deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Halit Çokanʹdan çok önemli 15 Temmuz açıklaması

EKONOMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 14.07.2017 - 01:13, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:03
 

Halit Çokanʹdan çok önemli 15 Temmuz açıklaması

HABERPİ.COM- Ak Parti Kocaeliʹnin önemli ismi, eski il yöneticisi  Avukat Halit Çokan 15 Temmuz darbe girişiminin birinci yıldönümü nedeniyle çok önemli bir açıklama kaleme aldı.. İşte Çokanʹın 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili o açıklaması 15 TEMMUZ İŞGAL HAREKATI VE FETÖ! ʹ15 Temmuz ihanet girişiminin mimarı Fetullah GÜLEN’DİR. Baş terörist Fetullah Gülen, Soğuk Savaş döneminde Batının menfaatine devşirilen yerli kimlikli bir ajandır. Yerli kimliğini, ajanlığını örtmek için kullanmıştır. Yerli kimliğini kullanarak toplum içinde bir sempati kuşağı ve duygu birliği oluşturmuştur. Aracılık ettiği emperyalist iradenin tercihleri ve talepleri doğrultusunda hareket ettiğini de bu kimlikle gizlemiştir. Hiç şüphe yok ki, bu sempati kuşağını ve duygu birliğini, işleyeceği melanetlere toplumsal açıdan sağlam bir zemin olarak kullanmak istemiştir. Terör kimliğini örtmek için ise, emin bir sığınak olarak istismar etmiştir. Batı, beşinci kol faaliyetleri kapsamında, eğitimi, etkin bir faaliyet alanı olarak kullanmıştır. Bu çerçevede kendisine râm etmek istediği devlet, ülke ve toplumlarda, görünürde “eğitim” amaçlı okullar açmıştır. Açtığı bu okullarda devşirdiği körpe dimağlara kendi değerlerini ve kültürünü aşılayarak kendisine bağımlı hale getirmiştir. Böylece sosyal statü ve siyasi kimlik kazanan bu gönüllü lejyonerler sayesinde kirli emellerini hayata geçirmeye çalışmıştır. Kabul etmek gerekir ki, sömürgeci batının bu kirli senaryoları ülkemizde de uygulanmaya çalışılmıştır. Fakat Batı kültürü ile yetişmiş bu tip aracılara Türk halkı prim vermemiştir. Halkımızın yüksek feraseti ve derin bilgeliği sayesinde bu çabalar istenilen başarıyı sağlayamamıştır. Böyle olunca sömürgeci yapı, ülkemizde, görüntüde yerli, ancak Batı sistemine hizmet edecek bir yapılanma yolunu denemeye koyulmuştur. Bu yerli kimlik görüntüsü sayesinde Anadolu topraklarına engelsiz yerleşmeyi hedeflemiştir. Bunu, Cizvit metodunu çağrıştıran (Cizvit Eğitim Ordusu) bir metotla FETÖ ile sağlamaya çalışmıştır. FETÖ, CIA gözetiminde önce Türkiye’de, bilahare Türkiyeli olmanın sağladığı güç ve itibar sayesinde Türk ve Müslüman ülkelerde, son raddede de sair ülkelerde eğitim seferberliği süsü ile Batı sistemine adam devşirmeye başlamıştır. FETÖ bu faaliyetlerini icra ederken, Cizvit tarikatının Vatikan içindeki temsilcileri ile Amerikan Boards teşkilatının misyonerleri de bu örgüte tüm tecrübelerini aktarmış ve yardımcı olmuşlardır. FETÖ’NÜN güçlenmesi ile birlikte bu örgütlenmelerle ilişkili kimi teşkilatların görünmeyecek bir şekilde arka plana çekilmeleri bu iddiamızın en açık kanıtıdır. Bu ilişkili örgütlenmelere “geri çekil” komutunu verenler Batı sisteminin Türkiye’deki uygulayıcıları olan Cizvit ve Boardların temsilcileri olmuştur. Bu işbirlikçi ihanet yapılanması din alanında bir yapılanma olmakla birlikte, bazı inanç, kabul ve uygulamalarıyla dinin temel öğretisi ile çelişen bir pozisyonu benimsemiştir. Ancak bu uygulamaları ile ilgili tenkide kapalı olmuştur. Bu yöndeki teşebbüsleri çok ağır bir şekilde cezalandırmıştır. Ayrıca kendinin eylem ve işlemlerinin eleştiri konusu yapılamaması için geleneksel toplumsal uygulamayı muahezeye tabi tutmuştur. Farklı olmayı dikkat çekmek