deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

OSB’LERE LİSE VE FAKÜLTE ZORUNLULUĞU GELİYOR!

EĞİTİM-KÜLTÜR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.07.2011 - 10:38, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

OSB’LERE LİSE VE FAKÜLTE ZORUNLULUĞU GELİYOR!

Bakan Ergün, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini Bakanlıkta kabul etti…ʹʹ(Avrupa ve ABDʹdeki ekonomik kriz) Türkiyeʹnin kendisinden kaynaklanan bir sorunla karşılaşmayacağını rahatça söyleyebiliriz, ama dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruzʹʹ ʹʹDevlet olarak, hükümet olarak gelişmelere göre elimizde argümanlar var. Bu argümanları günü geldikçe devreye sokma imkanına sahibizʹʹ ʹʹOtomotivde mutlak ihracatçı özelliğini 2011 yılında kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız o zaman bir atak yapma mecburiyetimiz varʹʹ ʹʹBu dönem inşallah Türkiyeʹde yeni bir marka ve model üretimini de kendi tasarımımız olarak, markamız olarak hem Türkiyeʹdeki yollarda hem de dünyadaki yollarda görme imkanına sahip olacağızʹʹ Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, organize sanayi bölgelerinde meslek liseleri kurmaya başladıklarını hatırlatarak, bu uygulamayı hızla yaygınlaştıracaklarını, ülkedeki bütün OSBʹlerde meslek liselerinin kurulmasının mümkün hale geleceğini bildirdi. Bakan Ergün, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabulünde, Türkiyeʹnin zenginlik kaynağının kendi genç nüfusu olduğunu, gençlerin iyi eğitilmesi, onların zekalarının ürünü olan teknolojik gelişmelerin ön plana çıkartılması halinde esas zenginliğin bulunmuş olacağını söyledi. Bu açıdan bakıldığında Ar-Ge çalışmalarıyla, bilimsel, teknolojik çalışmalarla aslında toplumun derinliklerine ciddi sondajlar yaptıklarını ifade eden Ergün, önümüzdeki dönemde en önemli görevlerinin bu rezervi sanayi kesimiyle birlikte, Ar-Ge çalışmalarıyla teknolojik çalışmalarla bir zenginliğe dönüştürmek olduğunu dile getirdi. Rekabetin de burada olduğunu anlatan Ergün, paranın değer kazanması ya da kaybetmesinin rekabet üzerinde konjonktürel etkiler meydana getirebileceğini ama Türkiyeʹnin kalıcı bir rekabet avantajı sağlaması, rekabetçi bir ülke olabilmesi için yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlere ağırlık vermesi gerektiğine işaret etti. Bu anlayış çerçevesinde OSBʹlerde meslek liseleri kurmaya başladıklarını hatırlatan Ergün, önümüzdeki dönemde hızla bu uygulamayı yaygınlaştıracaklarını, böylece, ülkedeki bütün OSBʹlerde meslek liselerinin kurulması ve sanayiciyle mesleki eğitim arasında doğrudan doğruya bir temas oluşturulmasının mümkün hale geleceğini söyledi. Bu uygulamayı yüksek öğrenime doğru da yaygınlaştırmak, bazı fakültelerinin de OSBʹler içinde kurulmasını sağlamak gerektiğini ifaden eden Ergün, ʹʹBazı mühendislik fakülteleri, işletme fakültelerinin OSBʹler içinde kurulması, doğrudan doğruya bir takım Ar-Ge merkezlerinin de OSBʹler içinde oluşturulması gibi çalışmalar bizim bu dönem sanayicilerimizle birlikte atacağımız adımlar olacaktırʹʹ dedi. OFFSET UYGULAMALARI Bir ülkenin kendi iç tüketim potansiyelinin, kamunun yüksek satın alma gücünün bazı teknolojilerin geliştirilmesinde ve bazı sanayi kollarının güçlendirilmesinde büyük önem taşıdığına da değinen Ergün, bu nedenle hem özel sektörün, toplumun, bireylerin hem de kamunun Türkiyeʹde üretilen ürünleri tüketmeleri için yaptıkları çalışmalarının, teşviklerinin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini bildirdi. ʹʹKamu bundan sonra satınalma yaparken daha