Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan İsrail'le ilgili flaş açıklama

HABERPİ- İsrail'in Gazzedeki soykırımına bir kez daha tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan ülke olarak sorumluluk almaya hazır olduklarını belirterek , “7 Ekim’den bu yana Gazzeli kardeşlerimiz, çok büyük bir zulme ve vahşete maruz bırakılıyor. Avrupa ve Amerika’nın koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail yönetimi tam 25 gündür tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işliyor. El Ehli Hastanesinden sonra dün de Gazzeli kardeşlerimize hediyemiz olan Dostluk Hastanesi İsrail güçleri tarafından hedef alındı. Kanser hastalarını tedavi eden bu kritik sağlık kuruluşu İsrail barbarlığının en son kurbanı oldu. Kanser hastaları ilaca erişim imkanlarını yitirdi. Oysa savaşta bile hastanelere dokunulmaz, hasta taşıyan ambulanslar vurulmaz. Bir ülkenin veya şehrin sağlık altyapısı çökertilmez. Örgütler ile devletler arasındaki en büyük fark işte budur. Devletler savaş hukukuna uymakla mükelleftir. Sadece bu saldırı bile tek başına İsrail’in hiçbir hak, hukuk ve insani değer tanımadığını ispata yeterlidir. İsrail’in doğrudan sivillere yönelik saldırıları sonucunda çoğu bebek, çocuk ve kadın olmak üzere 8 bin 500 Filistinli şehit edildi. 21 binden fazla Filistinli kardeşimiz yaralandı.Gazze’deki binaların çok önemli kısmı yıkıldı veya tahrip oldu. Elektriği, suyu, yakıtı, gıdası üç hafta önce kesilen Gazzeliler bir taraftan açlıkla diğer taraftan da ağır bombardımanla adeta kıyıma uğruyor. Demokrasi ve insan haklarının beşiği olma iddiasındaki ülkeler ise ne yazık ki bu kıyıma aleni destek veriyor. Türkiye olarak sergilediğimiz insani, adaletli ve onurlu tavrı bugün de sürdürüyoruz. Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, daha fazla hastane, okul, cami, kilise, pazar yeri vurarak Gazze’ye daha fazla bomba yağdırarak güvenliğin sağlanamayacağını ifade ediyoruz. Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail’in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Saldırılarda 21 binden fazla Filistinlinin yaralandığını, binden fazla cenazenin halen yıkıntı altında, yerlerinden edilenlerinin sayısının bir milyonu aştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, elektriği suyu, yakıtı, gıdası üç hafta önce kesilen Gazzelilerin bir taraftan açlıkla diğer taraftan ağır bombardımanla kıyıma uğradığını söyledi.

Demokrasi ve insan haklarının beşiği olma iddiasındaki ülkelerin ise bu kıyıma aleni destek verdiğini aktaran Erdoğan, Türkiye olarak ilk günden bu yana sergilenen insani, adaletli, onurlu tavrın bugün de sürdürüldüğünün altını çizdi. Erdoğan, “Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, daha fazla hastane, okul, kilise, pazar yeri vurarak Gazze’ye daha fazla bomba yağdırarak güvenliğin sağlanamayacağını ifade ediyoruz. Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail’in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz. Gazze’de işlenen savaş suçlarının faillerinin hukuk önünde hesap vermesi için görüşmelerimiz devam ediyor. Gazzeli mazlum ve masumların hakkını her platformda sonuna kadar savunacağız. Çatışmaların daha fazla büyümeden sona erdirilmesine dair politika önerilerimizi grup toplantımızda paylaştık. 28 Ekim tarihinde Atatürk Havalimanı’nda gerçekleştirdiğimizbüyük Filistin mitingi ile de Gazzeli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu gösterdik” açıklamasını yaptı.