için vesile yapmış ve bunda da başarılı olmuştur. Bu örgüt gizli, sinsi ve sistematik bir şekilde devlet organlarına sızmayı yöntem olarak benimsemiş ve nihai olarak devleti ele geçirmeyi amaçlamıştır. Bu örgüt, Yüce İslam dininin temel ilkelerini hain ve karanlık amaçları için mecrasından saptırmıştır. Dinimizin temel umdelerini tahrif etmiş, ana esaslarını tahrip etmiştir. Bu sapkın anlayışını kendi hain emelleri için temel motivasyon kaynağı yapmıştır. Bir ifsat mekanizması olarak emellerine sabır ve azimle yürümüştür. Örgüte adam ve finans devşirmek için, milletimizin din duygusunu tam anlamıyla istismar etmiştir. Bu hain örgüt, sıkı bir hiyerarşiye tabi, gizliliği esas alan kendine özgü bir örgütlenme modelini benimsemiştir. Sezilmemek ve fark edilmemek üzere yapılanmıştır. Kendi mensuplarının dahi birbirini tanımayacağı hücre tipi bir yapılanma tarzını seçmiştir. Militanlarının ve örgütün deşifre olmaması için kod isimler kullanmış, militanları arasında yüz yüze görüşmenin dışındaki iletişim vasıtalarını yasaklamıştır. Sözde dinî bir oluşum kisvesine bürünmesi sebebiyle mensuplarının dindar bir yaşam tarzı benimsemesi gerekirken, devlet organlarına sızmış militanlarının deşifre olmaması adına, din dışı hayatı en seküler insanlara taş çıkartacak boyutta yaşamayı yeğlemiştir. Kamuoyuna açık örgütlenmelerinde son derece sivil, dindar, demokrat, iyilik sever ve eğitim gönüllüsü bir örgüt görüntüsü sergileyerek kitleleri kendisine karşı sempati besler hale getirmiştir. Din kisvesine bürünmüş bu çıkar ve istismar hareketinin üyeleri örgütsel hedeflerine engel gördüğü her kişi ve kurumu hiçbir ahlaki ve vicdani ölçü gözetmeden yok etmeyi ana esas kabul etmiştir. Makyavelizm’in pabucunu dama attıracak derecede, amacına ulaşmak için her türlü yolu mubah gören hastalıklı bir anlayışa sahiptir. "Hedefe giden her yol mubahtır" bu örgütün temel düsturudur. Yalanı, iki yüzlüğü adeta ÖRGÜTÜN TEMEL DİNİ RİTÜELİ olarak kabul etmiştir. Yalan söylemeyi, yaptığını inkar etmeyi adeta "zikir" yöntemi kabul etmiştir. Ezcümle bu haşhaşi örgütlenme, yalanı ibadet, yalancılığı sığınılacak emin bir mabet ve örgüt liderini mabut kabul eden sapık bir örgütlenmedir. Bu örgüt, kesinlikle ülkemiz üzerinde kötü niyetli ve kirli emelleri bulunan uluslararası güç odaklarının taşeronudur. Bu örgütün temel fonksiyonu diğer terör örgütleri gibi Türkiye’nin güçlenmesinin ve büyümesinin önüne geçmektir. Bu hain örgütün en önemli hedefinin ise devletin hayati organlarına sızmak olduğu açığa çıkmıştır. Kılıktan kılığa giren, her türlü melaneti hedefe gidilen yolda meşru ve mubah gören, ahlaktan yoksun bu hareketin en öncelikli hedefi TSK’YA sızmak ve orada teraküm ettireceği güç neticesinde ülke yönetimine silah zoruyla el koymak olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle örgütün tüm bu aksiyonlarının amacı devlet ve kamu hayatında yeterli güce erdikten sonra devlet yönetimine zorbaca tasallut etmek olduğu ortaya çıkmıştır. Nitekim örgütün elebaşı hain FETULLAH GÜLEN’İN deşifre olan gizli bir toplantısında “Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre, bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz âna kadar her adım erken sayılır.” şeklindeki sözleri, örgütün hedefinin anayasal müesseseler olduğunu sarih bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu çerçevede Şubat-12 MİT Müsteşarına yönelik eylem, Gezi eylemlerinde örgüte mensup polislerin kışkırtıcı rolü, 17/25 Aralık yargı darbesi teşebbüsü ve 15 Temmuz 2016 tarihli darbe ile zirveye ulaşan ihanet eylemleri bu iddianın en güçlü ve açık kanıtıdır. 