dikkatli bir şekilde Türkiyeʹde üretilen ürünlerin satın alınmasına özen gösterecekʹʹ diyen Ergün, bu özenin özel sektör tarafından da bireyler tarafından da gösterilmesinin önemli olduğunu kaydetti. Ergün, ʹʹHer birimiz kendi sanayimizin güçlenmesi için bir standard arayacağız, kalite arayacağız sadece fiyat aramayacağız. Hatta kalitesi iyi olsun, standardı düzgün olsun fiyatı da yüzde 15 pahalı olsun. Yüzde 15ʹe kadar bir fiyat pahalılığını da kabul ediyoruz. Bu nedenle bundan sonra bu konu, daha da dikkate değer bir konu olarak karşımıza çıkacakʹʹ dedi. Bakan Ergün, kamunun Türkiyeʹde üretilmeyen ürünleri satın alması gereken durumlar için ise offset uygulamalarını yaygınlaştıracaklarını söyledi. Ergün, ʹʹYani ihalelerde o ürünün en azından bazı bölümlerinin Türkiyeʹde ve Türk firmaları tarafından, KOBİʹler tarafından üretilmesini bir ön şart olarak şartnameye koymuş ve offset uygulamalarını savunma sanayinin dışına da yaygınlaştırma aşamasına gelmiş olacağızʹʹ dedi. BAKANLIKLARDAKİ DEĞİŞİKLİKLER Bakanlıklardaki değişikliklere de değinen Ergün, bir takım değişikliklerin olmasının normal olduğunu çünkü Türkiyeʹnin önceliklerinin değiştiğini söyledi. Önceliklere göre yeni organizasyonların yapılması gerektiğini, kendi bakanlığıyla ilgili olarak da öncelik, bilimin, sanayinin ve teknolojinin bir arada çalışmasına verildiği için böyle bir organizasyona gidildiğini anlattı. Ergün, ʹʹBizim odalarımızla, sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkilerimiz hız kesmeden devam edecekʹʹ diye konuştu. Ergün, ziyaret sırasında ASO Başkanının destek istediği ʹʹkapasite raporlarıʹʹ ile ilgili olarak da uygulamada bazı sorunlar olduğunu bildiklerini, kapasite raporlarının verilmesi, daha sağlıklı bir şekilde bu raporların hazırlanması ile ilgili çalışmanın bu dönemde bakanlığının yapacağı çalışmalardan birisi olacağını söyledi. Ergün, sanayi odalarının görüş ve düşüncelerinin bu kapasite raporlarının verilmesi süreçlerinde ve niteliklerinde önemli yer alacağını da kaydetti. ASO BAŞKANI NURETTİN ÖZDEBİR… ASO Başkanı Özdebir de sözlerine ʹʹbiz sanayiciler için bir bakanlık nizam ettiğiniz için müteşekkirizʹʹ diyerek başladı. Avrupa ve dünya ekonomisindeki sorunlara değinen Özdebir, böyle bir ortamda Türkiyeʹnin ilk çeyrekte yüzde 11ʹlik bir büyüme sağlaması ve bunun neredeyse tamamının özel sektör eliyle başarılmış olmasının kendileri için gurur verici olduğunu söyledi. Son günlerde özellikle TLʹnin değer kaybetmesi neticesinde ülkenin daha rekabetçi bir pozisyona geldiğini ifade eden Özdebir, şunları kaydetti: ʹʹMerkez Bankasının bugüne kadar uygulamış olduğu politikalarla rekabet gücü kaybedilip bir takım işler ülkemizde yapılamaz hale gelmişti. Tekrar TLʹnin değer kaybetmesiyle bu işlerin yapılabilir hale gelmesini ve bu sayede en büyük cari açığı vermiş olduğumuz kalemlerde ara malı üretimin de tekrar canlanmasını ve rekabet nedeniyle başka ülkelere kaptırmış olduğumuz işlerin tekrar Türkiyeʹde yapılmasını ümit ediyoruz. Dünyada yaşanan kriz ve özellikle gelişmiş ülkelerin büyüyememe sıkıntısı dünyada rekabeti hızlandırmış durumda. Bizim 73 milyon nüfusumuz ve müthiş güzel bir iç pazarımız var. Bu iç pazarımızı adeta dünyadan sakınmamız, başkalarına sunmamamız lazım. Daha çok Türkiyeʹde üretilen ürünleri tüketmemiz ve değer zincirini de Türkiyeʹde tamamlamamız, katma değerin tamamını yurt içinde bırakmamız lazım. Bunun için öncelikle kamu alımlarında Türkiyeʹde üretilen ve yerli katkı oranı yüksek olan malların tercih edilmesi önemli.