deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Ya Erdoğan, Fidan ve Akar olmasaydı?

EKONOMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 14.07.2017 - 18:12, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:03
 

Ya Erdoğan, Fidan ve Akar olmasaydı?

HABERPİ/CENGİZYÜCAK 1960, 70 ve 80 askeri darbeleri göstere göstere geldi ve ne dönemin hükümetleri ne de millet o darbeleri önleyemedi.. TSK içindeki Amerikancı-NATOʹcu generaller, hükümete 28 Şubat muhtırasını göstere göstere ilan etti ve ne dönemin hükümeti ne de millet o sürecin karşısına dikilemedi.. Niçin önleyemediler ve karşı çıkamadılar? Çünkü bu darbelerin ve 28 Şubat sürecinin arkasındaki gücün Amerika olduğunu biliyorlardı.. Kaldı ki Amerikaʹda, 1980 darbesi sonrası olduğu gibi "bizim çocuklar darbe yaptı" diye övünmekten geri kalmıyorlardı.. Sadece Amerika mı, ABʹnin hele hele Almanyaʹnın işlerine gelmediği zaman ve hatta canları sıkıldıkça bu ülkede önce TÜSİADʹa bildiri yayınlatmak ve ardından da medyadaki piyonları aracılığı ile saldırıya geçerek sık sık hükümet değiştirdiklerine hep birlikte tanık olmadık mı? Ve o tarihlerde tüm bunlar normal, olağan ve sıradan karşılanmıyor muydu.. Çünkü Amerikaʹya karşı koymak kimin haddineydi? Çünkü ABʹye karşı olmak demek onlardan fırça yemek demekti, İMFʹnin vereceği 3 kuruşluk borca elveda demekti.. Fethullah Gülenʹin Türkiye sınırlarını aşarak tüm dünyada okullar açarak bayrak dikmesinin bir Amerikan projesi olduğunu siyasiler ve aydınlar başta olmak üzere herkes biliyordu.. Gülenʹin 1960ʹdan itibaren "Komünizme Karşı Mücadele Dernekleri" projesi altında Amerikan İstihbarat teşkilatı CİA ile çalıştığını da herkes biliyordu.. Kimse karşı çıkmıyordu? Çünkü çıkamıyordu.. Kolay mıydı Amerikaʹnın desteklediği bir proje ve kişiye karşı çıkmak? Ak Partinin ilk yıllarında, Amerikaʹnın dayattığı "Irak Tezkeresi" TBMMʹde onaylanmayınca, Amerika bunun faturasını TSKʹya kesti ve önce Irakʹtaki subaylarımızın başına çuval geçirdi ve akabinde Komuta kademelelerindeki Atatürkçü-Vatansever komutan ve subaylarını, Türk yargısı ve emniyeti içindeki FETÖʹcü elemanlarına düzenlettiği düzmece belgelerle Silivri, Hasdal ve diğer cezaevlerine hapsettirdi.. Amerika ve FETÖʹye göre TSKʹnın beli kırılmış ve dizlerinin üstüne çöktürülmüştü. Eeee o zaman ne yapmak lazımdı? Tamamıyla Amerikancı bir hükümet kurulması gerekiyordu.. Bunun önündeki en büyük engel neydi? Mevcut hükümet ve MİT.. Önce 7 Şubatʹta MİT Başkanı Hakan Fidanʹı tutuklayıp ardından ona verdirtecekleri ifade tutanağı ile Başbakan Erdoğanʹı alaşağı edip hapse tıkmayı planladılar ve düğmeye bastılar.. Erdoğan ve Hakan Fidan oyunu gördü ve planı boşa çıkardı.. Pes etmediler.. Bu kez yine Ergenekon-Balyoz kumpaslarının savcısı Zekeriya Özʹe düğmeye bastırtarak, 17-25 Aralık 2013ʹde "Yolsuzluk operasyonu" adı altında yine önce Bakanları içeriye alıp sonra hükümeti yıktırmayı denediler.. Lakin bu noktada "Önce TSKʹmızı çökertmeye çalıştılar şimdi de kendi hükümetlerini kurarak devleti kökten ele geçirmeye çalışıyorlar. Bu işe artık kökten bir son vermenin zamanı geldi" diyen "Bin Yıllık Devlet Aklı" devreye girdi ve Erdoğan ile Hakan Fidanʹın yanında saf tutuldu.. 