deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

CHPʹye ʹmezhepliʹ gönderme!

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 09.09.2011 - 09:34, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

CHPʹye ʹmezhepliʹ gönderme!

Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı hakkında bilgi verdi, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ak Partiʹnin büyük kongre sürecinin devam ettiğini, 2012 yılı Ekim veya Kasım ayında Kongrenin gerçekleştirileceğini hatırlatan Çelik, MYK toplantısında buna ilişkin değerlendirmeler ile iç ve dış gelişmelerin ele alındığını kaydetti. Çelik, Ak Partiʹnin her yıl gerçekleştirdiği İstişare ve Değerlendirme Toplantısıʹnın bu yıl 14-16 Ekim tarihinde Kızılcahamamʹda gerçekleştirileceğini de duyurdu. Türkiye ve İsrail ilişkilerinin de toplantıda gündeme geldiğini belirten Çelik, ikili ilişkilerin geldiği noktayı geriye dönük süreci ele alarak anlattı. İsrailʹin Mavi Marmara Gemisiʹne yönelik uluslararası sulardaki saldırısının “sineye çekilecek, hazmedilecek bir olay olmadığını” vurgulayan Çelik, ülke olarak gereken tepkinin gösterildiğini belirtti. İsrailʹin özür dilemesi ve Mavi Marmara Gemisiʹnde hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemesi gerektiğini bir kez daha yineleyen Çelik, aksi takdirde ilişkilerin eskisi gibi olmayacağını belirtti. Saldırıya yönelik uluslararası tepkileri de hatırlatan Çelik, ancak BMʹnin konuya ilişkin yayınlanan Palmer Raporu ile saldırının adeta meşrulaştırılmaya çalışıldığını, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi. İsrailʹle diplomatik ilişkilerin ikinci katip düzeyine indirildiğini hatırlatan Çelik, “Aslında İsrailʹle bütün köprüler atılmış değil. İsrail ile diplomatik ilişkiler tamamen kesilmiş değil. İsrailʹde büyükelçiliğimiz açık, İsrailʹin de Ankaraʹdaki büyükelçiliği açıktır. Ancak ilişkiler ikinci katip düzeyine indirilmiştir. İsrailʹin özür dilemesi ve tazminat ödemeyi kabul etmesi halinde ilişkiler eski seyrinde devam edecektir” dedi. “CHP, TÜRKİYEʹNİN BAAS PARTİSİDİR” Uluslararası meselelerde iç politika hesaplarının bir tarafa bırakılması gerektiğine dikkati çeken Çelik, ancak Türkiyeʹde muhalefetin bu konuda “kötü bir sınav” verdiğini, hatta “sınıfta kaldığını” söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğluʹnun Suriyeʹdeki gelişmelere ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğanʹın açıklamalarını bu ülkenin iç işlerine karışmak olarak nitelendirdiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: “Ana muhalefetin lideri ʹSayın Başbakan (sabrımız taştı) diyor. Bu Suriyeʹnin iç işlerine müdahaledir. Bu bizim meselemiz değildir. Efendim siz savaşıyor musunuz?ʹ gibi beyanlarda bulunarak kendi elimizi güçlendirmek yerine, bir Baas rejimini savunma refleksine girmiştir. Niçin bunu yapmıştır? Biliyorsunuz CHP ile Arap ülkelerindeki Baasʹcı rejimler arasında genetik akrabalık vardır. CHP, Türkiyeʹnin Baas partisidir. Ve Baasʹçı rejimler biliyorsunuz otoriter yapıları itibariyle CHPʹnin geçmişteki iktidarıyla aynı karakterdedir. Türkiye kendi Baasʹçı rejiminden 1950ʹde demokratik yollardan, seçimle kurtulmuştur ve barışçı bir şekilde kurtulmuştur. Sandıkta bunu halletmiştir. Ama şimdi Arap ülkeleri kendi Baasʹçı rejimlerinden, hepsinin partisinin adı Baas olması gerekmiyor bu bir zihniyet