ʹʹ Özdebir, 2023 yılına kadar yapılacak mega projelerde de Türkiyeʹde üretilen malların tercih edilmesinde Ergünʹün ve hükümetin hassasiyetle üzerinde duracağına inandığını söyledi. ʹʹOdaları, Ticaret Bakanlığına gönderdiniz, bizi ayırdınız ama biz sanayiciler olarak gene de Sanayi Bakanlığımızın sadece bize ait olmasından büyük mutluluk duyuyoruzʹʹ diyen Özdebir, bu bağlamda bir oda olarak kapasite raporları konusunda Ergünʹden yardım istedi. Ticaret ve sanayi odalarının ayrı olduğu illerde kapasite raporlarının sanayi odası tarafından düzenlenmesi gerektiğini ama bunların hem Ankaraʹda hem de ülke genelinde ticaret odaları tarafından düzenlendiğini belirten Özdebir, ʹʹBizler imalatın içinden gelen insanlar olduğumuz için imalatın nasıl yapıldığını, nerelerde nasıl aksaklıklar olduğunu biz biliriz. Bu konuda bizi desteklemenizi istiyoruzʹʹ dedi. BAKAN ERGÜN SORULARI YANITLADI… Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Avrupa ve ABDʹdeki ekonomik krizin Türkiyeʹye olası yansımalarını değerlendirirken, ʹʹTürkiyeʹnin kendisinden kaynaklanan bir sorunla karşılaşmayacağını rahatça söyleyebiliriz ama dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruzʹʹ dedi. Nihat Ergün, Avrupa ve ABDʹdeki krizin Türkiyeʹyi nasıl etkileyeceği yönündeki soruya karşılık, Türkiyeʹnin kendisinden kaynaklanan bir risk olmadığını, Türkiyeʹnin makro ekonomik dengelerini kurmuş, bütçe disiplinine riayet eden ve dünyayı yakından takip eden bir ülke olduğunu söyledi. 2008 krizi sırasında gösterdiği performans nedeniyle Türkiyeʹnin dünyada birçok ülkenin gıptayla baktığı bir ülke olduğunu ifade eden Ergün, ʹʹKrize en son giren, en hızlı şekilde çıkan ve sağlam bünyeyle yoluna devam eden bir Türkiye var. Türkiyeʹnin kendisinden kaynaklanan bir sorunla karşılaşmayacağını rahatça söyleyebiliriz ama dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruzʹʹ diye konuştu. Dünyada global bir ekonomi olduğunu, kapalı bir dünya ekonomisi ya da kapalı aile ekonomisi bulunmadığını, ülkelerin kendi ihtiyaçlarını tamamıyla kendilerinin karşılamadığını dile getiren Ergün, Türkiyeʹnin de dünyadan aldıkları ve dünyaya sattıkları olduğunu, eğer Türkiyeʹnin müşterilerinin durumunda bir bozulma olursa, bazı sıkıntılar yaşanabileceğini ifade etti. Bu nedenle Türkiyeʹnin dış pazarlarındaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini vurgulayan Ergün, şöyle devam etti: ʹʹDevlet olarak, hükümet olarak bu gelişmelere göre elimizde argümanlar var. Bu argümanları günü geldikçe devreye sokma imkanına sahibiz. Nasıl 2008ʹde bazı tedbirleri aşamalı olarak hayata geçirdik ve sektörlerimizin bu süreci hükümetle birlikte rahat bir şekilde aşmasına katkı sağladıysak, dünyada olumsuz gelişmeler olması halinde hem özel sektörü hem kamu kesimi gereken tedbirleri birlikte alırız. Bugünden bir kötümser hava oluşturmanın anlamı yok. Kimse şundan endişe etmesin; Türkiye kendi iç sorunlarından dolayı kriz yaşama dönemlerini çoktan aşmıştır. Türkiye kendi iç problemlerinden kaynaklanan bir kriz yaşamaz.ʹʹ TASARRUF ÇAĞRILARI Ergün, bir gazetecinin ʹʹhükümet kanadından yapılan tasarruf çağrılarının iç ticarete yansımaları nasıl olurʹʹ şeklindeki sorusunu yanıtlarken de çağrıların ʹʹhesapsızlık kitapsızlıklaʹʹ ilgili olduğunu, insanların normal gelirlerine göre yapmaları gereken harcamaların kısılmasıyla ilgisi bulunmadığını söyledi. Ergün, çağrıların ʹʹhiç kimse hesapsız kitapsız davranmasın, dünyadaki gelişmeleri takip etsin, harcamalarını dikkatli yapsın, yarın kendisini büyük bir borç sorunuyla karşı karşıya bırakacak bir noktada olmasınʹʹ anlamına geldiğini vurguladı. YERLİ OTOMOBİL ʹʹİthal otomobillerin yüzde 70 oranında Türkiye piyasasına hakim olduğunu gösteren rakamlar var bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?