1 buçuk milyondan fazla insanın iştirak ettiği mitingin başta İsrail olmak üzere dünyanın bir çok yerine çok yakından takip edildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’nın tutumuna tepki göstererek, “Mazlum ve mağdurların hamisi olan ülkemiz bu konudaki hassasiyetini hem de güçlü biçimde ortaya koydu. Pazar günü Londra’dan Paris’e, New York’tan Berlin’e Pakistan’dan Lübnan’a kadar dünyanın farklı köşelerinde ahlak, vicdan hassasiyet sahibi insanlar Gazzeliler için sokaklara döküldü. İsrail’le dayanışma adına sadece gösterileri değil Filistin bayrağını bile yasaklayan Batılı ülkelerden yükselen bu tepkileri çok kıymetli buluyoruz. İstanbul’daki mitinge iştirak ederek Gazze için kıyama kalkan siyasi parti genel başkanlarına, sanatçılara, yabancı misafirlerimize ve 1 buçuk milyonu aşkın yürekli insana buradan teşekkür ediyorum. 25. gününü geride bırakan bu katliamın önüne geçilmesi en öncelikli meselemizdir. Bunun için evvel emirde ateşkesin sağlanması ardından da kalıcı barışa giden yolun açılması geliyor” dedi.

İlgili tüm tarafların iştirakleriyle düzenlenecek Filistin- İsrail Uluslararası Barış Konferansının bunun için en uygun platform olacağı kanaatinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki aktörlerin iş birliğinde yeni bir güvenlik mekanizmasının tesisini gerekli gördüklerini belirtti. Erdoğan, “Böyle bir adım atılması halinde Türkiye olarak sorumluluk almaya hazırız. Bizim amacımız, bölgemizi içine sürüklendiği bu anafordan çıkarmaktır. Özellikle savaşı diplomatik yollarla sona erdirmeye çalışırken Gazzeli kardeşlerimize de tüm imkanlarımızla sahip çıkmaya devam ediyoruz. Mısır makamlarıyla koordinasyon içinde, bugüne kadar 10 uçak dolusu yardım malzemesini El Ariş Havalimanına sevk ettik. Aralarında doktorların, sağlıkçıların, AFAD, Kızılay, basın mensuplarının da olduğu 54 görevlimizin bölgeye intikalini sağladık. Ülkemizin gönderdiği ve bir kısmı Gazzeli kardeşlerimize ulaşan yardım malzemelerinin toplamı 213 tonu buldu. Daha fazla insani yardım TIR’ının Refah Kapısı’ndan Gazze’ye girişine izin verildikçe, biz de yardımlarımızı artıracağız. Refah kapısının açık tutulması hususunda uluslararası toplumun İsrail yönetimine baskı yapması önemlidir. Türkiye dün olduğu gibi bugün de Filistinli kardeşlerinin yanındadır. Bunun gereğini de şeksiz şüphesiz şekilde yapmaktadır. Ancak, başta Avrupalı ülkeler olmak üzere batı dünyası Gazze’deki insanlık sınavında bir kez daha sınıfta kalmıştır. 25 gündür çocuklar ölüyor, insanlar ölüyor, kadınlar ölüyor, hastaneler bombalanıyor. Tam 25 gündür 360 kilometrekarede 2.3 milyon mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. 25 günüdür Gazze’de insanlığa ait ne kadar haslet varsa hepsi tek tek yok ediliyor. Avrupa Birliği, bırakın İsrail’i kınamayı, çıkıp ‘ateşkes’ çağrısı bile yapamıyor.

Uluslararası basın kuruluşları, 34’den fazla meslektaşları Gazze’de katledildiği halde, eleştirel tek cümle dahi kuramıyor. Bunu yapmadıkları gibi, hepsi bir ağızdan İsrail mezalimine kılıf uydurmaya çalışıyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze’deki Birleşmiş Milletler kuruluşlarının ve personelinin hedef alınmasını sadece seyrediyor. İnsan hakları kuruluşları, 25 gündür işlenen insanlık suçları karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Hasılı, mesele Türkiye ve İslam dünyası olunca ortalığı ayağa kaldıranlar İsrail’in savaş suçları karşısında ortalıkta görünmemeyi tercih ediyor. Çok açık ve net söylüyorum; bugün binlerce Gazzeli çocuğun ölümüne seyirci kalanların, yarın herhangi bir konuda söyleyecekleri hiçbir sözün kıymeti harbiyesi olmaz. Aslolan zor zamanda konuşmaktır, hakikatleri bugün dile getirmektir. İsrail’in katliamlarına ses çıkarmayan ‘tatlısu hak savunucularından’ insanlığa da, dünyaya da hiçbir hayır gelmez. Biz buna inanıyor, buna göre hareket ediyoruz. Bundan sonra da dik ve kararlı duruşumuzu muhafaza edeceğiz” dedi