- O ayrıntılar tabi gelir mi gündeme, gelmez mi onu bilmiyorum bugünden söylemek çok zor. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanının uçağının geri çevrilmesini doğru bulmam. Bizim bir bakanımızın bölgeye gidişi, orada varsa sorunlar konuşması, görüşmesi. Bunun engellenmesini de doğru bulmam. Ama koşullar nedir bilmiyorum, hangi gerekçeyle geri gönderildi onu da bilmiyorum. Dolayısıyla bunların tümünün değerlendirilmesi lazım.
GAZZEʹYE GİTMİYOR
Nazlı ÖZTARHAN- Kerkük, Erbil dediniz Gazze ziyareti sözkonusu mu önümüzdeki dönemde?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Belki oraya ben değil de bazı arkadaşlarım gidecekler.
Nazlı ÖZTARHAN- CHP yönetiminden birileri gidecek ama siz kendiniz gitmeyeceksiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
Nazlı ÖZTARHAN- Kahire sokakları biraz karışık ama biliyorum ki Mısır’dan da bir davet aldınız. Mısır var mı yine ziyaret arasında?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldiğinde benimle de görüşmek istediğini ifade etmişti. Kendisiyle görüşmemizde Mısır’a davet etti, gelirseniz çok mutlu olurum dedi. Tabi Mısır çok karışık şimdi. Bilmiyoruz ama uygun koşullar olduğu zaman tabi Mısır’a da gideceğim.
Nazlı ÖZTARHAN- AKP neden manidar buluyor sizin Irak davetini?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Normalde iyi çalışan bir iktidarın Ana Muhalefet Partisinin başka bir ülke tarafından davet edilmesini memnuniyetle karşılaması lazım. Türkiye büyük bir ülke. Sadece Başbakan, Bakanlar değil, Ana Muhalefet Partisi lideri de elbette ki Türkiye’de söz sahibi olan, konuşan, yorum yapan, mücadele eden bir kişi. Bizimde dış politikamız var. Dolayısıyla bilmek, tanımak isterler. Bu gayet doğaldır zaten. Ama içine sindiremezseniz eğer bu gelişmeyi manidar bulduğunuzu söylersiniz. Ortada manidarlık bir şey yok. Yani ortada güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var, parlamenter sistem var, demokrasi var. Bizim dış politika konusunda söylemlerimiz var. Bu söylemlerin Ortadoğu’da da, uzakta da, Balkanlarda da, Kafkaslarda da yankılandığını çok iyi biliyoruz. Brüksel’de de, Almanya’da da, İngiltere’de de yankılandığını çok iyi biliyoruz. Zaman zaman görüşmeler yapıyoruz. Türkiye’ye gelen Cumhurbaşkanları, Başbakanlar benimle de görüşmek istiyorlar. Kabul ediyorlar, gidip görüşüyoruz, kendi düşüncelerimizi aktarıyoruz. Dolayısıyla benim yurtdışına davet edilmem veya oraya gidip belli kişilerle, yetkililerle görüşmem iktidarı rahatsız etmemeli, tam tersine iktidarı memnun etmeli.
AKP GAZETECİYİ KURTARMAMIZI KISKANDI
Nazlı ÖZTARHAN- Gazetecileri kurtardığınızda da manidar bulunmuştu.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet gazeteci arkadaşlarımız oradan alındı Suriye zindanlarından. Onlar Türkiye getirildi, eşlerine, çocuklarına kavuştular. Bundan nasıl bir manidarlık çıkardılar doğrusunu isterseniz ben anlamakta zorluk çekiyorum ama izin verirseniz onu tek bir sözcükle anlatalım. Kıskançlık.
Nazlı ÖZTARHAN- Öyle diyorsunuz. Yeri gelmişken başarı girişimleriniz ve çabalarınız sonunda Türkiye’ye getirdiniz. Ama yine bir gazeteci daha var. Kaddumi’nin eşi de gözü yaşlı burada oradan gelecek iyi bir haberi bekliyor. Biliyorum ki bu noktada çabalarınız vardı. Herhangi bir haber alabildiniz mi kendisinden?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Henüz bir haber alamadık. Arkadaşlar uğraşıyorlar. Beşar Esad’la yaptıkları görüşmede Esad’ın talimat verdiğini ve mutlaka bulun ve bilgi verin, haber verin dediğini söylediler bana.
Nazlı ÖZTARHAN- En son o noktaydık zaten.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ama ondan buyana bir gelişme şuana kadar olmadı.
Nazlı ÖZTARHAN- Olumlu, olumsuz herhangi bir şey yok.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Amerikalı bir gazeteci var. Amerikalı gazetecinin ailesi de Sayın Loğoğlu’nu aramış, onun çalıştığı gazetenin yetkilileri de Amerikalı gazetecinin de kurtarılmasını istiyorlar. Sayın Loğoğlu o konuda da bazı girişimlerde bulunuyor ama eğer kurtarabilirsek güzel bir şey olacak.
Nazlı ÖZTARHAN- Dış politikada şimdi Suriye’ye bakıyoruz, Irak’a bakıyoruz. Dış politikada tuhaf bir görüntü olmuyor mu? Zira dış politika milli meseleler olarak bilinir ve genellikle burada muhalefetin iktidara destek vermesi beklenir. Ancak bu noktada siz neredeyse hemen her konuda farklı bakış açılarına sahipsiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. Bizim anlayışımız budur. Bir ülkenin çıkarı üzerine dış politika inşa ederseniz iktidar muhalefet ayrımı olmaz. Dolayısıyla herkes kendi ülkesinin çıkarını savunur. Suriye politikası, Irak politikası, İsrail politikası, Filistin politikası, yani Ortadoğu politikası Türkiye’nin çıkarları üzerine inşa edilen bir politika değil. Türkiye’yi zarara uğratan politika. Bakınız, Ortadoğu bataklığından söz ediyoruz. Ve Türkiye izlediği dış politikayla ülkelerin içişine müdahale ediyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dış politikamızda bir ülkenin iç işine müdahale etmek gibi bir rolü hiç üstlenmedik.
BEN BAŞBAKAN OLSAYDIM
Nazlı ÖZTARHAN- Peki hemen Suriye örneğinden yola çıkalım. Siz bugün Başbakan olsaydınız ve partiniz iktidarda olsaydı nasıl bir yol izlerdiniz Suriye’yle ilgili?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Suriye’nin iç işine karışmazdık. Suriye’de halk demokrasi istiyorsa bizde zaten demokrasi istiyoruz. Ama gidip…
Nazlı ÖZTARHAN- Binlerce sivilin ölmesi de var ama aynı zamanda.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın, o konuda Amerika doğrudan müdahale ediyor mu? Hayır. Almanya müdahale ediyor mu? Hayır. Fransa müdahale ediyor mu? Hayır. Niye biz doğrudan müdahale ediyoruz? Hangi gerekçeyle ediyoruz? Birleşmiş Milletler var. Birleşmiş Milletler varsa oturur konuşurlar, karar alırlar Türkiye’de o karara uyar. Biz uluslararası hukuka saygı göstermek zorundayız. Hukukun üstünlüğüne inanmak zorundayız. Devlet olarak da inanmak zorundayız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oy birliğiyle karar almıyorsa bakın hiç kimse müdahale etmiyor. Biz müdahale ediyoruz. Silahlı adam gönderiyoruz. Para veriyoruz, silah veriyoruz, destek oluyoruz. Niçin? Hiçbir zaman Türkiye bu konumda olmadı.
Irak’la İran arasında savaş çıktı biliyorsunuz. Yanlış hatırlamıyorsam 8 ve 9 yıl sürdü. Türkiye hiç ne Irak’a, ne İran’a askeri bağlamda hiç yardım yapmadı. Tümüyle tarafsız oldu. İki ülkede savaş bittikten sonrada, savaş sırasında da Türkiye’den hiçbir şikayette bulunmadılar. Bizim politikamız buydu. Doğu Akdeniz’de ne hale geldik?