ʹʹ sorusu üzerine de Ergün, şunları kaydetti: ʹʹOtomotiv sektöründe Türkiyeʹnin 50 yıllık bir birikimi, teknolojik birikimi, teknik eleman birikimi var, büyüyen bir iç pazarı var. Birkaç yıl içinde sadece otomobilde 1 milyon rakamını aşacak bir pazar gücüne sahibiz. 2010 yılında 510 bin otomobil satıldı. Otomotiv sektörünün toplam pazar satışları 800 bin rakamının üzerinde. Belki bu yıl toplamda 1 milyon rakamını hafif ticari ve diğer ticari araçlarla birlikte yakalama imkanı da olabilecek. 2011 yılında iç pazarın otomobilde 600 bin gibi bir rakamı yakalaması mümkün. Dolayısıyla büyük bir iç pazar var, ciddi bir üretim gücüne sahibiz, ürettiğimizin çok önemli bir bölümünü ihraç ediyoruz. Şimdiye kadar ihraç ettiğimiz ürünlerden üretim hatası nedeniyle geri çağrılmış bir ürün de söz konusu değil. Yani nitelikli üretim yapan bir ülkeyiz.ʹʹ Otomotiv sektörünün 2008ʹde yaklaşık 5,5 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğini, daha sonra kademeli olarak bu rakamın gerilediğini ve 2010 yılında 373 milyon dolara kadar düştüğünü anlatan Ergün, 2011 yılı itibariyle de ülkenin ithalatçı pozisyonuna geldiğini, Türkiyeʹnin otomotivde ʹʹmutlak ihracatçıʹʹ özelliğini 2011 yılında kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Bu durumda Türkiyeʹnin bir atak yapma mecburiyeti olduğunu dile getiren Ergün, Türkiyeʹde otomobil sahibi olmak isteyen vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan çeşitlilikte marka ve modelde üretim yapılmadığını bu nedenle insanların dışardan başka marka ve modeller tercih ettiklerini dile getirdi. ʹʹDemek ki başka markaları ve modelleri de Türkiyeʹde üretim yapmaya çekmemiz lazımʹʹ diyen Ergün, yeni bazı marka ve modellerin de Türkiyeʹyi bir üretim üssü haline getirmeleri gerektiğini ifade etti. Bunların başında Ford, Opel ve Volkswagen gibi firmalar bulunduğunu anlatan Ergün, ʹʹTürkiyeʹde ilk üçü paylaşan firmalar bunlar. Otomobil satıyorlar ama üretmiyorlar. Hafif ticari üretenler var. Biz bu firmalarımızı Türkiyeʹde otomobil de üretmek üzere yatırıma davet ediyoruz her zaman. İkincisi, iç pazarımız büyümeye devam edecek. Rekabetçi avantajlara sahibiz otomobil üretiminde ve bunu yeni bir marka ve model geliştirmek için bir fırsat olarak görmeliyiz ve bu dönem inşallah Türkiyeʹde yeni bir marka ve model üretimini de kendi tasarımımız olarak, markamız olarak hem Türkiyeʹdeki yollarda hem de dünyadaki yollarda görme imkanına sahip olacağızʹʹ dedi. Türkiyeʹnin 50 yıllık birikimiyle yeni bir otomobil markası ve modeli üretme imkanına sahip olduğunu vurgulayan Ergün, Türkiyeʹde özellikle sanayiciler için, otomotiv sektörü için böyle bir marka ve modeli yapmanın milli ve manevi bir görev olduğunu, bu görevi kendilerinin siyasi bir kararlılıkla ele aldıklarını ve aynı kararlılığı sektörün de göstereceğine inandığını söyledi. Ergün, ʹʹTürkiyeʹnin ilk yerli uydusu Rusyaʹya gönderildi, fakat fırlatılmasıyla ilgili bir tarih verilmedi, son durum nedir?ʹʹ diye sorulmasına karşılık da ʹʹUydu ile ilgili çalışmalar devam ediyor ama henüz size ayrıntılı bilgi vermek noktasında değilim. Bir süre sonra konu netleştiği zaman kamuoyuna gereken ayrıntılı açıklamaları yaparızʹʹ diye konuştu. Bakan Ergün, bir gazeteye verdiği demeçte bakan yardımcısının eski siyasetçi değil bilim adamı olacağını söylediği hatırlatılarak, ʹʹbir isim oluştu muʹʹ diye sorulması üzerine de ʹʹoluştu da sana söylemem onuʹʹ dedi