15 Temmuz 2016 tarihinde eli kanlı bir ihanet şebekesi olan Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) mensup ve TSK’YA yuvalanmış bir asker görünümlü hain tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanını ortadan kaldırmak, meşru hükümeti devirmek ve TBMM’ni ortadan kaldırmak için darbe teşebbüsünde bulunulmuştur. Militanlarına askeri darbe yapma talimatı veren elebaşının TSK içine sızmış hain militanları kendilerine emanet edilen askeri uçak, helikopter, mühimmat ve silahlarla topluma saldırmış, asker, polis ve sivil insanlarımızı hunharca katletmiş, devletin hayati müesseseleri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT Binası, Özel Kuvvetler Komutanlığını bombalamıştır. Hain FETÖ terör örgütü gerçekleştirmek istediği darbenin başarısına en büyük engel olarak Sayın Cumhurbaşkanımızı görmüştür. Bunun için de onu ortadan kaldırmayı ve etkisiz hale getirmeyi birinci hedef yapmıştır. Bu çerçevede özel bir planlama yaparak ve seçerek belirlediği militanları aracılığıyla Sayın Cumhurbaşkanını ortadan kaldırmaya teşebbüs istemiştir. Bu darbe teşebbüsüne karşı, tarihte emsali görülmemiş bir cesaretle Büyük Milletimizin kahraman evlatları darbecilerin silah, top ve uçaklarına karşı göğsünü siper etmiş, canını feda etmekten çekinmemiştir. Allah’ın lütfu ve yardımı, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve öncülüğü, kahramanlarımızın fedakârlığı ve milletimizin yüksek dirayeti sayesinde bu ihanet girişimi püskürtülmüştür. Bu ihanete tevessül edenler de ya etkisiz hale getirilmiş ya da derdest edilerek hesap vermek üzere adalete teslim edilmiştir. 15 Temmuz sadece bir darbe teşebbüsü değildir. 15 Temmuz, şehit kanlarıyla yurt yaptığımız mukaddes vatan topraklarından çıkarılma ve yok edilme zincirinin ilk olmayan ve son da olmayacak halkasıdır. 15 Temmuz ülkenin işgal edilme girişimidir. Yurdumuzu bölme ve iç savaş çıkarma harekâtıdır. 15 Temmuz uluslararası sömürgecilerin ülkemiz üzerinde tasarladıkları kötü emellerinin hayata geçirilmesinin aracıdır. Türkiye’yi, Suriye, Irak ve Yemen, Libya yapma teşebbüsüdür. 15 Temmuz millete ve seçtiklerine karşı bir cinnet halidir. Bu darbe kanlı bir darbedir. Cumhuriyet döneminde daha önce müessif darbeler yaşanmıştır. O darbelerde birçok hukuksuzluklar ve pespayelikler yaşanmıştır. Özellikle darbeden sonra göstermelik yargılamalarla yüzlerce hukuk cinayetine imza atılmıştır. Ama geçmişteki darbeler içinde direkt masum insanları hedef alan ve onları canice öldüren, meşru otoriteyi korumak için görevini yapan güvenlik güçlerini hunharca katleden türü ilk defa görülmüştür. Bu alçaklığın da ötesinde bir ihanettir. Milletimiz, şanına ve asaletine uygun bir şekilde kendisine yönelen bu HAŞHAŞİ CİNNETİNİ yüksek bir sağduyu ve üstün bir cesaretle püskürtmeyi başarmıştır. Tankların üzerine çıkan milletin kahraman evlatları demokrasiye sahip çıkma yolunda dünyaya örnek bir direniş göstermiştir. Tarihe adını altın harflerle yazdırmayı çoktan hak etmiştir. Böylece ihanet şebekesi çökertilmiş ve oyun bozulmuştur. Millete meydan okunamayacağı milletin kararlı tutumu sayesinde bir daha görülmüştür. Bu ihanetin faillerinin çok ağır bedelle cezalandırılmaları en büyük beklentimizdir. Bu ihanet şebekesinin ülkemizden ve devlet kurumlarından temizlenmesi için devletimizin ve hükümetimizin attığı her adımı destekliyoruz. Ülkemiz bir daha 15 Temmuzlar yaşamasın! Yaşamaması için de 15 Temmuzu unutmayacağız ve unutturmayacağız!