meselesidir, halk ayaklanmalarıyla kurtulmaya çalışıyor. Ve biz bu süreci destekliyoruz.” Çelik, Türkiyeʹnin demokratikleşme adına “Arap Baharı” denilen süreci desteklediğini, Arap ülkelerinin bu demokratikleşmeyi gerçekleştirmesinin İsrailʹin de işini zorlaştıracağını, İsrailʹin bu demokratikleşmeden rahatsız olduğunu söyledi. Çelik, muhalefetin Ortadoğuʹdaki gelişmelere Türkiyeʹnin yaklaşımını “sana ne?” diyerek eleştirmesinin doğru olmadığını belirterek, “Benim bitişiğimdeki komşum kendi evini yakma hakkına sahip değil. O evini yakarsa benim evim de yanar, benim evime de sıçrar” dedi. Türkiyeʹnin bir yol ayrımında olduğunu ve bu ayrımda etkin ve aktif dış politikadan yana tavır sergilediğini anlatan Çelik, ülkeler arası ilişkilerdeki asırlık sorunların bir anda çözülemeyeceğini, ancak kararlı olunması gerektiğini vurguladı. Çelik, “Ana muhalefet lideri, Sayın Başbakanımızı, Hükümetimizi Arap Sokağına yönelik popülist bir politika izlemekle suçluyor. Biz kendi sokağımıza yönelik bile popülizm yapmıyoruz. Popülizmin ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz. İngilizcede CHPʹnin adı popülist partidir” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeliʹnin “Başbakan Erdoğanʹın Yahudilerin verdiği cesaret ödülünü iade etsin” açıklamalarını da eleştiren Çelik, Ak Partiʹnin İsrail Hükümetinin politikalarına itiraz ettiğini, İsrail halkıyla, Yahudilerle bir sorunu olmadığını vurguladı. Çelik, Ak Partiʹnin hiçbir konuda toptancı bir yaklaşım içinde olmadığını, toptancılığın ırkçıların bir özelliği olduğunu kaydetti. Çelik, Mavi Marmara gemisine yönelik saldırı konusunda Türkiyeʹnin Lahey Adalet Divanıʹna başvuru yapacağını da hatırlattı. “MEZHEP YAKINLIĞI DAYANIŞMASI MI?” Muhalefetin dış politikaya yönelik eleştirilerinde Türkiyeʹnin çıkarlarını dikkate alması gerektiğini belirten Çelik, şöyle konuştu: “İsrailʹle olan meselemiz bir uluslararası meseledir, milli meseledir. Siyasi partilerin elbette politikalarımızı eleştirmek gibi bir hakkı vardır ama bunu yaparken Türkiyeʹyi haksız gören, diğer ülkeleri haklı kılan bir tutum içine girmelerini yadırgarız. Niçin savunuyorsunuz Suriyeʹdeki Baasʹçı rejimi? Açıkçası aklıma başka kötü şeyler de geliyor. Suriyeʹdeki Baasʹçı rejim yüzde 15ʹlik kitleye dayanıyor. Acaba Sayın Kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı Suriyeʹye bu manada sahip çıkıyor? Bu da aklımıza gelir. Eğer böyle bir şey yapıyorsa bu daha da affedilmezdir. Siyasi partilerimizin makul meselelerde, makul bir zeminde bize muhalefet etmesi en tabi haklarıdır. Ama Türkiyeʹnin tezlerini zayıflatacak tutum ve davranışlardan kaçınmalarını da talep etmek bizim en tabii hakkımızdır.” Açıklamalarında, NATO tarafından Türkiyeʹye kurulması planlanan füze kalkanı konusuna da değinen Çelik, “Füze savunma sistemi bir NATO projesidir. Ve bu ilk gündeme geldiğinde Türkiye bu konudaki itirazlarını, tezlerini dile getirmiştir” dedi. Türkiyeʹnin bu tezlerinin kabul edildiğini de hatırlatan Çelik, Türkiye kurulanların füze rampası değil, radar sistemi olduğunun altını çizdi. Çelik, NATOʹnun Türkiyeʹde üye olduğu günden bu yana süreç içinde kurulan çok sayıda tesisi olduğunu belirterek, NATOʹnun ortağı olmaya devam ettiği sürece benzerlerinin de yapılacağını kaydetti. Çelik, “Bir Amerikan projesi, ABDʹnin dayatması de değildir” dedi.
Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı hakkında bilgi verdi, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ak Partiʹnin büyük kongre sürecinin devam ettiğini, 2012 yılı Ekim veya Kasım ayında Kongrenin gerçekleştirileceğini hatırlatan Çelik, MYK toplantısında buna ilişkin değerlendirmeler ile iç ve dış gelişmelerin ele alındığını kaydetti. Çelik, Ak Partiʹnin her yıl gerçekleştirdiği İstişare ve Değerlendirme Toplantısıʹnın bu yıl 14-16 Ekim tarihinde Kızılcahamamʹda gerçekleştirileceğini de duyurdu. Türkiye ve İsrail ilişkilerinin de toplantıda gündeme geldiğini belirten Çelik, ikili ilişkilerin geldiği noktayı geriye dönük süreci ele alarak anlattı. İsrailʹin Mavi Marmara Gemisiʹne yönelik uluslararası sulardaki saldırısının “sineye çekilecek, hazmedilecek bir olay olmadığını” vurgulayan Çelik, ülke olarak gereken tepkinin gösterildiğini belirtti. İsrailʹin özür dilemesi ve Mavi Marmara Gemisiʹnde hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemesi gerektiğini bir kez daha yineleyen Çelik, aksi takdirde ilişkilerin eskisi gibi olmayacağını belirtti. Saldırıya yönelik uluslararası tepkileri de hatırlatan Çelik, ancak BMʹnin konuya ilişkin yayınlanan Palmer Raporu ile saldırının adeta meşrulaştırılmaya çalışıldığını, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi. İsrailʹle diplomatik ilişkilerin ikinci katip düzeyine indirildiğini hatırlatan Çelik, “Aslında İsrailʹle bütün köprüler atılmış değil. İsrail ile diplomatik ilişkiler tamamen kesilmiş değil. İsrailʹde büyükelçiliğimiz açık, İsrailʹin de Ankaraʹdaki büyükelçiliği açıktır. Ancak ilişkiler ikinci katip düzeyine indirilmiştir. İsrailʹin özür dilemesi ve tazminat ödemeyi kabul etmesi halinde ilişkiler eski seyrinde devam edecektir” dedi. “CHP, TÜRKİYEʹNİN BAAS PARTİSİDİR” Uluslararası meselelerde iç politika hesaplarının bir tarafa bırakılması gerektiğine dikkati çeken Çelik, ancak Türkiyeʹde muhalefetin bu konuda “kötü bir sınav” verdiğini, hatta “sınıfta kaldığını” söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğluʹnun Suriyeʹdeki gelişmelere ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğanʹın açıklamalarını bu ülkenin iç işlerine karışmak olarak nitelendirdiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: “Ana muhalefetin lideri ʹSayın Başbakan (sabrımız taştı) diyor. Bu Suriyeʹnin iç işlerine müdahaledir. Bu bizim meselemiz değildir. Efendim siz savaşıyor musunuz?ʹ gibi beyanlarda bulunarak kendi elimizi güçlendirmek yerine, bir Baas rejimini savunma refleksine girmiştir. Niçin bunu yapmıştır? Biliyorsunuz CHP ile Arap ülkelerindeki Baasʹcı rejimler arasında genetik akrabalık vardır. CHP, Türkiyeʹnin Baas partisidir. Ve Baasʹçı rejimler biliyorsunuz otoriter yapıları itibariyle CHPʹnin geçmişteki iktidarıyla aynı karakterdedir. Türkiye kendi Baasʹçı rejiminden 1950ʹde demokratik yollardan, seçimle kurtulmuştur ve barışçı bir şekilde kurtulmuştur. Sandıkta bunu halletmiştir. Ama şimdi Arap ülkeleri kendi Baasʹçı rejimlerinden, hepsinin partisinin adı Baas olması gerekmiyor bu bir zihniyet meselesidir, halk ayaklanmalarıyla kurtulmaya çalışıyor. Ve biz bu süreci destekliyoruz.” Çelik, Türkiyeʹnin demokratikleşme adına “Arap Baharı” denilen