Bakan Ergün, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini Bakanlıkta kabul etti…ʹʹ(Avrupa ve ABDʹdeki ekonomik kriz) Türkiyeʹnin kendisinden kaynaklanan bir sorunla karşılaşmayacağını rahatça söyleyebiliriz, ama dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruzʹʹ ʹʹDevlet olarak, hükümet olarak gelişmelere göre elimizde argümanlar var. Bu argümanları günü geldikçe devreye sokma imkanına sahibizʹʹ ʹʹOtomotivde mutlak ihracatçı özelliğini 2011 yılında kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız o zaman bir atak yapma mecburiyetimiz varʹʹ ʹʹBu dönem inşallah Türkiyeʹde yeni bir marka ve model üretimini de kendi tasarımımız olarak, markamız olarak hem Türkiyeʹdeki yollarda hem de dünyadaki yollarda görme imkanına sahip olacağızʹʹ Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, organize sanayi bölgelerinde meslek liseleri kurmaya başladıklarını hatırlatarak, bu uygulamayı hızla yaygınlaştıracaklarını, ülkedeki bütün OSBʹlerde meslek liselerinin kurulmasının mümkün hale geleceğini bildirdi. Bakan Ergün, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabulünde, Türkiyeʹnin zenginlik kaynağının kendi genç nüfusu olduğunu, gençlerin iyi eğitilmesi, onların zekalarının ürünü olan teknolojik gelişmelerin ön plana çıkartılması halinde esas zenginliğin bulunmuş olacağını söyledi. Bu açıdan bakıldığında Ar-Ge çalışmalarıyla, bilimsel, teknolojik çalışmalarla aslında toplumun derinliklerine ciddi sondajlar yaptıklarını ifade eden Ergün, önümüzdeki dönemde en önemli görevlerinin bu rezervi sanayi kesimiyle birlikte, Ar-Ge çalışmalarıyla teknolojik çalışmalarla bir zenginliğe dönüştürmek olduğunu dile getirdi. Rekabetin de burada olduğunu anlatan Ergün, paranın değer kazanması ya da kaybetmesinin rekabet üzerinde konjonktürel etkiler meydana getirebileceğini ama Türkiyeʹnin kalıcı bir rekabet avantajı sağlaması, rekabetçi bir ülke olabilmesi için yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlere ağırlık vermesi gerektiğine işaret etti. Bu anlayış çerçevesinde OSBʹlerde meslek liseleri kurmaya başladıklarını hatırlatan Ergün, önümüzdeki dönemde hızla bu uygulamayı yaygınlaştıracaklarını, böylece, ülkedeki bütün OSBʹlerde meslek liselerinin kurulması ve sanayiciyle mesleki eğitim arasında doğrudan doğruya bir temas oluşturulmasının mümkün hale geleceğini söyledi. Bu uygulamayı yüksek öğrenime doğru da yaygınlaştırmak, bazı fakültelerinin de OSBʹler içinde kurulmasını sağlamak gerektiğini ifaden eden Ergün, ʹʹBazı mühendislik fakülteleri, işletme fakültelerinin OSBʹler içinde kurulması, doğrudan doğruya bir takım Ar-Ge merkezlerinin de OSBʹler içinde oluşturulması gibi çalışmalar bizim bu dönem sanayicilerimizle birlikte atacağımız adımlar olacaktırʹʹ dedi. OFFSET UYGULAMALARI Bir ülkenin kendi iç tüketim potansiyelinin, kamunun yüksek satın alma gücünün bazı teknolojilerin geliştirilmesinde ve bazı sanayi kollarının güçlendirilmesinde büyük önem taşıdığına da değinen Ergün, bu nedenle hem özel sektörün, toplumun, bireylerin hem de kamunun Türkiyeʹde üretilen ürünleri tüketmeleri için yaptıkları çalışmalarının, teşviklerinin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini bildirdi. ʹʹKamu bundan sonra satınalma yaparken daha dikkatli bir şekilde Türkiyeʹde üretilen ürünlerin satın alınmasına özen gösterecekʹʹ diyen Ergün, bu özenin özel sektör tarafından da bireyler tarafından da gösterilmesinin