HABERPİ.COM- Ak Parti Kocaeliʹnin önemli ismi, eski il yöneticisi  Avukat Halit Çokan 15 Temmuz darbe girişiminin birinci yıldönümü nedeniyle çok önemli bir açıklama kaleme aldı.. İşte Çokanʹın 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili o açıklaması 15 TEMMUZ İŞGAL HAREKATI VE FETÖ! ʹ15 Temmuz ihanet girişiminin mimarı Fetullah GÜLEN’DİR. Baş terörist Fetullah Gülen, Soğuk Savaş döneminde Batının menfaatine devşirilen yerli kimlikli bir ajandır. Yerli kimliğini, ajanlığını örtmek için kullanmıştır. Yerli kimliğini kullanarak toplum içinde bir sempati kuşağı ve duygu birliği oluşturmuştur. Aracılık ettiği emperyalist iradenin tercihleri ve talepleri doğrultusunda hareket ettiğini de bu kimlikle gizlemiştir. Hiç şüphe yok ki, bu sempati kuşağını ve duygu birliğini, işleyeceği melanetlere toplumsal açıdan sağlam bir zemin olarak kullanmak istemiştir. Terör kimliğini örtmek için ise, emin bir sığınak olarak istismar etmiştir. Batı, beşinci kol faaliyetleri kapsamında, eğitimi, etkin bir faaliyet alanı olarak kullanmıştır. Bu çerçevede kendisine râm etmek istediği devlet, ülke ve toplumlarda, görünürde “eğitim” amaçlı okullar açmıştır. Açtığı bu okullarda devşirdiği körpe dimağlara kendi değerlerini ve kültürünü aşılayarak kendisine bağımlı hale getirmiştir. Böylece sosyal statü ve siyasi kimlik kazanan bu gönüllü lejyonerler sayesinde kirli emellerini hayata geçirmeye çalışmıştır. Kabul etmek gerekir ki, sömürgeci batının bu kirli senaryoları ülkemizde de uygulanmaya çalışılmıştır. Fakat Batı kültürü ile yetişmiş bu tip aracılara Türk halkı prim vermemiştir. Halkımızın yüksek feraseti ve derin bilgeliği sayesinde bu çabalar istenilen başarıyı sağlayamamıştır. Böyle olunca sömürgeci yapı, ülkemizde, görüntüde yerli, ancak Batı sistemine hizmet edecek bir yapılanma yolunu denemeye koyulmuştur. Bu yerli kimlik görüntüsü sayesinde Anadolu topraklarına engelsiz yerleşmeyi hedeflemiştir. Bunu, Cizvit metodunu çağrıştıran (Cizvit Eğitim Ordusu) bir metotla FETÖ ile sağlamaya çalışmıştır. FETÖ, CIA gözetiminde önce Türkiye’de, bilahare Türkiyeli olmanın sağladığı güç ve itibar sayesinde Türk ve Müslüman ülkelerde, son raddede de sair ülkelerde eğitim seferberliği süsü ile Batı sistemine adam devşirmeye başlamıştır. FETÖ bu faaliyetlerini icra ederken, Cizvit tarikatının Vatikan içindeki temsilcileri ile Amerikan Boards teşkilatının misyonerleri de bu örgüte tüm tecrübelerini aktarmış ve yardımcı olmuşlardır. FETÖ’NÜN güçlenmesi ile birlikte bu örgütlenmelerle ilişkili kimi teşkilatların görünmeyecek bir şekilde arka plana çekilmeleri bu iddiamızın en açık kanıtıdır. Bu ilişkili örgütlenmelere “geri çekil” komutunu verenler Batı sisteminin Türkiye’deki uygulayıcıları olan Cizvit ve Boardların temsilcileri olmuştur. Bu işbirlikçi ihanet yapılanması din alanında bir yapılanma olmakla birlikte, bazı inanç, kabul ve uygulamalarıyla dinin temel öğretisi ile çelişen bir pozisyonu benimsemiştir. Ancak bu uygulamaları ile ilgili tenkide kapalı olmuştur. Bu yöndeki teşebbüsleri çok ağır bir şekilde cezalandırmıştır. Ayrıca kendinin eylem ve işlemlerinin eleştiri konusu yapılamaması için geleneksel toplumsal uygulamayı muahezeye tabi tutmuştur. Farklı olmayı dikkat çekmek için vesile yapmış ve bunda da başarılı olmuştur. Bu örgüt gizli, sinsi ve sistematik bir şekilde devlet organlarına sızmayı yöntem olarak benimsemiş ve nihai olarak devleti ele geçirmeyi amaçlamıştır. Bu örgüt, Yüce