Nazlı ÖZTARHAN- İç işlerine karışmazdım diyorsunuz. Peki ne yapardınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Doğu Akdeniz’de ne hale geldik? Doğu Akdeniz’de üstümüz çizildi. En zengin petrol, doğalgaz yatakları bulundu. Ama biz orada kaybettik. Irak’ta kaybettik. Maliki’yle niye kavga ediyoruz? Meşru hükümet, halkın seçtiği bir hükümet. Niçin kavga ediyoruz biz? Hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Bizim işadamlarımız gidiyor oraya. Yatırım yapıyorlar, gelir elde ediyorlar, kazandıklarını Türkiye’ye getiriyorlar, ihracatımız var. Hiçbir sorunumuz yok. Ama biz kalktık Maliki’yle kavga ediyoruz. Niçin? Eğer siz mezhep bağlamında Ortadoğu’da yandaş aramaya kalkarsanız kaybedersiniz. Doğrudan müdahale ediyorsunuz demek bir başka ülkenin içişine. Başka bir ülke gelip bizim içişimize müdahale ettiği zaman biz bunu saygıyla mı karşılarız? Hayır. Bizim içişimize müdahale edemezsin deriz. Benim izlediğim dış politika Türkiye Cumhuriyetinin izlemesi gereken bir dış politikadır. Ben ülkemin çıkarlarını savunurum, kendi halkımın çıkarlarını savunurum. Ama bir başka ülkenin halkına da farklı bir gözle bakmam. Orada demokrasi istiyorlarsa onu saygıyla karşılarım. Demokrasi olmalı, özgürlükler olmalı. Biz karşılıklı gidip gelmeliyiz. Bizim demokrasi deneyimimizi aktarmalıyız. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yok. Ama o ülkenin içişine müdahale edip silahlı gruplara silah verip git kardeşini öldür diyorsunuz. İkisi kardeş bunlar. Niye gidip öldür diyorsunuz ona?
ESAD İLE GÖRÜŞTÜNÜZ MÜ?
Nazlı ÖZTARHAN- Esad’la bir temasınız gündemde mi? Vekilleriniz görüştüler hatta size selam göndermişti en son gazetecilerin kurtarılması olayında. Sizin bir temasınız sözkonusu olacak mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır herhangi bir temasım sözkonusu değil.
Nazlı ÖZTARHAN- Böyle bir davet gelirse?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Henüz şuana kadar bir davet gelmedi. Ama gelirse değerlendiririz tabi.
BELDE BELEDİYLERİ TEKRAR AÇILMALI
Nazlı ÖZTARHAN- Büyükşehir belediyesi yasasını bugün Gül onayladı. Aslında kendisi de bir takım açıklamalar yaptı, savunmasını ortaya koydu. Nasıl bir yol izleyeceksiniz, Anayasa Mahkemesine taşıyacak mısınız Sayın Kılıçdaroğlu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Büyükşehir belediye yasasında önce şunu söyleyeyim. Büyükşehir olarak kabul edilen illeri kutluyorum. Büyükşehir oldukları içinde son derece mutluyum. Biz büyükşehir kararından sonra kapatılan belediyeler var, belde belediyeleri var. Bu belediyelerin yeniden açılmasını istiyoruz. Ve bu belediyelerin halka sorulmadan kapatıldığı için anayasaya aykırı olacağını düşünüyoruz. Özellikle yerel yönetim özerklik şartı var. Parlamentodan geçen bir uluslararası sözleşme. Biz bunu kabul etmişiz Türkiye Cumhuriyeti olarak. Orada bir beldenin kapatılması için, belediyenin kapatılması için referandum öngörüyor. Biz bu gerekçeyle belde belediyelerin açılabilmesi için Anayasa Mahkemesine başvuracağız. Kuşkusuz karar Anayasa Mahkemesinin olacak. Bunun hazırlıkları yapılıyor. Niçin Büyükşehir oldukları için değil, kapatılan belde belediyelerin yeniden açılması için dava açacağız.
Nazlı ÖZTARHAN- Demek ki bir sürü yere davetiniz var ama Çin Halk Cumhuriyeti tarafından da bir davet geldi. Oraya gidecek misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çin Halk Cumhuriyetinden davet geldi. Ocak ortalarında bizi bekliyorlar. Tabi oraya da gideceğiz arkadaşlarla beraber.
DOKUNULMAZLIKLAR KALDIRILMALI
Nazlı ÖZTARHAN- Dokunulmazlık konusuna geçmek istiyorum. Siz ilk günden beri aslında net olarak tavrınızı ortaya koydunuz. Kürsü hariç tüm dokunulmazlıklar kalksın dediniz. BDP’lileri mi koruyorsunuz Sayın Kılıçdaroğlu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Biz bir ilke partisiyiz. Dokunulmazlıklar konusundaki bizim görüşümüz sadece benim dönemimle sınırlı değil. Benden önceki Sayın Genel Başkan döneminde de aynı ilkeleri savunurduk biz. Dokunulmazlıklar konusunda kürsü dokunulmazlığı olsun, onun dışında dokunulmazlıklar olmasın. Biz ilkemizi savunuyoruz. Yoksa biz BDP veya bir başka milletvekilinin, partinin milletvekili veya bir başka partinin milletvekili dokunulmazlığı kalksın, kalkmasın diye gereksiz bir tartışmanın içine girmiyoruz. İlkemiz var, o ilke çerçevesinde hareket etmeliyiz. Kürsü dokunulmazlığı hariç dokunulmazlıklar olmamalı. Arzu ettiğimiz bu.
Nazlı ÖZTARHAN- O milletvekilinin bu teröristlerle kucaklaşma o malum görüntüler gerçekten kamuoyunda infial yarattı. Bunun karşılığı ne olmalı o zaman?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın ben size şunu söyleyeyim; onun karşılığı elbette bunlar ömür boyu milletvekili olmayacaklar veya süreleri dolduktan sonra dokunulmazlıkları kalkacak. Yine yargılanacaklar. Biz o görüntüleri asla tasvip etmiyoruz, asla onaylamıyoruz.
Nazlı ÖZTARHAN- Söylemiştiniz ilk günde de.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Milletin oylarıyla, halkın oylarıyla seçilen bir milletvekilinin terör örgütünün yöneticileriyle veya elemanlarıyla kucaklaşmaları, sohbet etmeleri, asla bunu doğru bulmuyoruz. Ama şunu da söylemekten kendimi alamıyorum. Daha öncede ifade etmiştim. O görüntüler başka bir ülkede değil, Türkiye’de oldu. O zaman bu ülkenin Başbakanı kimdi? Nasıl oluyor da bu insanlar karayolunda araç kesiyorlar, yolları kesiyorlar, insanları propaganda yapıyorlar ve siz seyrediyorsunuz. O kameralar, o görüntüler, gazeteciler orada, herkes orada. Hükümet nerede? Devlet güçleri nerede?
DENİZ FENERİNE DOKUNAN YANIYOR
Nazlı ÖZTARHAN- Yani dokunulmazlıkları kalkınca yargılansın diyorsunuz o zaman?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette. Yani süre dolduğu zaman milletvekilliği dönemleri biter zaten yargılanacaklar bunlar. Yani bunlar ömür boyu yargılanmayacaklar diye bir kural yok. Aradığımız nokta şu; bakın dokunulmazlıklar diyorsunuz. Bugün öyle koşullar oluştu ki, bırakın milletvekili dokunulmazlığını bir Erdoğan dokunulmazlığı çıktı. Nedir bu? Deniz Fenerine el süren yanıyor. Bu da dokunulmazlık. Dokunabiliyorlar mı onlara? Hayır. Başbakana yakınsanız kimse size dokunamıyor. Sizin milletvekili olmanıza da gerek yok. Bir kişi istediği zaman dokunulmaz oluyor, bir kişi istediği zaman dokunulmazlığı tümüyle kaldırılıyor. Bu çifte standart olmamalı. Hukuk bunları kabul etmez.