önemli olduğunu kaydetti. Ergün, ʹʹHer birimiz kendi sanayimizin güçlenmesi için bir standard arayacağız, kalite arayacağız sadece fiyat aramayacağız. Hatta kalitesi iyi olsun, standardı düzgün olsun fiyatı da yüzde 15 pahalı olsun. Yüzde 15ʹe kadar bir fiyat pahalılığını da kabul ediyoruz. Bu nedenle bundan sonra bu konu, daha da dikkate değer bir konu olarak karşımıza çıkacakʹʹ dedi. Bakan Ergün, kamunun Türkiyeʹde üretilmeyen ürünleri satın alması gereken durumlar için ise offset uygulamalarını yaygınlaştıracaklarını söyledi. Ergün, ʹʹYani ihalelerde o ürünün en azından bazı bölümlerinin Türkiyeʹde ve Türk firmaları tarafından, KOBİʹler tarafından üretilmesini bir ön şart olarak şartnameye koymuş ve offset uygulamalarını savunma sanayinin dışına da yaygınlaştırma aşamasına gelmiş olacağızʹʹ dedi. BAKANLIKLARDAKİ DEĞİŞİKLİKLER Bakanlıklardaki değişikliklere de değinen Ergün, bir takım değişikliklerin olmasının normal olduğunu çünkü Türkiyeʹnin önceliklerinin değiştiğini söyledi. Önceliklere göre yeni organizasyonların yapılması gerektiğini, kendi bakanlığıyla ilgili olarak da öncelik, bilimin, sanayinin ve teknolojinin bir arada çalışmasına verildiği için böyle bir organizasyona gidildiğini anlattı. Ergün, ʹʹBizim odalarımızla, sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkilerimiz hız kesmeden devam edecekʹʹ diye konuştu. Ergün, ziyaret sırasında ASO Başkanının destek istediği ʹʹkapasite raporlarıʹʹ ile ilgili olarak da uygulamada bazı sorunlar olduğunu bildiklerini, kapasite raporlarının verilmesi, daha sağlıklı bir şekilde bu raporların hazırlanması ile ilgili çalışmanın bu dönemde bakanlığının yapacağı çalışmalardan birisi olacağını söyledi. Ergün, sanayi odalarının görüş ve düşüncelerinin bu kapasite raporlarının verilmesi süreçlerinde ve niteliklerinde önemli yer alacağını da kaydetti. ASO BAŞKANI NURETTİN ÖZDEBİR… ASO Başkanı Özdebir de sözlerine ʹʹbiz sanayiciler için bir bakanlık nizam ettiğiniz için müteşekkirizʹʹ diyerek başladı. Avrupa ve dünya ekonomisindeki sorunlara değinen Özdebir, böyle bir ortamda Türkiyeʹnin ilk çeyrekte yüzde 11ʹlik bir büyüme sağlaması ve bunun neredeyse tamamının özel sektör eliyle başarılmış olmasının kendileri için gurur verici olduğunu söyledi. Son günlerde özellikle TLʹnin değer kaybetmesi neticesinde ülkenin daha rekabetçi bir pozisyona geldiğini ifade eden Özdebir, şunları kaydetti: ʹʹMerkez Bankasının bugüne kadar uygulamış olduğu politikalarla rekabet gücü kaybedilip bir takım işler ülkemizde yapılamaz hale gelmişti. Tekrar TLʹnin değer kaybetmesiyle bu işlerin yapılabilir hale gelmesini ve bu sayede en büyük cari açığı vermiş olduğumuz kalemlerde ara malı üretimin de tekrar canlanmasını ve rekabet nedeniyle başka ülkelere kaptırmış olduğumuz işlerin tekrar Türkiyeʹde yapılmasını ümit ediyoruz. Dünyada yaşanan kriz ve özellikle gelişmiş ülkelerin büyüyememe sıkıntısı dünyada rekabeti hızlandırmış durumda. Bizim 73 milyon nüfusumuz ve müthiş güzel bir iç pazarımız var. Bu iç pazarımızı adeta dünyadan sakınmamız, başkalarına sunmamamız lazım. Daha çok Türkiyeʹde üretilen ürünleri tüketmemiz ve değer zincirini de Türkiyeʹde tamamlamamız, katma değerin tamamını yurt içinde bırakmamız lazım. Bunun için öncelikle kamu alımlarında Türkiyeʹde üretilen ve yerli katkı oranı yüksek olan malların tercih edilmesi önemli.