İslam dininin temel ilkelerini hain ve karanlık amaçları için mecrasından saptırmıştır. Dinimizin temel umdelerini tahrif etmiş, ana esaslarını tahrip etmiştir. Bu sapkın anlayışını kendi hain emelleri için temel motivasyon kaynağı yapmıştır. Bir ifsat mekanizması olarak emellerine sabır ve azimle yürümüştür. Örgüte adam ve finans devşirmek için, milletimizin din duygusunu tam anlamıyla istismar etmiştir. Bu hain örgüt, sıkı bir hiyerarşiye tabi, gizliliği esas alan kendine özgü bir örgütlenme modelini benimsemiştir. Sezilmemek ve fark edilmemek üzere yapılanmıştır. Kendi mensuplarının dahi birbirini tanımayacağı hücre tipi bir yapılanma tarzını seçmiştir. Militanlarının ve örgütün deşifre olmaması için kod isimler kullanmış, militanları arasında yüz yüze görüşmenin dışındaki iletişim vasıtalarını yasaklamıştır. Sözde dinî bir oluşum kisvesine bürünmesi sebebiyle mensuplarının dindar bir yaşam tarzı benimsemesi gerekirken, devlet organlarına sızmış militanlarının deşifre olmaması adına, din dışı hayatı en seküler insanlara taş çıkartacak boyutta yaşamayı yeğlemiştir. Kamuoyuna açık örgütlenmelerinde son derece sivil, dindar, demokrat, iyilik sever ve eğitim gönüllüsü bir örgüt görüntüsü sergileyerek kitleleri kendisine karşı sempati besler hale getirmiştir. Din kisvesine bürünmüş bu çıkar ve istismar hareketinin üyeleri örgütsel hedeflerine engel gördüğü her kişi ve kurumu hiçbir ahlaki ve vicdani ölçü gözetmeden yok etmeyi ana esas kabul etmiştir. Makyavelizm’in pabucunu dama attıracak derecede, amacına ulaşmak için her türlü yolu mubah gören hastalıklı bir anlayışa sahiptir. "Hedefe giden her yol mubahtır" bu örgütün temel düsturudur. Yalanı, iki yüzlüğü adeta ÖRGÜTÜN TEMEL DİNİ RİTÜELİ olarak kabul etmiştir. Yalan söylemeyi, yaptığını inkar etmeyi adeta "zikir" yöntemi kabul etmiştir. Ezcümle bu haşhaşi örgütlenme, yalanı ibadet, yalancılığı sığınılacak emin bir mabet ve örgüt liderini mabut kabul eden sapık bir örgütlenmedir. Bu örgüt, kesinlikle ülkemiz üzerinde kötü niyetli ve kirli emelleri bulunan uluslararası güç odaklarının taşeronudur. Bu örgütün temel fonksiyonu diğer terör örgütleri gibi Türkiye’nin güçlenmesinin ve büyümesinin önüne geçmektir. Bu hain örgütün en önemli hedefinin ise devletin hayati organlarına sızmak olduğu açığa çıkmıştır. Kılıktan kılığa giren, her türlü melaneti hedefe gidilen yolda meşru ve mubah gören, ahlaktan yoksun bu hareketin en öncelikli hedefi TSK’YA sızmak ve orada teraküm ettireceği güç neticesinde ülke yönetimine silah zoruyla el koymak olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle örgütün tüm bu aksiyonlarının amacı devlet ve kamu hayatında yeterli güce erdikten sonra devlet yönetimine zorbaca tasallut etmek olduğu ortaya çıkmıştır. Nitekim örgütün elebaşı hain FETULLAH GÜLEN’İN deşifre olan gizli bir toplantısında “Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre, bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize çekeceğimiz âna kadar her adım erken sayılır.” şeklindeki sözleri, örgütün hedefinin anayasal müesseseler olduğunu sarih bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu çerçevede Şubat-12 MİT Müsteşarına yönelik eylem, Gezi eylemlerinde örgüte mensup polislerin kışkırtıcı rolü, 17/25 Aralık yargı darbesi teşebbüsü ve 15 Temmuz 2016 tarihli darbe ile zirveye ulaşan ihanet eylemleri bu iddianın en güçlü ve açık kanıtıdır. 