Nazlı ÖZTARHAN- AKP aslında bölge milletvekillerini ikna için dokunulmazlıkların genişletilmesini formülünü ortaya koydu. Siz buna var mısınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın, bunun için yapılacak olan kural şudur; anayasada dokunulmazlıklar düzenlenmiştir. Gelsinler oturalım dokunulmazlıklarla ilgili çalışalım, süratle yasalaştıralım mesele bitmiş olur. Siz bütün dokunulmazlık dosyalarını indirelim. Peki orada şununkini kaldıralım, bununkini kaldırmayalım diye bir ayrışmayı yaratırsanız bu doğru olmaz. Hukuku egemen kılacaksınız, kuralları koyacaksınız, herkes için geçerli olan kuralları esas alacaksınız. AB’nin de istediği bu zaten. Ayrım yapmayacaksınız milletvekilleri arasında.
Nazlı ÖZTARHAN- O zaman bu noktada AKP’yle uzlaşamayız mı diyorsunuz? Dokunulmazlıkların genişletilmesi konusunda?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Eğer getirirlerse, bir düzenleme yapmak isterlerse masaya otururuz, çok kısa sürede bunu gerçekleştiririz. Genişletmek istiyor hani dokunulmazlık alanını daraltmak istiyorlarsa biz bundan memnun oluruz. Süratli bir şekilde gerçekleştiririz.
Nazlı ÖZTARHAN- AKP içerisinde bu noktada farklı görüşler var. CHP içerisinde çatlak var mı bu konuda?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır.
Nazlı ÖZTARHAN- Herkes hemfikir mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bu bizim ilke kararımız, hatta her CHP milletvekili, milletvekili seçildikten sonra dilekçesini verir, dokunulmazlık dosyam varsa lütfen kaldırın der. Biz hiçbir zaman dokunulmazlıkların arkasına saklanmadık.
Nazlı ÖZTARHAN- İki gün önce yanılmıyorsam bir takım akademisyenlerle bir araya geldiniz. Partinizden Sezgin Tanrıkulu gibi isimler yoktu o toplantıda ama ne amaçlıyorsunuz burada?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biz toplumun değişik kesimlerinden, değişik üniversitelerden bilim insanlarını, kanaat önderlerini zaman zaman dinleriz. Bir masanın etrafına toplanıp hem yemek yiyip hem bir beyin fırtınası yapmak isteriz. Türkiye’nin dış politikası, Türkiye’nin iç sorunları, bunları yetkin kişilerden dinleriz. Dünyadaki gelişmeler nedir? Bunları dinleriz.
Geçen akşamki toplantıda bu çerçevede bir toplantıydı. Kürt sorunu masaya yatırdık. Farklı görüşler, değişik görüler vardı zaten. Onlar düşüncelerini aktardılar. Sorunun çözümüne yönelik neler yapılabilir, geleceğe yönelik neler yapılabilir.
Bizim sorunun çözümüyle ilgili olarak Sayın Başbakana götürdüğümüz yol haritasının çok önemli olduğunu ve bu yol haritasının mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini özellikle vurguladılar. Farklı görüşte olan arkadaşların ortak görüşü buydu bir anlamda. Bunun önemini bir daha vurguladılar. Bize de bunun takipçisi olmamız gerektiğini söylediler.
Nazlı ÖZTARHAN- Kürt sorunu demişken Güneydoğu ziyaretleriniz, turlarınız olacak mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Oluyor. Zaman zaman gidiyorum. Fırsat bulursam gidiyorum. Önümüzdeki günlerde bir Erzurum’a gitmeyi düşünüyorum. Erzurum’da sanayicilerle, işadamlarıyla bir araya gelmek istiyoruz. Onlar CHP’yi daha yakından görsünler, tanısınlar istiyoruz.
HAKKARİʹDE TÜRK BAYRAĞI AÇACAK MISINIZ?
Nazlı ÖZTARHAN- Hakkari’de bir bayrak krizi yaşanmıştı. Acaba giderseniz Hakkari’ye tekrar Türk bayrakları olacak mı mitingde?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Doğu, Güneydoğu Ticaret Odası, Sanayi Ticaret Odası, Ticaret Borsası Başkanları geldiler toplu olarak. TOBB Genel Başkanın Sayın Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında. Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hakkari’ye davet etti. Bayrak hepimizin ortak bayrağı. Hiçbir Hakkarilinin de bayrağa karşı çıktığını da ben duymadım, görmedim de. Nereden çıktı bu bayrak krizi de onu da anlamadım gerçekten. Çünkü bayrak bu ülkenin bayrağı. Eğer bayrağın renginde, kırmızılığında bizim babalarımızın, dedelerimizin kanı varsa ki, öyle söylüyoruz Hakkarilinin de dedesinin de kanı var. O da Çanakkale’de yatıyor. Benim dedemin de, bir başkasının da var. Yani bayrağı sıcak siyasetin tartışma alanı haline dönüştürmek sadece ve sadece zavallılıktır. Yani onun dışında başka bir şey değil. Bayrak dediğim gibi hepimizin bayrağıdır, gururla taşırız onu. Arabamızda, şurada burada her yerde.
Ama bayrak dediniz ben izin verirseniz bir soru sormak isterim buradan Sayın Başbakan; Esendere sınır kapısında Türk bayrağı indirildi mi, indirilmedi mi? Kaç gün indirildi o Türk bayrağı ve Başbakan ne yaptı? Soralım.
Biz bayrağımızı severiz. Onun için canımızı veririz. O konuda hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın. Bu sadece benim için geçerli bir şey değil bakın. Bu ülkede yaşayan 74 milyon yurttaş için aynı düşünceleri paylaşıyorum ben. Hepimiz bayrağımızı seviyoruz.
Nazlı ÖZTARHAN- Patriotlardan bahsedeceğim. İran, Rusya ve Çin rahatsız. Ama Türkiye savunma amaçlı bunları getirdiğini söyledi. Esat’ın da kimyasal silah kullanma ihtimali üzerinde duruluyor. Neden karşı çıkıyorsunuz bu kadar?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi bakınız, patriotlar geliyor Suriye rahatsız değil. Çünkü Suriye’nin Türkiye’ye saldırma gibi bir düşüncesi yok. Söylüyorlar da zaten. Bizim iç işimiz var zaten. İşimiz boyumuzu aştı, içeride savaş var neredeyse. Niçin başka bir ülkeye savaş açalım?
Kim rahatsız? İran rahatsız. Kim rahatsız? Rusya rahatsız. Neden? Kendimize soracağız neden? AKP’den sözcü ne demişti? Gelecek bunlar, tetiği bizim elimizde olacak. Ne oldu? Hiçte öyle bir şey yok.
Kamuoyu bu konuda doğru ve sağlıklı bilgilendirilmiyor. Şu anda kamuoyunun ihtiyaç duyduğu tek şey var doğru bilgilendirilmek. Sadece kamuoyumu? Siyasal partilerde bilgilendirilmiyor. Niçin bilgilendirilmez? Kendi ülkenize bir başka ülkenin silahlarını getiriyorsunuz. Konuşlandırıyorsunuz. Onları kullanacak olan yabancı askerlerde geliyor. Niçin kamuoyunu bilgilendirmiyorsunuz? Hangi gerekçeyle onlar bunlar olacak? Kürecik’i korumak için mi? İsrail’le Irak İran arasındaki bir çatışmada ilk vurulacak yer neresidir? Herhalde hepimiz biliyoruz, ilk vurulacak yer Kürecik’tir. Siz orayı korumak için getiriyorsunuz ama Suriye’yi gerekçe gösteriyorsunuz neden? Halka niye doğruları söylemiyorsunuz? İsrail’le kavga ediyorum diyorsunuz. İsrail’in güvenliğini sağlamak için Kürecik’i kuruyorsunuz. Kürecik’in güvenliğini sağlamak içinde füzeleri getiriyorsunuz. Halka da dönüyorsunuz diyorsunuz ki, Suriye bize saldıracak biz onun için getiriyoruz bunları.