ʹʹ Özdebir, 2023 yılına kadar yapılacak mega projelerde de Türkiyeʹde üretilen malların tercih edilmesinde Ergünʹün ve hükümetin hassasiyetle üzerinde duracağına inandığını söyledi. ʹʹOdaları, Ticaret Bakanlığına gönderdiniz, bizi ayırdınız ama biz sanayiciler olarak gene de Sanayi Bakanlığımızın sadece bize ait olmasından büyük mutluluk duyuyoruzʹʹ diyen Özdebir, bu bağlamda bir oda olarak kapasite raporları konusunda Ergünʹden yardım istedi. Ticaret ve sanayi odalarının ayrı olduğu illerde kapasite raporlarının sanayi odası tarafından düzenlenmesi gerektiğini ama bunların hem Ankaraʹda hem de ülke genelinde ticaret odaları tarafından düzenlendiğini belirten Özdebir, ʹʹBizler imalatın içinden gelen insanlar olduğumuz için imalatın nasıl yapıldığını, nerelerde nasıl aksaklıklar olduğunu biz biliriz. Bu konuda bizi desteklemenizi istiyoruzʹʹ dedi. BAKAN ERGÜN SORULARI YANITLADI… Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Avrupa ve ABDʹdeki ekonomik krizin Türkiyeʹye olası yansımalarını değerlendirirken, ʹʹTürkiyeʹnin kendisinden kaynaklanan bir sorunla karşılaşmayacağını rahatça söyleyebiliriz ama dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruzʹʹ dedi. Nihat Ergün, Avrupa ve ABDʹdeki krizin Türkiyeʹyi nasıl etkileyeceği yönündeki soruya karşılık, Türkiyeʹnin kendisinden kaynaklanan bir risk olmadığını, Türkiyeʹnin makro ekonomik dengelerini kurmuş, bütçe disiplinine riayet eden ve dünyayı yakından takip eden bir ülke olduğunu söyledi. 2008 krizi sırasında gösterdiği performans nedeniyle Türkiyeʹnin dünyada birçok ülkenin gıptayla baktığı bir ülke olduğunu ifade eden Ergün, ʹʹKrize en son giren, en hızlı şekilde çıkan ve sağlam bünyeyle yoluna devam eden bir Türkiye var. Türkiyeʹnin kendisinden kaynaklanan bir sorunla karşılaşmayacağını rahatça söyleyebiliriz ama dünyadaki gelişmeleri de yakından takip ediyoruzʹʹ diye konuştu. Dünyada global bir ekonomi olduğunu, kapalı bir dünya ekonomisi ya da kapalı aile ekonomisi bulunmadığını, ülkelerin kendi ihtiyaçlarını tamamıyla kendilerinin karşılamadığını dile getiren Ergün, Türkiyeʹnin de dünyadan aldıkları ve dünyaya sattıkları olduğunu, eğer Türkiyeʹnin müşterilerinin durumunda bir bozulma olursa, bazı sıkıntılar yaşanabileceğini ifade etti. Bu nedenle Türkiyeʹnin dış pazarlarındaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini vurgulayan Ergün, şöyle devam etti: ʹʹDevlet olarak, hükümet olarak bu gelişmelere göre elimizde argümanlar var. Bu argümanları günü geldikçe devreye sokma imkanına sahibiz. Nasıl 2008ʹde bazı tedbirleri aşamalı olarak hayata geçirdik ve sektörlerimizin bu süreci hükümetle birlikte rahat bir şekilde aşmasına katkı sağladıysak, dünyada olumsuz gelişmeler olması halinde hem özel sektörü hem kamu kesimi gereken tedbirleri birlikte alırız. Bugünden bir kötümser hava oluşturmanın anlamı yok. Kimse şundan endişe etmesin; Türkiye kendi iç sorunlarından dolayı kriz yaşama dönemlerini çoktan aşmıştır. Türkiye kendi iç problemlerinden kaynaklanan bir kriz yaşamaz.ʹʹ TASARRUF ÇAĞRILARI Ergün, bir gazetecinin ʹʹhükümet kanadından yapılan tasarruf çağrılarının iç ticarete yansımaları nasıl olurʹʹ şeklindeki sorusunu yanıtlarken de çağrıların ʹʹhesapsızlık kitapsızlıklaʹʹ ilgili olduğunu, insanların normal gelirlerine göre yapmaları gereken harcamaların kısılmasıyla ilgisi bulunmadığını söyledi. Ergün, çağrıların ʹʹhiç kimse hesapsız kitapsız davranmasın, dünyadaki gelişmeleri takip etsin, harcamalarını dikkatli yapsın, yarın kendisini büyük bir borç sorunuyla karşı karşıya bırakacak bir noktada olmasınʹʹ anlamına geldiğini vurguladı. YERLİ OTOMOBİL ʹʹİthal otomobillerin yüzde 70 oranında Türkiye piyasasına hakim olduğunu gösteren rakamlar var bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?