15 Temmuz 2016 tarihinde eli kanlı bir ihanet şebekesi olan Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) mensup ve TSK’YA yuvalanmış bir asker görünümlü hain tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanını ortadan kaldırmak, meşru hükümeti devirmek ve TBMM’ni ortadan kaldırmak için darbe teşebbüsünde bulunulmuştur. Militanlarına askeri darbe yapma talimatı veren elebaşının TSK içine sızmış hain militanları kendilerine emanet edilen askeri uçak, helikopter, mühimmat ve silahlarla topluma saldırmış, asker, polis ve sivil insanlarımızı hunharca katletmiş, devletin hayati müesseseleri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT Binası, Özel Kuvvetler Komutanlığını bombalamıştır. Hain FETÖ terör örgütü gerçekleştirmek istediği darbenin başarısına en büyük engel olarak Sayın Cumhurbaşkanımızı görmüştür. Bunun için de onu ortadan kaldırmayı ve etkisiz hale getirmeyi birinci hedef yapmıştır. Bu çerçevede özel bir planlama yaparak ve seçerek belirlediği militanları aracılığıyla Sayın Cumhurbaşkanını ortadan kaldırmaya teşebbüs istemiştir. Bu darbe teşebbüsüne karşı, tarihte emsali görülmemiş bir cesaretle Büyük Milletimizin kahraman evlatları darbecilerin silah, top ve uçaklarına karşı göğsünü siper etmiş, canını feda etmekten çekinmemiştir. Allah’ın lütfu ve yardımı, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve öncülüğü, kahramanlarımızın fedakârlığı ve milletimizin yüksek dirayeti sayesinde bu ihanet girişimi püskürtülmüştür. Bu ihanete tevessül edenler de ya etkisiz hale getirilmiş ya da derdest edilerek hesap vermek üzere adalete teslim edilmiştir. 15 Temmuz sadece bir darbe teşebbüsü değildir. 15 Temmuz, şehit kanlarıyla yurt yaptığımız mukaddes vatan topraklarından çıkarılma ve yok edilme zincirinin ilk olmayan ve son da olmayacak halkasıdır. 15 Temmuz ülkenin işgal edilme girişimidir. Yurdumuzu bölme ve iç savaş çıkarma harekâtıdır. 15 Temmuz uluslararası sömürgecilerin ülkemiz üzerinde tasarladıkları kötü emellerinin hayata geçirilmesinin aracıdır. Türkiye’yi, Suriye, Irak ve Yemen, Libya yapma teşebbüsüdür. 15 Temmuz millete ve seçtiklerine karşı bir cinnet halidir. Bu darbe kanlı bir darbedir. Cumhuriyet döneminde daha önce müessif darbeler yaşanmıştır. O darbelerde birçok hukuksuzluklar ve pespayelikler yaşanmıştır. Özellikle darbeden sonra göstermelik yargılamalarla yüzlerce hukuk cinayetine imza atılmıştır. Ama geçmişteki darbeler içinde direkt masum insanları hedef alan ve onları canice öldüren, meşru otoriteyi korumak için görevini yapan güvenlik güçlerini hunharca katleden türü ilk defa görülmüştür. Bu alçaklığın da ötesinde bir ihanettir. Milletimiz, şanına ve asaletine uygun bir şekilde kendisine yönelen bu HAŞHAŞİ CİNNETİNİ yüksek bir sağduyu ve üstün bir cesaretle püskürtmeyi başarmıştır. Tankların üzerine çıkan milletin kahraman evlatları demokrasiye sahip çıkma yolunda dünyaya örnek bir direniş göstermiştir. Tarihe adını altın harflerle yazdırmayı çoktan hak etmiştir. Böylece ihanet şebekesi çökertilmiş ve oyun bozulmuştur. Millete meydan okunamayacağı milletin kararlı tutumu sayesinde bir daha görülmüştür. Bu ihanetin faillerinin çok ağır bedelle cezalandırılmaları en büyük beklentimizdir. Bu ihanet şebekesinin ülkemizden ve devlet kurumlarından temizlenmesi için devletimizin ve hükümetimizin attığı her adımı destekliyoruz. Ülkemiz bir daha 15 Temmuzlar yaşamasın! Yaşamaması için de 15 Temmuzu unutmayacağız ve unutturmayacağız!
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.