Nazlı ÖZTARHAN- En çok Dışişleri Bakanını eleştiriyorsunuz neden?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ülkeyi bu hale kim getirdi? Bütün Ortadoğu’da saygınlığıyla bilinen, tarafsızlığıyla bilinen bir ülkeyi Ortadoğu’nun batağına kim soktu? Ortadoğu’da inanç bağlamında siyasal partilerden yana tavır alan kimdi? Böyle bir Dışişleri Bakanı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar oldu mu olmadı mı? Tamamen batıda alay konusu mu? Alay konusu.
Nazlı ÖZTARHAN- Başarılı bir isim var mı AKP’den?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Ülke iyi yönetilmiyor bakın. Kim ne derse desin. Şu anda Türkiye iyi yönetilmiyor. Ekonomi açısından bakın iyi yönetilmiyor. Hangi işadamına sorarsanız sorun. Dış politika açısından iyi yönetilmiyor. Aklı başında kime sorarsanız sorun. Gidin isterseniz Gaziantep’e, isterseniz Tekirdağ’a gidin. Tarım, asla iyi yönetilmiyor. İstiyorsanız Niğde’ye gidin patates üreticisine sorun. Durumunuz nedir diye? Aklınıza hiç gelir miydi 21 yüzyılın Türkiye’si yurtdışından saman ithal edecek?
Nazlı ÖZTARHAN- Üç tane seçim var önümüzde. 2014 Martta belediye seçimlerin de ilk sınavı vereceksiniz, ardından Cumhurbaşkanı seçimleri ve genel seçim. Bu üç seçimden en azından birinde birinci çıkmanız gerektiği yorumları yapılıyor. Başarabilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Niçin başarmayalım? Çalışırsak başarırız. Halka güven verirsek başarırız. Bizim temel kuralımız bunun üzerine kuruludur. Halka güven vereceğiz, halk inanacağız. Onun değerlerine saygı göstereceğiz. İnancımız budur bizim. Çalışacağız, elbette ki çalışacağız. Başarısız olursak başarısız olanın koltuğunun da oturmaması lazım. Bu da işin kuralıdır. Benim inancımda böyledir zaten.
Nazlı ÖZTARHAN- Peki, İstanbul için herhangi bir aday var mı kafanızda?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bir değil birden fazla adayımız var. Göreceksiniz İstanbul’u alacağız.
Nazlı ÖZTARHAN- Hala vakit var ama bir isim alabilir miyiz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır, isim şimdi vermek istemem. Çok erken.
Nazlı ÖZTARHAN- Kağıthane’deki eviniz duruyor mu hala?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Orayı boşalttık.
Nazlı ÖZTARHAN- Belli ki Başbakan ve Cumhurbaşkanı aday olacak, siz daha önce aslında adayınız için genel tariflerde bulundunuz. Bugünden söylemezsiniz ama kafanızda bir isim var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Halkın kabul ettiği, siyasal kimliği çok öne çıkmamış, yani partili kimliği çok öne çıkmamış…
Nazlı ÖZTARHAN- Bu genel tariflerde bulundunuz. Bir isim var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır.
Nazlı ÖZTARHAN- Mesela MHP ile ortak bir aday çıkabilir mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Halkın sevdiği dedikten sonra yani MHP’linin de CHP’linin de, Doğru Yol Partilinin de, eski Anavatan Partililerinde rahatlıkla oy verebilecekleri bir aday.
Nazlı ÖZTARHAN- Peki hem Gül, hem Erdoğan aday olursa kime destek verirsiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bizim adayımız olacak. Yani bizim derken başka bir aday olacak. Halkın adayı olacak.
Nazlı ÖZTARHAN-Olursa Gül’e destek verir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakarız. Niçin olmasın.
Nazlı ÖZTARHAN- Kaçamak bir yanıt olurdu. Verir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Eğer farklı adaylar olursa, çok erken farklı olursa farklı adayları değerlendirir ama diyelim ki, koşullar sadece iki adayı öngördüyse o zaman bakarız tabi.
Nazlı ÖZTARHAN- Yarı başkanlık Türkiye modeli bir başkanlık sistemine destek verir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. O zaten tümüyle yapay bir tartışma. Yani gündemi saptırmak için yapılan bir tartışma. Halkın gündemini çalmaya dönük bir tartışma. Öyle olayın gerçekleşme şansı da yok zaten.
Nazlı ÖZTARHAN- İktidarla Gülen Cemaati arasında son dönemde soğukluk yaşandığı iddiaları var. Bazı konularda görüş ayrılıkları yaşıyorlar. Siz cemaate nasıl bakıyorsunuz? Bugüne kadar hiç temasınız oldu mu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır, herhangi bir temasım olmadı. Yayın organları var. Hepimizin bildiği. Yayın organlarını, diğer gazeteleri izlediğim gibi o yayın organlarını da izliyorum zaten.
Nazlı ÖZTARHAN- Esenler olayına geri dönmek istiyorum. Başbakana burada bir sorunuz vardı. Oradaki Türk bayrağını kim indirdi diye sordunuz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kim indirdi değil? Bayrak indirildi, ne yaptınız? 3 gün.
Nazlı ÖZTARHAN- Nasıl bir iddianız var bu noktada?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ne oldu? Sayın Başbakanın bayrak sevgisini öğrenmek istiyorum ben. Niye o bayrak 3 gün çekilmedi? O bayrak niçin 3 gün çekilmedi? Bu ülkenin bayrak çekilmediği zaman Başbakanı kimdi? Oradaki gümrükten sorumlu olan bakan kimdi? Vali kimdi? Bunu soracağız tabi. Değil mi?
Nazlı ÖZTARHAN- Siz Genel Başkan olduğunuzda ben o gün eşinizle ilk röportajı yaptığımda kendisi çok heyecanlı ve mutluydu. Biliyoruz ki yeri geldiğinde sizi eleştirmekten de çekinmiyor. Bugünkü Kılıçdaroğlu siyasetini nasıl buluyor kendisi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Benimle ilgili kendisiyle özel bir konuşma yapmanız gerekiyor. Nasıl bulup bulmadığını. Zaman zaman eleştiriyor tabi. Bazı çıkışlarımı da eleştiriyor. Onu da doğal karşılıyoruz zaten.
Nazlı ÖZTARHAN- Çok teşekkür ediyoruz.
IRAKʹA GİDECEĞİM
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu STAR TV Anahaber bülteninin konuğu oldu ve canlı yayında Nazlı Öztarhan’ın sorularını şöyle yanıtladı;
Nazlı ÖZTARHAN- Konuşacak çok başlık var aslında ama bugün en sıcak gündemlerden biriyle şahsınıza Maliki tarafından yapılan davetle başlamak istiyorum. Aslında sabahki bir toplantınızda biraz bahsettiniz. Tam da Enerji Bakanının uçağına iniş izni verilmemişken size gelen bu davet, şöyle diyelim. Siz dediniz ki, Bağdat’a gideceğim uçakla, daha sonra karayoluyla geri döneceğim. Öncelikle tarih belli mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Henüz tarih belli değil. Bu gelen ilk davette değil. Daha öncede Sayın Cumhurbaşkanı da davet etmişti. Irak parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Hamudi vardı. En son Balkan Konferansı dolayısıyla ben İstanbul’dayken bir görüşmemiz oldu. O da davet etti. Dolayısıyla tarih belli değil. Irak’a gideceğim. Bağdat’a uçakla gitmeyi eğer koşullar uygun olursa, dönüşü karayoluyla. Kerkük’ü, Musul’u, Erbil görmek isterim, ziyaret etmek isterim. Oradan Türkiye’ye gelmek isterim.