17-25 savuşturulunca Devlet düğmeye bastı ve bu Amerikancı Örgütün Türkiyeʹdeki özellikle eğitim, finans ve iş dünyası yapılanmaları yakın takibe alındı.. Sonra Yargı ve Emniyet içindeki ayakları tek tek kırılmaya başlandı.. Devlet içindeki bu FETÖʹcü temizliğin TSK içinde de başlayacağını anladıkları anda da "bu bizi kökten bitirir, bitmektense karşı saldırıya geçerek Devleti ele geçirelim" diyerek 15 Temmuzʹda düğmeye basarak darbe yapmaya kalkıştılar.. Tankları sokağa çıkarıp, TRTʹyi ele geçirip "Sıkıyönetim Bildirisi" okuttuklarında bu işin başarılacağını sanıyorlardı.. Öyle ya geçmişte hep teslim olunmuştu ve yine öyle olacaktı.. Lakin öyle olmadı.. Cumhurbaşkanı Erdoğanʹda dik durdu, Başbakan Yıldırımʹda Genelkurmay başkanı Akarʹda dik durdu, MİT Başkanı Fidanʹda dik durdu, CHP ve MHPʹsiyle TBMMʹde  ve en önemlisi bu millet de dik durdu.. Ve gökyüzünden yağdırdıkları bombalara, milletin üstüne sürdükleri tanklara rağmen 249 şehit vererek, 2500 insanımız yaralanarak Türkiye Cumhuriyetiʹnde "altın bir sayfa" açıldı ve "Darbe" defteri dürüldü.. Yazım uzun olmasın diye özetleyerek geldim bugüne.. Ve şimdi soruyorum; Ya o kalkışma gecesi Erdoğan altındaki uçakla yurt dışına kaçsaydı, şimdi durum ne olacaktı? Ya MİT müsteşarı Hakan Fidan teslim olsaydı, şimdi durum ne olacaktı? Ya Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar ve komuta kademesi o darbe bildirisini birlikte okusalardı ne olacaktı? Gelelim Kemal Kılıçdaroğluʹnun "Kontrollü Darbe" iddiasına.. Kılıçdaroğlu bu iddiasının gerekçesinde "efendim darbe yapacaklarını biliyorlardı, engel olmadılar" diyor.. Nasıl engel olacaktılar? Ortada hiç bir hareket olmadan Devlet ve özellikle TSK içindeki bu yapının militanlarının tamamını nasıl tespit edebilecektiniz? Hadi ettiniz diyelim, harekete geçmeden onları tutuklamaya başladığınız anda "Erdoğan ile Ak Parti hükümeti, 17-25 Aralıkʹın ve Derin devletçiler ile TSKʹda, Ergenekon ve Balyozʹun intikamını alıyorlar" diye ortalığı ve hatta dünyayı ayağı kaldırmayacaklar mıydı? SON SÖZ; Elimde bir belge olmadığı için "Kontrollü mü yoksa kontrolsüz mü" bilemem. Lakin bildiğim tek bir şey var; şimdiye kadar oyunu Amerika ve AB kurardı, Türkiye sonucuna razı olurdu. Bu kez iş değişti. Bu kez Türkiye Devleti oyun bozdu.. Bu kez onların oyununa karşı kendi oyununu kurdu.. İyiki de bozdu iyiki de kurdu.. Darbenin yıldönümünde tüm şehitlerimize Allahʹtan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum..
HABERPİ/CENGİZYÜCAK 1960, 70 ve 80 askeri darbeleri göstere göstere geldi ve ne dönemin hükümetleri ne de millet o darbeleri önleyemedi.. TSK içindeki Amerikancı-NATOʹcu generaller, hükümete 28 Şubat muhtırasını göstere göstere ilan etti ve ne dönemin hükümeti ne de millet o sürecin karşısına dikilemedi.. Niçin önleyemediler ve karşı çıkamadılar? Çünkü bu darbelerin ve 28 Şubat sürecinin arkasındaki gücün Amerika olduğunu biliyorlardı.. Kaldı ki Amerikaʹda, 1980 darbesi sonrası olduğu gibi "bizim çocuklar darbe yaptı" diye övünmekten geri kalmıyorlardı.. Sadece Amerika mı, ABʹnin hele hele Almanyaʹnın işlerine gelmediği zaman ve hatta canları sıkıldıkça bu ülkede önce TÜSİADʹa bildiri yayınlatmak ve ardından da medyadaki piyonları aracılığı ile saldırıya geçerek sık sık hükümet değiştirdiklerine hep birlikte tanık olmadık mı? Ve o tarihlerde tüm bunlar normal, olağan ve sıradan karşılanmıyor muydu.. Çünkü Amerikaʹya karşı koymak kimin haddineydi? Çünkü ABʹye karşı olmak demek onlardan fırça yemek demekti, İMFʹnin vereceği 3 kuruşluk borca elveda demekti.. Fethullah Gülenʹin Türkiye sınırlarını aşarak tüm dünyada okullar açarak bayrak dikmesinin bir Amerikan projesi olduğunu siyasiler ve aydınlar başta olmak üzere herkes biliyordu.. Gülenʹin 1960ʹdan itibaren "Komünizme Karşı Mücadele Dernekleri" projesi altında Amerikan İstihbarat teşkilatı CİA ile çalıştığını da herkes biliyordu.. Kimse karşı çıkmıyordu? Çünkü çıkamıyordu.. Kolay mıydı Amerikaʹnın desteklediği bir proje ve kişiye karşı çıkmak? Ak Partinin ilk yıllarında, Amerikaʹnın dayattığı "Irak Tezkeresi" TBMMʹde onaylanmayınca, Amerika bunun faturasını TSKʹya kesti ve önce Irakʹtaki subaylarımızın başına çuval geçirdi ve akabinde Komuta kademelelerindeki