deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Bu mesele Erdoğanʹı da Kılıçdaroğluʹnu da aşan mesele yeğen

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 30.11.2017 - 11:59, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:03
 

Bu mesele Erdoğanʹı da Kılıçdaroğluʹnu da aşan mesele yeğen

HABERPİ/CENGİZYÜCAK  7 Şubat 2013 MİT krizi, 28 Mayıs 2013ʹbaşlayan Gezi olayları, 17-25 Aralık 2013 süreci ve 15 Temmuz 2016 kanlı darbe girişimi derken geldik Amerikaʹya kaçırılan İranlı işadamı Rıza Sarraf üzerinden Türkiye aleyhine yaptırım kararları çıkartılmak için açılan davaya.. Geldik gelmesine ama ne durak var ne de durak sinyali.. Kılıçdaroğluʹnun dün siyasete bomba gibi düşen Cumhurbaşkanı Erdoğanʹa yakın isimlerin MAN adasına para transferi iddialarının daha devam gelecek gibi.. Kılıçdaroğluʹna bu belgeleri kim veriyor ve de zamanlaması nasıl Rıza Sarraf davası ile aynı vakte tekabül ettiriliyor doğrusu bu işe biraz kafa yormak lazım.. Lakin büyük fotoğrafı görmek istiyorsan, cambaza fazla bakmayacaksın yeğen.. Büyük fotoğrafta dünya devlerinin özellikle Ortadoğuʹdaki enerji yataklarını kontrolleri altında tutabilmek için bölge haritasını yeniden çizme planları var.. Masada oyun kurucular var; Bir masada ABD, İngiltere, İsrail, Almanya ve Fransa var.. Bir diğer masada Rusya, Çin, İran var.. Bir de üzerinde oyun kurulanlar var; Türkiye, Suriye, Irak, Sudi Arabistan, Mısır, Lübnan, Katar ve diğer küçük Arap ülkeleri.. Ortadoğuʹdaki kirli planların hayata geçirilmesi için Türkiyeʹde, FETÖʹnün etkili olduğu dönemlerde istedikleri hamleleri oynatan Batılı Emperyal güçler, FETÖʹnün çökertilmesi ile birlikte bu avantajlarını kaybettiler.. FETÖʹyü kim çökertti? Türk Devleti çökertti.. Kime çökerttirdi? FETÖʹyü palazlatan Ak Partiye.. Yani Türk Devleti, Emperyal Batıyı o silahları ile vurdu.. Şimdi o aynı Batı, o silahı yani Recep Tayyip Erdoğanʹı ile birlikte Ak Partiyi tamamen işlevsiz hale getirip yerine "Yeni Silah" sürmek istiyor.. Bunu 15 Temmuz 2016 gecesi TSK içindeki "kendi çocukları" ile yapmaya kalkıştılar ama başaramadılar.. Niye başaramadılar? Türk Devleti ve Türk milleti izin vermedi de ondan yapamadılar.. 15 Temmuzʹdan hezimetinden sonra Batılı emperyaller bu yenilginin faturasını birbirlerine yıkmaya çalıştılar. ABD, İngiltere, İsrail, Almanya ve Fransa, Türkiye politikaları konusunda fikir ayrılığına düştüler.. ABD, İsrail ve Almanya, Rıza Sarraf dosyası ve diğer başka "parasal ilişkiler belgeleri" servis ettirterek, Tayyip Erdoğanʹı siyaseten bitirip yerine kendi kontrolleri altına girebilecek bir isim planını hayata geçirmeye çalışıyor.. İngiltere ise bu aşamada Erdoğan ile fazla kavga etmeden, Abdullah Gülʹe yumuşak geçiş yapmak gibi farklı bir planın peşinde.. Fransa ise bu kez onların oyunu içinde yer almak istememesine rağmen İngiltere planına daha sıcak.. Evet olayın bir cephesi bu.. Geçelim diğer cepheye.. Peki Batılı emperyaller bu planlarını hayata geçirmeye çalışırken, Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Partinin eli sadece taş mı topluyor? Hayır tabiki de.. Öncelikle Türk Devletinin bölgesel çıkarları ile Rusya-Çin ve İranʹın çıkarlarının örtüşmesi, Recep Tayyip Erdoğanʹın elini çok güçlendiriyor.. Öte yandan Erdoğanʹın zaten TSKʹya karşı kurulan kumpasların çökertilip, İlker Başbuğ başta olmak üzere içerdeki müebbet hapse mahkum tüm komutanların özgürlüklerine kavuşturulup mesleki haklarının geri verilmesi ile Türk Devletine uzattığı el karşılık bulmuştu. En son "Mustafa Kemal Atatürk" çıkışıyla birlikte de eller sıkı sıkıya kavranılmış gibi gözüküyor.. Devlet Bahçeli ve Doğu Perinçekʹde "bu işe Devletin bekası meselesi" diyerek kayıtsız şartsız bu el sıkışma serenomisine dahil olunca ortaya büyük bir siyasi güç çıktı.. 