Nazlı ÖZTARHAN- Kerkük, Erbil ve Musul’da var yine bu ziyaretin içerisinde. Neden sizi davet ettiler Sayın Kılıçdaroğlu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Davet daha önce ben Sosyalist Enternasyonal toplantısındayken ilk davet oradan gelmişti. İlk toplantıya gittiğimde gelmişti. Daha sonraki toplantılarda bu davet sürekli yinelendi. Gidip görmek isterim. Orada bizim işadamlarımız var, sorunlarımız var. Cumhuriyet Halk Partisini bilmek istiyorlar, tanımak istiyorlar. Cumhuriyet Halk Partisinin Ortadoğu politikasını beğeniyorlar. Bizim Ortadoğu’ya ülkelerin içişine müdahale etmeden barışçıl, dostane bir ilişki kurmamız gerektiğini biliyorlar. Biz bunu defalarca dile getirdik yurtdışı toplantılarda, Türkiye’deki toplantılarda. Onlarında doğal olarak ilgilerini çekiyor. Beraber olmaktan, Türkiye’nin büyüklüğüne de inanıyorlar. Ana Muhalefet Partisi Liderinin bölgeye gelmesinden son derece mutlu olduklarını ifade ediyorlar. Dolayısıyla Türkiye büyük bir ülke, görkemli bir ülke. Biz gideceğiz, onları dinleyeceğiz, dünyayı konuşacağız, Ortadoğu’yu konuşacağız.
Nazlı ÖZTARHAN- Maliki’yle bir araya geldiğinizde uçağa iniş izni verilmemesinde bizzat bakanlar kurulundaydım dedi Maliki ve bizzat kendisinin engel olduğu iddiaları var. Bunu gündeme getirecek misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- O ayrıntılar tabi gelir mi gündeme, gelmez mi onu bilmiyorum bugünden söylemek çok zor. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti Enerji Bakanının uçağının geri çevrilmesini doğru bulmam. Bizim bir bakanımızın bölgeye gidişi, orada varsa sorunlar konuşması, görüşmesi. Bunun engellenmesini de doğru bulmam. Ama koşullar nedir bilmiyorum, hangi gerekçeyle geri gönderildi onu da bilmiyorum. Dolayısıyla bunların tümünün değerlendirilmesi lazım.
GAZZEʹYE GİTMİYOR
Nazlı ÖZTARHAN- Kerkük, Erbil dediniz Gazze ziyareti sözkonusu mu önümüzdeki dönemde?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Belki oraya ben değil de bazı arkadaşlarım gidecekler.
Nazlı ÖZTARHAN- CHP yönetiminden birileri gidecek ama siz kendiniz gitmeyeceksiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
Nazlı ÖZTARHAN- Kahire sokakları biraz karışık ama biliyorum ki Mısır’dan da bir davet aldınız. Mısır var mı yine ziyaret arasında?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldiğinde benimle de görüşmek istediğini ifade etmişti. Kendisiyle görüşmemizde Mısır’a davet etti, gelirseniz çok mutlu olurum dedi. Tabi Mısır çok karışık şimdi. Bilmiyoruz ama uygun koşullar olduğu zaman tabi Mısır’a da gideceğim.
Nazlı ÖZTARHAN- AKP neden manidar buluyor sizin Irak davetini?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Normalde iyi çalışan bir iktidarın Ana Muhalefet Partisinin başka bir ülke tarafından davet edilmesini memnuniyetle karşılaması lazım. Türkiye büyük bir ülke. Sadece Başbakan, Bakanlar değil, Ana Muhalefet Partisi lideri de elbette ki Türkiye’de söz sahibi olan, konuşan, yorum yapan, mücadele eden bir kişi. Bizimde dış politikamız var. Dolayısıyla bilmek, tanımak isterler. Bu gayet doğaldır zaten. Ama içine sindiremezseniz eğer bu gelişmeyi manidar bulduğunuzu söylersiniz. Ortada manidarlık bir şey yok. Yani ortada güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti var, parlamenter sistem var, demokrasi var. Bizim dış politika konusunda söylemlerimiz var. Bu söylemlerin Ortadoğu’da da, uzakta da, Balkanlarda da, Kafkaslarda da yankılandığını çok iyi biliyoruz. Brüksel’de de, Almanya’da da, İngiltere’de de yankılandığını çok iyi biliyoruz. Zaman zaman görüşmeler yapıyoruz. Türkiye’ye gelen Cumhurbaşkanları, Başbakanlar benimle de görüşmek istiyorlar. Kabul ediyorlar, gidip görüşüyoruz, kendi düşüncelerimizi aktarıyoruz. Dolayısıyla benim yurtdışına davet edilmem veya oraya gidip belli kişilerle, yetkililerle görüşmem iktidarı rahatsız etmemeli, tam tersine iktidarı memnun etmeli.
AKP GAZETECİYİ KURTARMAMIZI KISKANDI
Nazlı ÖZTARHAN- Gazetecileri kurtardığınızda da manidar bulunmuştu.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet gazeteci arkadaşlarımız oradan alındı Suriye zindanlarından. Onlar Türkiye getirildi, eşlerine, çocuklarına kavuştular. Bundan nasıl bir manidarlık çıkardılar doğrusunu isterseniz ben anlamakta zorluk çekiyorum ama izin verirseniz onu tek bir sözcükle anlatalım. Kıskançlık.
Nazlı ÖZTARHAN- Öyle diyorsunuz. Yeri gelmişken başarı girişimleriniz ve çabalarınız sonunda Türkiye’ye getirdiniz. Ama yine bir gazeteci daha var. Kaddumi’nin eşi de gözü yaşlı burada oradan gelecek iyi bir haberi bekliyor. Biliyorum ki bu noktada çabalarınız vardı. Herhangi bir haber alabildiniz mi kendisinden?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Henüz bir haber alamadık. Arkadaşlar uğraşıyorlar. Beşar Esad’la yaptıkları görüşmede Esad’ın talimat verdiğini ve mutlaka bulun ve bilgi verin, haber verin dediğini söylediler bana.
Nazlı ÖZTARHAN- En son o noktaydık zaten.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ama ondan buyana bir gelişme şuana kadar olmadı.
Nazlı ÖZTARHAN- Olumlu, olumsuz herhangi bir şey yok.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Amerikalı bir gazeteci var. Amerikalı gazetecinin ailesi de Sayın Loğoğlu’nu aramış, onun çalıştığı gazetenin yetkilileri de Amerikalı gazetecinin de kurtarılmasını istiyorlar. Sayın Loğoğlu o konuda da bazı girişimlerde bulunuyor ama eğer kurtarabilirsek güzel bir şey olacak.
Nazlı ÖZTARHAN- Dış politikada şimdi Suriye’ye bakıyoruz, Irak’a bakıyoruz. Dış politikada tuhaf bir görüntü olmuyor mu? Zira dış politika milli meseleler olarak bilinir ve genellikle burada muhalefetin iktidara destek vermesi beklenir. Ancak bu noktada siz neredeyse hemen her konuda farklı bakış açılarına sahipsiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. Bizim anlayışımız budur. Bir ülkenin çıkarı üzerine dış politika inşa ederseniz iktidar muhalefet ayrımı olmaz. Dolayısıyla herkes kendi ülkesinin çıkarını savunur. Suriye politikası, Irak politikası, İsrail politikası, Filistin politikası, yani Ortadoğu politikası Türkiye’nin çıkarları üzerine inşa edilen bir politika değil. Türkiye’yi zarara uğratan politika. Bakınız, Ortadoğu bataklığından söz ediyoruz. Ve Türkiye izlediği dış politikayla ülkelerin içişine müdahale ediyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dış politikamızda bir ülkenin iç işine müdahale etmek gibi bir rolü hiç üstlenmedik.