süreci desteklediğini, Arap ülkelerinin bu demokratikleşmeyi gerçekleştirmesinin İsrailʹin de işini zorlaştıracağını, İsrailʹin bu demokratikleşmeden rahatsız olduğunu söyledi. Çelik, muhalefetin Ortadoğuʹdaki gelişmelere Türkiyeʹnin yaklaşımını “sana ne?” diyerek eleştirmesinin doğru olmadığını belirterek, “Benim bitişiğimdeki komşum kendi evini yakma hakkına sahip değil. O evini yakarsa benim evim de yanar, benim evime de sıçrar” dedi. Türkiyeʹnin bir yol ayrımında olduğunu ve bu ayrımda etkin ve aktif dış politikadan yana tavır sergilediğini anlatan Çelik, ülkeler arası ilişkilerdeki asırlık sorunların bir anda çözülemeyeceğini, ancak kararlı olunması gerektiğini vurguladı. Çelik, “Ana muhalefet lideri, Sayın Başbakanımızı, Hükümetimizi Arap Sokağına yönelik popülist bir politika izlemekle suçluyor. Biz kendi sokağımıza yönelik bile popülizm yapmıyoruz. Popülizmin ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz. İngilizcede CHPʹnin adı popülist partidir” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeliʹnin “Başbakan Erdoğanʹın Yahudilerin verdiği cesaret ödülünü iade etsin” açıklamalarını da eleştiren Çelik, Ak Partiʹnin İsrail Hükümetinin politikalarına itiraz ettiğini, İsrail halkıyla, Yahudilerle bir sorunu olmadığını vurguladı. Çelik, Ak Partiʹnin hiçbir konuda toptancı bir yaklaşım içinde olmadığını, toptancılığın ırkçıların bir özelliği olduğunu kaydetti. Çelik, Mavi Marmara gemisine yönelik saldırı konusunda Türkiyeʹnin Lahey Adalet Divanıʹna başvuru yapacağını da hatırlattı. “MEZHEP YAKINLIĞI DAYANIŞMASI MI?” Muhalefetin dış politikaya yönelik eleştirilerinde Türkiyeʹnin çıkarlarını dikkate alması gerektiğini belirten Çelik, şöyle konuştu: “İsrailʹle olan meselemiz bir uluslararası meseledir, milli meseledir. Siyasi partilerin elbette politikalarımızı eleştirmek gibi bir hakkı vardır ama bunu yaparken Türkiyeʹyi haksız gören, diğer ülkeleri haklı kılan bir tutum içine girmelerini yadırgarız. Niçin savunuyorsunuz Suriyeʹdeki Baasʹçı rejimi? Açıkçası aklıma başka kötü şeyler de geliyor. Suriyeʹdeki Baasʹçı rejim yüzde 15ʹlik kitleye dayanıyor. Acaba Sayın Kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı Suriyeʹye bu manada sahip çıkıyor? Bu da aklımıza gelir. Eğer böyle bir şey yapıyorsa bu daha da affedilmezdir. Siyasi partilerimizin makul meselelerde, makul bir zeminde bize muhalefet etmesi en tabi haklarıdır. Ama Türkiyeʹnin tezlerini zayıflatacak tutum ve davranışlardan kaçınmalarını da talep etmek bizim en tabii hakkımızdır.” Açıklamalarında, NATO tarafından Türkiyeʹye kurulması planlanan füze kalkanı konusuna da değinen Çelik, “Füze savunma sistemi bir NATO projesidir. Ve bu ilk gündeme geldiğinde Türkiye bu konudaki itirazlarını, tezlerini dile getirmiştir” dedi. Türkiyeʹnin bu tezlerinin kabul edildiğini de hatırlatan Çelik, Türkiye kurulanların füze rampası değil, radar sistemi olduğunun altını çizdi. Çelik, NATOʹnun Türkiyeʹde üye olduğu günden bu yana süreç içinde kurulan çok sayıda tesisi olduğunu belirterek, NATOʹnun ortağı olmaya devam ettiği sürece benzerlerinin de yapılacağını kaydetti. Çelik, “Bir Amerikan projesi, ABDʹnin dayatması de değildir” dedi.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.