Atatürkçü-Vatansever komutan ve subaylarını, Türk yargısı ve emniyeti içindeki FETÖʹcü elemanlarına düzenlettiği düzmece belgelerle Silivri, Hasdal ve diğer cezaevlerine hapsettirdi.. Amerika ve FETÖʹye göre TSKʹnın beli kırılmış ve dizlerinin üstüne çöktürülmüştü. Eeee o zaman ne yapmak lazımdı? Tamamıyla Amerikancı bir hükümet kurulması gerekiyordu.. Bunun önündeki en büyük engel neydi? Mevcut hükümet ve MİT.. Önce 7 Şubatʹta MİT Başkanı Hakan Fidanʹı tutuklayıp ardından ona verdirtecekleri ifade tutanağı ile Başbakan Erdoğanʹı alaşağı edip hapse tıkmayı planladılar ve düğmeye bastılar.. Erdoğan ve Hakan Fidan oyunu gördü ve planı boşa çıkardı.. Pes etmediler.. Bu kez yine Ergenekon-Balyoz kumpaslarının savcısı Zekeriya Özʹe düğmeye bastırtarak, 17-25 Aralık 2013ʹde "Yolsuzluk operasyonu" adı altında yine önce Bakanları içeriye alıp sonra hükümeti yıktırmayı denediler.. Lakin bu noktada "Önce TSKʹmızı çökertmeye çalıştılar şimdi de kendi hükümetlerini kurarak devleti kökten ele geçirmeye çalışıyorlar. Bu işe artık kökten bir son vermenin zamanı geldi" diyen "Bin Yıllık Devlet Aklı" devreye girdi ve Erdoğan ile Hakan Fidanʹın yanında saf tutuldu.. 17-25 savuşturulunca Devlet düğmeye bastı ve bu Amerikancı Örgütün Türkiyeʹdeki özellikle eğitim, finans ve iş dünyası yapılanmaları yakın takibe alındı.. Sonra Yargı ve Emniyet içindeki ayakları tek tek kırılmaya başlandı.. Devlet içindeki bu FETÖʹcü temizliğin TSK içinde de başlayacağını anladıkları anda da "bu bizi kökten bitirir, bitmektense karşı saldırıya geçerek Devleti ele geçirelim" diyerek 15 Temmuzʹda düğmeye basarak darbe yapmaya kalkıştılar.. Tankları sokağa çıkarıp, TRTʹyi ele geçirip "Sıkıyönetim Bildirisi" okuttuklarında bu işin başarılacağını sanıyorlardı.. Öyle ya geçmişte hep teslim olunmuştu ve yine öyle olacaktı.. Lakin öyle olmadı.. Cumhurbaşkanı Erdoğanʹda dik durdu, Başbakan Yıldırımʹda Genelkurmay başkanı Akarʹda dik durdu, MİT Başkanı Fidanʹda dik durdu, CHP ve MHPʹsiyle TBMMʹde  ve en önemlisi bu millet de dik durdu.. Ve gökyüzünden yağdırdıkları bombalara, milletin üstüne sürdükleri tanklara rağmen 249 şehit vererek, 2500 insanımız yaralanarak Türkiye Cumhuriyetiʹnde "altın bir sayfa" açıldı ve "Darbe" defteri dürüldü.. Yazım uzun olmasın diye özetleyerek geldim bugüne.. Ve şimdi soruyorum; Ya o kalkışma gecesi Erdoğan altındaki uçakla yurt dışına kaçsaydı, şimdi durum ne olacaktı? Ya MİT müsteşarı Hakan Fidan teslim olsaydı, şimdi durum ne olacaktı? Ya Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar ve komuta kademesi o darbe bildirisini birlikte okusalardı ne olacaktı? Gelelim Kemal Kılıçdaroğluʹnun "Kontrollü Darbe" iddiasına.. Kılıçdaroğlu bu iddiasının gerekçesinde "efendim darbe yapacaklarını biliyorlardı, engel olmadılar" diyor.. Nasıl engel olacaktılar? Ortada hiç bir hareket olmadan Devlet ve özellikle TSK içindeki bu yapının militanlarının tamamını nasıl tespit edebilecektiniz? Hadi ettiniz diyelim, harekete geçmeden onları tutuklamaya başladığınız anda "Erdoğan ile Ak Parti hükümeti, 17-25 Aralıkʹın ve Derin devletçiler ile TSKʹda, Ergenekon ve Balyozʹun intikamını alıyorlar" diye ortalığı ve hatta dünyayı ayağı kaldırmayacaklar mıydı? SON SÖZ; Elimde bir belge olmadığı için "Kontrollü mü yoksa kontrolsüz mü" bilemem. Lakin bildiğim tek bir şey var; şimdiye kadar oyunu Amerika ve AB kurardı, Türkiye sonucuna razı olurdu. Bu kez iş değişti. Bu kez Türkiye Devleti oyun bozdu.. Bu kez onların oyununa karşı kendi oyununu kurdu.. İyiki de bozdu iyiki de kurdu.. Darbenin yıldönümünde tüm şehitlerimize Allahʹtan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum..
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.