BEN BAŞBAKAN OLSAYDIM
Nazlı ÖZTARHAN- Peki hemen Suriye örneğinden yola çıkalım. Siz bugün Başbakan olsaydınız ve partiniz iktidarda olsaydı nasıl bir yol izlerdiniz Suriye’yle ilgili?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Suriye’nin iç işine karışmazdık. Suriye’de halk demokrasi istiyorsa bizde zaten demokrasi istiyoruz. Ama gidip…
Nazlı ÖZTARHAN- Binlerce sivilin ölmesi de var ama aynı zamanda.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın, o konuda Amerika doğrudan müdahale ediyor mu? Hayır. Almanya müdahale ediyor mu? Hayır. Fransa müdahale ediyor mu? Hayır. Niye biz doğrudan müdahale ediyoruz? Hangi gerekçeyle ediyoruz? Birleşmiş Milletler var. Birleşmiş Milletler varsa oturur konuşurlar, karar alırlar Türkiye’de o karara uyar. Biz uluslararası hukuka saygı göstermek zorundayız. Hukukun üstünlüğüne inanmak zorundayız. Devlet olarak da inanmak zorundayız. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oy birliğiyle karar almıyorsa bakın hiç kimse müdahale etmiyor. Biz müdahale ediyoruz. Silahlı adam gönderiyoruz. Para veriyoruz, silah veriyoruz, destek oluyoruz. Niçin? Hiçbir zaman Türkiye bu konumda olmadı.
Irak’la İran arasında savaş çıktı biliyorsunuz. Yanlış hatırlamıyorsam 8 ve 9 yıl sürdü. Türkiye hiç ne Irak’a, ne İran’a askeri bağlamda hiç yardım yapmadı. Tümüyle tarafsız oldu. İki ülkede savaş bittikten sonrada, savaş sırasında da Türkiye’den hiçbir şikayette bulunmadılar. Bizim politikamız buydu. Doğu Akdeniz’de ne hale geldik?
Nazlı ÖZTARHAN- İç işlerine karışmazdım diyorsunuz. Peki ne yapardınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Doğu Akdeniz’de ne hale geldik? Doğu Akdeniz’de üstümüz çizildi. En zengin petrol, doğalgaz yatakları bulundu. Ama biz orada kaybettik. Irak’ta kaybettik. Maliki’yle niye kavga ediyoruz? Meşru hükümet, halkın seçtiği bir hükümet. Niçin kavga ediyoruz biz? Hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Bizim işadamlarımız gidiyor oraya. Yatırım yapıyorlar, gelir elde ediyorlar, kazandıklarını Türkiye’ye getiriyorlar, ihracatımız var. Hiçbir sorunumuz yok. Ama biz kalktık Maliki’yle kavga ediyoruz. Niçin? Eğer siz mezhep bağlamında Ortadoğu’da yandaş aramaya kalkarsanız kaybedersiniz. Doğrudan müdahale ediyorsunuz demek bir başka ülkenin içişine. Başka bir ülke gelip bizim içişimize müdahale ettiği zaman biz bunu saygıyla mı karşılarız? Hayır. Bizim içişimize müdahale edemezsin deriz. Benim izlediğim dış politika Türkiye Cumhuriyetinin izlemesi gereken bir dış politikadır. Ben ülkemin çıkarlarını savunurum, kendi halkımın çıkarlarını savunurum. Ama bir başka ülkenin halkına da farklı bir gözle bakmam. Orada demokrasi istiyorlarsa onu saygıyla karşılarım. Demokrasi olmalı, özgürlükler olmalı. Biz karşılıklı gidip gelmeliyiz. Bizim demokrasi deneyimimizi aktarmalıyız. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yok. Ama o ülkenin içişine müdahale edip silahlı gruplara silah verip git kardeşini öldür diyorsunuz. İkisi kardeş bunlar. Niye gidip öldür diyorsunuz ona?
ESAD İLE GÖRÜŞTÜNÜZ MÜ?
Nazlı ÖZTARHAN- Esad’la bir temasınız gündemde mi? Vekilleriniz görüştüler hatta size selam göndermişti en son gazetecilerin kurtarılması olayında. Sizin bir temasınız sözkonusu olacak mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır herhangi bir temasım sözkonusu değil.
Nazlı ÖZTARHAN- Böyle bir davet gelirse?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Henüz şuana kadar bir davet gelmedi. Ama gelirse değerlendiririz tabi.
BELDE BELEDİYLERİ TEKRAR AÇILMALI
Nazlı ÖZTARHAN- Büyükşehir belediyesi yasasını bugün Gül onayladı. Aslında kendisi de bir takım açıklamalar yaptı, savunmasını ortaya koydu. Nasıl bir yol izleyeceksiniz, Anayasa Mahkemesine taşıyacak mısınız Sayın Kılıçdaroğlu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Büyükşehir belediye yasasında önce şunu söyleyeyim. Büyükşehir olarak kabul edilen illeri kutluyorum. Büyükşehir oldukları içinde son derece mutluyum. Biz büyükşehir kararından sonra kapatılan belediyeler var, belde belediyeleri var. Bu belediyelerin yeniden açılmasını istiyoruz. Ve bu belediyelerin halka sorulmadan kapatıldığı için anayasaya aykırı olacağını düşünüyoruz. Özellikle yerel yönetim özerklik şartı var. Parlamentodan geçen bir uluslararası sözleşme. Biz bunu kabul etmişiz Türkiye Cumhuriyeti olarak. Orada bir beldenin kapatılması için, belediyenin kapatılması için referandum öngörüyor. Biz bu gerekçeyle belde belediyelerin açılabilmesi için Anayasa Mahkemesine başvuracağız. Kuşkusuz karar Anayasa Mahkemesinin olacak. Bunun hazırlıkları yapılıyor. Niçin Büyükşehir oldukları için değil, kapatılan belde belediyelerin yeniden açılması için dava açacağız.
Nazlı ÖZTARHAN- Demek ki bir sürü yere davetiniz var ama Çin Halk Cumhuriyeti tarafından da bir davet geldi. Oraya gidecek misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çin Halk Cumhuriyetinden davet geldi. Ocak ortalarında bizi bekliyorlar. Tabi oraya da gideceğiz arkadaşlarla beraber.
DOKUNULMAZLIKLAR KALDIRILMALI
Nazlı ÖZTARHAN- Dokunulmazlık konusuna geçmek istiyorum. Siz ilk günden beri aslında net olarak tavrınızı ortaya koydunuz. Kürsü hariç tüm dokunulmazlıklar kalksın dediniz. BDP’lileri mi koruyorsunuz Sayın Kılıçdaroğlu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Biz bir ilke partisiyiz. Dokunulmazlıklar konusundaki bizim görüşümüz sadece benim dönemimle sınırlı değil. Benden önceki Sayın Genel Başkan döneminde de aynı ilkeleri savunurduk biz. Dokunulmazlıklar konusunda kürsü dokunulmazlığı olsun, onun dışında dokunulmazlıklar olmasın. Biz ilkemizi savunuyoruz. Yoksa biz BDP veya bir başka milletvekilinin, partinin milletvekili veya bir başka partinin milletvekili dokunulmazlığı kalksın, kalkmasın diye gereksiz bir tartışmanın içine girmiyoruz. İlkemiz var, o ilke çerçevesinde hareket etmeliyiz. Kürsü dokunulmazlığı hariç dokunulmazlıklar olmamalı. Arzu ettiğimiz bu.
Nazlı ÖZTARHAN- O milletvekilinin bu teröristlerle kucaklaşma o malum görüntüler gerçekten kamuoyunda infial yarattı. Bunun karşılığı ne olmalı o zaman?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın ben size şunu söyleyeyim; onun karşılığı elbette bunlar ömür boyu milletvekili olmayacaklar veya süreleri dolduktan sonra dokunulmazlıkları kalkacak. Yine yargılanacaklar. Biz o görüntüleri asla tasvip etmiyoruz, asla onaylamıyoruz.