ʹʹ sorusu üzerine de Ergün, şunları kaydetti: ʹʹOtomotiv sektöründe Türkiyeʹnin 50 yıllık bir birikimi, teknolojik birikimi, teknik eleman birikimi var, büyüyen bir iç pazarı var. Birkaç yıl içinde sadece otomobilde 1 milyon rakamını aşacak bir pazar gücüne sahibiz. 2010 yılında 510 bin otomobil satıldı. Otomotiv sektörünün toplam pazar satışları 800 bin rakamının üzerinde. Belki bu yıl toplamda 1 milyon rakamını hafif ticari ve diğer ticari araçlarla birlikte yakalama imkanı da olabilecek. 2011 yılında iç pazarın otomobilde 600 bin gibi bir rakamı yakalaması mümkün. Dolayısıyla büyük bir iç pazar var, ciddi bir üretim gücüne sahibiz, ürettiğimizin çok önemli bir bölümünü ihraç ediyoruz. Şimdiye kadar ihraç ettiğimiz ürünlerden üretim hatası nedeniyle geri çağrılmış bir ürün de söz konusu değil. Yani nitelikli üretim yapan bir ülkeyiz.ʹʹ Otomotiv sektörünün 2008ʹde yaklaşık 5,5 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğini, daha sonra kademeli olarak bu rakamın gerilediğini ve 2010 yılında 373 milyon dolara kadar düştüğünü anlatan Ergün, 2011 yılı itibariyle de ülkenin ithalatçı pozisyonuna geldiğini, Türkiyeʹnin otomotivde ʹʹmutlak ihracatçıʹʹ özelliğini 2011 yılında kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu söyledi. Bu durumda Türkiyeʹnin bir atak yapma mecburiyeti olduğunu dile getiren Ergün, Türkiyeʹde otomobil sahibi olmak isteyen vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan çeşitlilikte marka ve modelde üretim yapılmadığını bu nedenle insanların dışardan başka marka ve modeller tercih ettiklerini dile getirdi. ʹʹDemek ki başka markaları ve modelleri de Türkiyeʹde üretim yapmaya çekmemiz lazımʹʹ diyen Ergün, yeni bazı marka ve modellerin de Türkiyeʹyi bir üretim üssü haline getirmeleri gerektiğini ifade etti. Bunların başında Ford, Opel ve Volkswagen gibi firmalar bulunduğunu anlatan Ergün, ʹʹTürkiyeʹde ilk üçü paylaşan firmalar bunlar. Otomobil satıyorlar ama üretmiyorlar. Hafif ticari üretenler var. Biz bu firmalarımızı Türkiyeʹde otomobil de üretmek üzere yatırıma davet ediyoruz her zaman. İkincisi, iç pazarımız büyümeye devam edecek. Rekabetçi avantajlara sahibiz otomobil üretiminde ve bunu yeni bir marka ve model geliştirmek için bir fırsat olarak görmeliyiz ve bu dönem inşallah Türkiyeʹde yeni bir marka ve model üretimini de kendi tasarımımız olarak, markamız olarak hem Türkiyeʹdeki yollarda hem de dünyadaki yollarda görme imkanına sahip olacağızʹʹ dedi. Türkiyeʹnin 50 yıllık birikimiyle yeni bir otomobil markası ve modeli üretme imkanına sahip olduğunu vurgulayan Ergün, Türkiyeʹde özellikle sanayiciler için, otomotiv sektörü için böyle bir marka ve modeli yapmanın milli ve manevi bir görev olduğunu, bu görevi kendilerinin siyasi bir kararlılıkla ele aldıklarını ve aynı kararlılığı sektörün de göstereceğine inandığını söyledi. Ergün, ʹʹTürkiyeʹnin ilk yerli uydusu Rusyaʹya gönderildi, fakat fırlatılmasıyla ilgili bir tarih verilmedi, son durum nedir?ʹʹ diye sorulmasına karşılık da ʹʹUydu ile ilgili çalışmalar devam ediyor ama henüz size ayrıntılı bilgi vermek noktasında değilim. Bir süre sonra konu netleştiği zaman kamuoyuna gereken ayrıntılı açıklamaları yaparızʹʹ diye konuştu. Bakan Ergün, bir gazeteye verdiği demeçte bakan yardımcısının eski siyasetçi değil bilim adamı olacağını söylediği hatırlatılarak, ʹʹbir isim oluştu muʹʹ diye sorulması üzerine de ʹʹoluştu da sana söylemem onuʹʹ dedi
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.