1 Kasım seçimleri ve 16 Nisan referandumu da bu siyasi gücün sonucudur.. Millet gelince; Millet, FETÖʹnün etkili olduğu dönemlerde polis ve yargıyı kullanarak kendinin ve kendi aydınlarının üzerinde baskı kurmasından, Maliyeyi kullanarak ticaret erbaplarını haraca kesmesinden ve de polis-hırsız çilingir işbirliği ile özel hanelere girilip, özel yaşamların kasetlere çekilerek şantaj yapılmasından ve hatta "Deniz Baykalʹın gidişi-Kılıçdaroğluʹnun gelişi" örneğinde olduğu gibi Türk siyasetine kasetler ile yön verilmesinden dolayı; çok çekti.. çok korktu.. çok ürktü.. Peşine 15 Temmuz gecesi Milletin ve Meclisin üstüne bombalar kurşunlar yağdırması, 249 insanımızın şehit edlip binlercesinin yaralanması ile de bunların ne derecede gözü dönmüş katiller sürüsü olduğunu da gördü.. İşte bu korkulardan dolayıdır ki; Millet artık Türkiyeʹde bırak kendisini FETÖʹnün gölgesini dahi görmek istemiyor.. Millet bir daha FETÖ ile kendisini muhatap edecek siyasetçileri ve siyasi partileri de istemiyor.. Yani bu FETÖ, milletin gözünü öyle bir korkutmuş ki; ne kutulardaki paralara bakıyor ne de dekontlara!.. İşte bundan dolaydır ki; Bu Millet FETÖʹye karşı Erdoğanʹdan daha mücadeleci bir lider bulamadığı sürece Erdoğanʹı bırakmaya niyetli değil.. İşte bu da Erdoğanʹın elini güçlendiriyor.. SONUÇ; Bu mesele Erdoğanʹı da Kılıçdaroğluʹnu da aşan mesele yeğen
HABERPİ/CENGİZYÜCAK  7 Şubat 2013 MİT krizi, 28 Mayıs 2013ʹbaşlayan Gezi olayları, 17-25 Aralık 2013 süreci ve 15 Temmuz 2016 kanlı darbe girişimi derken geldik Amerikaʹya kaçırılan İranlı işadamı Rıza Sarraf üzerinden Türkiye aleyhine yaptırım kararları çıkartılmak için açılan davaya.. Geldik gelmesine ama ne durak var ne de durak sinyali.. Kılıçdaroğluʹnun dün siyasete bomba gibi düşen Cumhurbaşkanı Erdoğanʹa yakın isimlerin MAN adasına para transferi iddialarının daha devam gelecek gibi.. Kılıçdaroğluʹna bu belgeleri kim veriyor ve de zamanlaması nasıl Rıza Sarraf davası ile aynı vakte tekabül ettiriliyor doğrusu bu işe biraz kafa yormak lazım.. Lakin büyük fotoğrafı görmek istiyorsan, cambaza fazla bakmayacaksın yeğen.. Büyük fotoğrafta dünya devlerinin özellikle Ortadoğuʹdaki enerji yataklarını kontrolleri altında tutabilmek için bölge haritasını yeniden çizme planları var.. Masada oyun kurucular var; Bir masada ABD, İngiltere, İsrail, Almanya ve Fransa var.. Bir diğer masada Rusya, Çin, İran var.. Bir de üzerinde oyun kurulanlar var; Türkiye, Suriye, Irak, Sudi Arabistan, Mısır, Lübnan, Katar ve diğer küçük Arap ülkeleri.. Ortadoğuʹdaki kirli planların hayata geçirilmesi için Türkiyeʹde, FETÖʹnün etkili olduğu dönemlerde istedikleri hamleleri oynatan Batılı Emperyal güçler, FETÖʹnün çökertilmesi ile birlikte bu avantajlarını kaybettiler.. FETÖʹyü kim çökertti? Türk Devleti çökertti.. Kime çökerttirdi? FETÖʹyü palazlatan Ak Partiye.. Yani Türk Devleti, Emperyal Batıyı o silahları ile vurdu.. Şimdi o aynı Batı, o silahı yani Recep Tayyip Erdoğanʹı ile birlikte Ak Partiyi tamamen işlevsiz hale getirip yerine "Yeni Silah" sürmek istiyor.. Bunu 15 Temmuz 2016 gecesi TSK içindeki "kendi çocukları" ile yapmaya kalkıştılar ama başaramadılar.. Niye başaramadılar? Türk Devleti ve Türk milleti izin vermedi de ondan yapamadılar.. 