Nazlı ÖZTARHAN- Söylemiştiniz ilk günde de.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Milletin oylarıyla, halkın oylarıyla seçilen bir milletvekilinin terör örgütünün yöneticileriyle veya elemanlarıyla kucaklaşmaları, sohbet etmeleri, asla bunu doğru bulmuyoruz. Ama şunu da söylemekten kendimi alamıyorum. Daha öncede ifade etmiştim. O görüntüler başka bir ülkede değil, Türkiye’de oldu. O zaman bu ülkenin Başbakanı kimdi? Nasıl oluyor da bu insanlar karayolunda araç kesiyorlar, yolları kesiyorlar, insanları propaganda yapıyorlar ve siz seyrediyorsunuz. O kameralar, o görüntüler, gazeteciler orada, herkes orada. Hükümet nerede? Devlet güçleri nerede?
DENİZ FENERİNE DOKUNAN YANIYOR
Nazlı ÖZTARHAN- Yani dokunulmazlıkları kalkınca yargılansın diyorsunuz o zaman?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette. Yani süre dolduğu zaman milletvekilliği dönemleri biter zaten yargılanacaklar bunlar. Yani bunlar ömür boyu yargılanmayacaklar diye bir kural yok. Aradığımız nokta şu; bakın dokunulmazlıklar diyorsunuz. Bugün öyle koşullar oluştu ki, bırakın milletvekili dokunulmazlığını bir Erdoğan dokunulmazlığı çıktı. Nedir bu? Deniz Fenerine el süren yanıyor. Bu da dokunulmazlık. Dokunabiliyorlar mı onlara? Hayır. Başbakana yakınsanız kimse size dokunamıyor. Sizin milletvekili olmanıza da gerek yok. Bir kişi istediği zaman dokunulmaz oluyor, bir kişi istediği zaman dokunulmazlığı tümüyle kaldırılıyor. Bu çifte standart olmamalı. Hukuk bunları kabul etmez.
Nazlı ÖZTARHAN- AKP aslında bölge milletvekillerini ikna için dokunulmazlıkların genişletilmesini formülünü ortaya koydu. Siz buna var mısınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın, bunun için yapılacak olan kural şudur; anayasada dokunulmazlıklar düzenlenmiştir. Gelsinler oturalım dokunulmazlıklarla ilgili çalışalım, süratle yasalaştıralım mesele bitmiş olur. Siz bütün dokunulmazlık dosyalarını indirelim. Peki orada şununkini kaldıralım, bununkini kaldırmayalım diye bir ayrışmayı yaratırsanız bu doğru olmaz. Hukuku egemen kılacaksınız, kuralları koyacaksınız, herkes için geçerli olan kuralları esas alacaksınız. AB’nin de istediği bu zaten. Ayrım yapmayacaksınız milletvekilleri arasında.
Nazlı ÖZTARHAN- O zaman bu noktada AKP’yle uzlaşamayız mı diyorsunuz? Dokunulmazlıkların genişletilmesi konusunda?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Eğer getirirlerse, bir düzenleme yapmak isterlerse masaya otururuz, çok kısa sürede bunu gerçekleştiririz. Genişletmek istiyor hani dokunulmazlık alanını daraltmak istiyorlarsa biz bundan memnun oluruz. Süratli bir şekilde gerçekleştiririz.
Nazlı ÖZTARHAN- AKP içerisinde bu noktada farklı görüşler var. CHP içerisinde çatlak var mı bu konuda?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır.
Nazlı ÖZTARHAN- Herkes hemfikir mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bu bizim ilke kararımız, hatta her CHP milletvekili, milletvekili seçildikten sonra dilekçesini verir, dokunulmazlık dosyam varsa lütfen kaldırın der. Biz hiçbir zaman dokunulmazlıkların arkasına saklanmadık.
Nazlı ÖZTARHAN- İki gün önce yanılmıyorsam bir takım akademisyenlerle bir araya geldiniz. Partinizden Sezgin Tanrıkulu gibi isimler yoktu o toplantıda ama ne amaçlıyorsunuz burada?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biz toplumun değişik kesimlerinden, değişik üniversitelerden bilim insanlarını, kanaat önderlerini zaman zaman dinleriz. Bir masanın etrafına toplanıp hem yemek yiyip hem bir beyin fırtınası yapmak isteriz. Türkiye’nin dış politikası, Türkiye’nin iç sorunları, bunları yetkin kişilerden dinleriz. Dünyadaki gelişmeler nedir? Bunları dinleriz.
Geçen akşamki toplantıda bu çerçevede bir toplantıydı. Kürt sorunu masaya yatırdık. Farklı görüşler, değişik görüler vardı zaten. Onlar düşüncelerini aktardılar. Sorunun çözümüne yönelik neler yapılabilir, geleceğe yönelik neler yapılabilir.
Bizim sorunun çözümüyle ilgili olarak Sayın Başbakana götürdüğümüz yol haritasının çok önemli olduğunu ve bu yol haritasının mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğini özellikle vurguladılar. Farklı görüşte olan arkadaşların ortak görüşü buydu bir anlamda. Bunun önemini bir daha vurguladılar. Bize de bunun takipçisi olmamız gerektiğini söylediler.
Nazlı ÖZTARHAN- Kürt sorunu demişken Güneydoğu ziyaretleriniz, turlarınız olacak mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Oluyor. Zaman zaman gidiyorum. Fırsat bulursam gidiyorum. Önümüzdeki günlerde bir Erzurum’a gitmeyi düşünüyorum. Erzurum’da sanayicilerle, işadamlarıyla bir araya gelmek istiyoruz. Onlar CHP’yi daha yakından görsünler, tanısınlar istiyoruz.
HAKKARİʹDE TÜRK BAYRAĞI AÇACAK MISINIZ?
Nazlı ÖZTARHAN- Hakkari’de bir bayrak krizi yaşanmıştı. Acaba giderseniz Hakkari’ye tekrar Türk bayrakları olacak mı mitingde?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Doğu, Güneydoğu Ticaret Odası, Sanayi Ticaret Odası, Ticaret Borsası Başkanları geldiler toplu olarak. TOBB Genel Başkanın Sayın Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında. Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hakkari’ye davet etti. Bayrak hepimizin ortak bayrağı. Hiçbir Hakkarilinin de bayrağa karşı çıktığını da ben duymadım, görmedim de. Nereden çıktı bu bayrak krizi de onu da anlamadım gerçekten. Çünkü bayrak bu ülkenin bayrağı. Eğer bayrağın renginde, kırmızılığında bizim babalarımızın, dedelerimizin kanı varsa ki, öyle söylüyoruz Hakkarilinin de dedesinin de kanı var. O da Çanakkale’de yatıyor. Benim dedemin de, bir başkasının da var. Yani bayrağı sıcak siyasetin tartışma alanı haline dönüştürmek sadece ve sadece zavallılıktır. Yani onun dışında başka bir şey değil. Bayrak dediğim gibi hepimizin bayrağıdır, gururla taşırız onu. Arabamızda, şurada burada her yerde.
Ama bayrak dediniz ben izin verirseniz bir soru sormak isterim buradan Sayın Başbakan; Esendere sınır kapısında Türk bayrağı indirildi mi, indirilmedi mi? Kaç gün indirildi o Türk bayrağı ve Başbakan ne yaptı? Soralım.
Biz bayrağımızı severiz. Onun için canımızı veririz. O konuda hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın. Bu sadece benim için geçerli bir şey değil bakın. Bu ülkede yaşayan 74 milyon yurttaş için aynı düşünceleri paylaşıyorum ben. Hepimiz bayrağımızı seviyoruz.
Nazlı ÖZTARHAN- Patriotlardan bahsedeceğim. İran, Rusya ve Çin rahatsız. Ama Türkiye savunma amaçlı bunları getirdiğini söyledi. Esat’ın da kimyasal silah kullanma ihtimali üzerinde duruluyor. Neden karşı çıkıyorsunuz bu kadar?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi bakınız, patriotlar geliyor Suriye rahatsız değil. Çünkü Suriye’nin Türkiye’ye saldırma gibi bir düşüncesi yok. Söylüyorlar da zaten. Bizim iç işimiz var zaten. İşimiz boyumuzu aştı, içeride savaş var neredeyse. Niçin başka bir ülkeye savaş açalım?
Kim rahatsız? İran rahatsız. Kim rahatsız? Rusya rahatsız. Neden? Kendimize soracağız neden? AKP’den sözcü ne demişti? Gelecek bunlar, tetiği bizim elimizde olacak. Ne oldu? Hiçte öyle bir şey yok.
Kamuoyu bu konuda doğru ve sağlıklı bilgilendirilmiyor. Şu anda kamuoyunun ihtiyaç duyduğu tek şey var doğru bilgilendirilmek. Sadece kamuoyumu? Siyasal partilerde bilgilendirilmiyor. Niçin bilgilendirilmez? Kendi ülkenize bir başka ülkenin silahlarını getiriyorsunuz. Konuşlandırıyorsunuz. Onları kullanacak olan yabancı askerlerde geliyor. Niçin kamuoyunu bilgilendirmiyorsunuz? Hangi gerekçeyle onlar bunlar olacak? Kürecik’i korumak için mi? İsrail’le Irak İran arasındaki bir çatışmada ilk vurulacak yer neresidir? Herhalde hepimiz biliyoruz, ilk vurulacak yer Kürecik’tir. Siz orayı korumak için getiriyorsunuz ama Suriye’yi gerekçe gösteriyorsunuz neden? Halka niye doğruları söylemiyorsunuz? İsrail’le kavga ediyorum diyorsunuz. İsrail’in güvenliğini sağlamak için Kürecik’i kuruyorsunuz. Kürecik’in güvenliğini sağlamak içinde füzeleri getiriyorsunuz. Halka da dönüyorsunuz diyorsunuz ki, Suriye bize saldıracak biz onun için getiriyoruz bunları.
Nazlı ÖZTARHAN- En çok Dışişleri Bakanını eleştiriyorsunuz neden?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ülkeyi bu hale kim getirdi? Bütün Ortadoğu’da saygınlığıyla bilinen, tarafsızlığıyla bilinen bir ülkeyi Ortadoğu’nun batağına kim soktu? Ortadoğu’da inanç bağlamında siyasal partilerden yana tavır alan kimdi? Böyle bir Dışişleri Bakanı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar oldu mu olmadı mı? Tamamen batıda alay konusu mu? Alay konusu.
Nazlı ÖZTARHAN- Başarılı bir isim var mı AKP’den?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Ülke iyi yönetilmiyor bakın. Kim ne derse desin. Şu anda Türkiye iyi yönetilmiyor. Ekonomi açısından bakın iyi yönetilmiyor. Hangi işadamına sorarsanız sorun. Dış politika açısından iyi yönetilmiyor. Aklı başında kime sorarsanız sorun. Gidin isterseniz Gaziantep’e, isterseniz Tekirdağ’a gidin. Tarım, asla iyi yönetilmiyor. İstiyorsanız Niğde’ye gidin patates üreticisine sorun. Durumunuz nedir diye? Aklınıza hiç gelir miydi 21 yüzyılın Türkiye’si yurtdışından saman ithal edecek?
Nazlı ÖZTARHAN- Üç tane seçim var önümüzde. 2014 Martta belediye seçimlerin de ilk sınavı vereceksiniz, ardından Cumhurbaşkanı seçimleri ve genel seçim. Bu üç seçimden en azından birinde birinci çıkmanız gerektiği yorumları yapılıyor. Başarabilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Niçin başarmayalım? Çalışırsak başarırız. Halka güven verirsek başarırız. Bizim temel kuralımız bunun üzerine kuruludur. Halka güven vereceğiz, halk inanacağız. Onun değerlerine saygı göstereceğiz. İnancımız budur bizim. Çalışacağız, elbette ki çalışacağız. Başarısız olursak başarısız olanın koltuğunun da oturmaması lazım. Bu da işin kuralıdır. Benim inancımda böyledir zaten.
Nazlı ÖZTARHAN- Peki, İstanbul için herhangi bir aday var mı kafanızda?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bir değil birden fazla adayımız var. Göreceksiniz İstanbul’u alacağız.
Nazlı ÖZTARHAN- Hala vakit var ama bir isim alabilir miyiz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır, isim şimdi vermek istemem. Çok erken.
Nazlı ÖZTARHAN- Kağıthane’deki eviniz duruyor mu hala?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Orayı boşalttık.
Nazlı ÖZTARHAN- Belli ki Başbakan ve Cumhurbaşkanı aday olacak, siz daha önce aslında adayınız için genel tariflerde bulundunuz. Bugünden söylemezsiniz ama kafanızda bir isim var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Halkın kabul ettiği, siyasal kimliği çok öne çıkmamış, yani partili kimliği çok öne çıkmamış…
Nazlı ÖZTARHAN- Bu genel tariflerde bulundunuz. Bir isim var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır.
Nazlı ÖZTARHAN- Mesela MHP ile ortak bir aday çıkabilir mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Halkın sevdiği dedikten sonra yani MHP’linin de CHP’linin de, Doğru Yol Partilinin de, eski Anavatan Partililerinde rahatlıkla oy verebilecekleri bir aday.
Nazlı ÖZTARHAN- Peki hem Gül, hem Erdoğan aday olursa kime destek verirsiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bizim adayımız olacak. Yani bizim derken başka bir aday olacak. Halkın adayı olacak.
Nazlı ÖZTARHAN-Olursa Gül’e destek verir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakarız. Niçin olmasın.
Nazlı ÖZTARHAN- Kaçamak bir yanıt olurdu. Verir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Eğer farklı adaylar olursa, çok erken farklı olursa farklı adayları değerlendirir ama diyelim ki, koşullar sadece iki adayı öngördüyse o zaman bakarız tabi.
Nazlı ÖZTARHAN- Yarı başkanlık Türkiye modeli bir başkanlık sistemine destek verir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. O zaten tümüyle yapay bir tartışma. Yani gündemi saptırmak için yapılan bir tartışma. Halkın gündemini çalmaya dönük bir tartışma. Öyle olayın gerçekleşme şansı da yok zaten.
Nazlı ÖZTARHAN- İktidarla Gülen Cemaati arasında son dönemde soğukluk yaşandığı iddiaları var. Bazı konularda görüş ayrılıkları yaşıyorlar. Siz cemaate nasıl bakıyorsunuz? Bugüne kadar hiç temasınız oldu mu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır, herhangi bir temasım olmadı. Yayın organları var. Hepimizin bildiği. Yayın organlarını, diğer gazeteleri izlediğim gibi o yayın organlarını da izliyorum zaten.
Nazlı ÖZTARHAN- Esenler olayına geri dönmek istiyorum. Başbakana burada bir sorunuz vardı. Oradaki Türk bayrağını kim indirdi diye sordunuz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kim indirdi değil? Bayrak indirildi, ne yaptınız? 3 gün.
Nazlı ÖZTARHAN- Nasıl bir iddianız var bu noktada?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ne oldu? Sayın Başbakanın bayrak sevgisini öğrenmek istiyorum ben. Niye o bayrak 3 gün çekilmedi? O bayrak niçin 3 gün çekilmedi? Bu ülkenin bayrak çekilmediği zaman Başbakanı kimdi? Oradaki gümrükten sorumlu olan bakan kimdi? Vali kimdi? Bunu soracağız tabi. Değil mi?
Nazlı ÖZTARHAN- Siz Genel Başkan olduğunuzda ben o gün eşinizle ilk röportajı yaptığımda kendisi çok heyecanlı ve mutluydu. Biliyoruz ki yeri geldiğinde sizi eleştirmekten de çekinmiyor. Bugünkü Kılıçdaroğlu siyasetini nasıl buluyor kendisi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Benimle ilgili kendisiyle özel bir konuşma yapmanız gerekiyor. Nasıl bulup bulmadığını. Zaman zaman eleştiriyor tabi. Bazı çıkışlarımı da eleştiriyor. Onu da doğal karşılıyoruz zaten.
Nazlı ÖZTARHAN- Çok teşekkür ediyoruz.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.