15 Temmuzʹdan hezimetinden sonra Batılı emperyaller bu yenilginin faturasını birbirlerine yıkmaya çalıştılar. ABD, İngiltere, İsrail, Almanya ve Fransa, Türkiye politikaları konusunda fikir ayrılığına düştüler.. ABD, İsrail ve Almanya, Rıza Sarraf dosyası ve diğer başka "parasal ilişkiler belgeleri" servis ettirterek, Tayyip Erdoğanʹı siyaseten bitirip yerine kendi kontrolleri altına girebilecek bir isim planını hayata geçirmeye çalışıyor.. İngiltere ise bu aşamada Erdoğan ile fazla kavga etmeden, Abdullah Gülʹe yumuşak geçiş yapmak gibi farklı bir planın peşinde.. Fransa ise bu kez onların oyunu içinde yer almak istememesine rağmen İngiltere planına daha sıcak.. Evet olayın bir cephesi bu.. Geçelim diğer cepheye.. Peki Batılı emperyaller bu planlarını hayata geçirmeye çalışırken, Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Partinin eli sadece taş mı topluyor? Hayır tabiki de.. Öncelikle Türk Devletinin bölgesel çıkarları ile Rusya-Çin ve İranʹın çıkarlarının örtüşmesi, Recep Tayyip Erdoğanʹın elini çok güçlendiriyor.. Öte yandan Erdoğanʹın zaten TSKʹya karşı kurulan kumpasların çökertilip, İlker Başbuğ başta olmak üzere içerdeki müebbet hapse mahkum tüm komutanların özgürlüklerine kavuşturulup mesleki haklarının geri verilmesi ile Türk Devletine uzattığı el karşılık bulmuştu. En son "Mustafa Kemal Atatürk" çıkışıyla birlikte de eller sıkı sıkıya kavranılmış gibi gözüküyor.. Devlet Bahçeli ve Doğu Perinçekʹde "bu işe Devletin bekası meselesi" diyerek kayıtsız şartsız bu el sıkışma serenomisine dahil olunca ortaya büyük bir siyasi güç çıktı.. 1 Kasım seçimleri ve 16 Nisan referandumu da bu siyasi gücün sonucudur.. Millet gelince; Millet, FETÖʹnün etkili olduğu dönemlerde polis ve yargıyı kullanarak kendinin ve kendi aydınlarının üzerinde baskı kurmasından, Maliyeyi kullanarak ticaret erbaplarını haraca kesmesinden ve de polis-hırsız çilingir işbirliği ile özel hanelere girilip, özel yaşamların kasetlere çekilerek şantaj yapılmasından ve hatta "Deniz Baykalʹın gidişi-Kılıçdaroğluʹnun gelişi" örneğinde olduğu gibi Türk siyasetine kasetler ile yön verilmesinden dolayı; çok çekti.. çok korktu.. çok ürktü.. Peşine 15 Temmuz gecesi Milletin ve Meclisin üstüne bombalar kurşunlar yağdırması, 249 insanımızın şehit edlip binlercesinin yaralanması ile de bunların ne derecede gözü dönmüş katiller sürüsü olduğunu da gördü.. İşte bu korkulardan dolayıdır ki; Millet artık Türkiyeʹde bırak kendisini FETÖʹnün gölgesini dahi görmek istemiyor.. Millet bir daha FETÖ ile kendisini muhatap edecek siyasetçileri ve siyasi partileri de istemiyor.. Yani bu FETÖ, milletin gözünü öyle bir korkutmuş ki; ne kutulardaki paralara bakıyor ne de dekontlara!.. İşte bundan dolaydır ki; Bu Millet FETÖʹye karşı Erdoğanʹdan daha mücadeleci bir lider bulamadığı sürece Erdoğanʹı bırakmaya niyetli değil.. İşte bu da Erdoğanʹın elini güçlendiriyor.. SONUÇ; Bu mesele Erdoğanʹı da Kılıçdaroğluʹnu da aşan mesele yeğen
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.