deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Ak Partili Gazeteci uyardı; ˮSözcü FETÖ’cü ise...ˮ

EKONOMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 30.05.2017 - 00:36, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:02
 

Ak Partili Gazeteci uyardı; ˮSözcü FETÖ’cü ise...ˮ

Habertürk gazetesinin, Ak Partiye yakınlığı ile bilinen yazarı Nihal Bengisu Karaca bugün köşesinden "Sözcü FETÖ’cü ise..." başlıklı bir yazı kaleme alarak "o zaman kim FETÖ’cü olmadığını ispat etmekte başarılı olabilir?" diye sordu İŞTE O YAZIDAN BİR BÖLÜM Medyada ve sosyal medyada uzun süredir şöyle bir eğilim vardı: Kimse, biri linç edilirken, itibar suikastına maruz bırakılırken, başına bir şey gelirken koşup iki satır da olsa omuz vermiyordu. Bunun iki nedeni vardı: 1) Herkesin başına geliyor, hangi birine koşacaksın? 2) Kimseye kefil olunacak zamanlar değil. Ya gerçekten FETÖ’cü ise? Ya gerçekten DHKP-C’ye üye olmuşsa? 3) Devletimiz zor zamanlar geçiriyor, hele bir izleyelim, biraz sabredelim. Gün oldu devran döndü. Devlet kendi yaralarını sarar hale geldi. Devlet, devletin gücüne erişimi bir hayli artmış seçilmiş yöneticiler eliyle kendisini savunabilme kudretine sahip oldu. Bu durum terör örgütleriyle savaşma sorumluluğunu devletin üzerinden almıyor. Devlet elbette 15 Temmuz’u yapanlarla da hesaplaşacak. Ancak bir süredir, OHAL ile pekiştirilmiş gücünü sadece varlığını tehdit edenlere değil, “tehdit etme potansiyeli” taşıyanlara karşı da kullanıyor görünümü veriyor. Devlet kendisini koruyabiliyor, ama milletin güvenliğine ve esenliğine zarar vermekle itham edilenler ve bu nedenle gözaltılarla, uzun tutuklulukla, ihraçlarla ve açlıkla karşı karşıya gelenler kendilerini koruyamıyor. Seslerini yükseltseler bile; toplumun kamplara bölündüğü bir vasatta bu ses karşı kıyıya ulaşmıyor, kendi kampının, mahallesinin içinde kalıyor. Kamplara ayrılmış bir toplum, kampları arasına duvar örülmüş bir toplum olmaya doğru gidiyor. Mevcut tablo, o tabloyu dert edinenlerin kafasının karışmasına yol açıyor. Soru şudur: FETÖ’nün 30 dava açtığı Sözcü Gazetesi patronu ve gözaltına alınan çalışanları FETÖ’cülükten içeri alınabiliyorsa, bu ülkede kim FETÖ’cü suçlamasıyla karşı karşıya kaldığında “Yanlış yapıldığını, FETÖ’cü olmadığını” ispat etmekte başarılı olabilir? El cevap: Kimse. ‘YE KÜRKÜM YE’ TAHLİYELERİ SÜRERKEN... Daha 4 Mayıs’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı, uyku apnesiyle ilgili hastalığı mazeret gösterilerek tahliye edildi. Kamuoyu sadece bu tahliyelere kilitlendi. Oysa “Ye kürküm ye” tahliyeleri, serbest bırakmalar epeydir var. Gerçek şu ki, Ağustos 2016’dan beri FETÖ’ye finans desteği sağlama şüphesiyle gözaltına alınıp tutuklanmış pek çok işadamı tahliye edildi, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Habertürk gazetesinin, Ak Partiye yakınlığı ile bilinen yazarı Nihal Bengisu Karaca bugün köşesinden "Sözcü FETÖ’cü ise..." başlıklı bir yazı kaleme alarak "o zaman kim FETÖ’cü olmadığını ispat etmekte başarılı olabilir?" diye sordu İŞTE O YAZIDAN BİR BÖLÜM Medyada ve sosyal medyada uzun süredir şöyle bir eğilim vardı: Kimse, biri linç edilirken, itibar suikastına maruz bırakılırken, başına bir şey gelirken koşup iki satır da olsa omuz vermiyordu. Bunun iki nedeni vardı: 1) Herkesin başına geliyor, hangi birine koşacaksın? 2) Kimseye kefil olunacak zamanlar değil. Ya gerçekten FETÖ’cü ise? Ya gerçekten DHKP-C’ye üye olmuşsa? 3) Devletimiz zor zamanlar geçiriyor, hele bir izleyelim, biraz sabredelim. Gün oldu devran döndü. Devlet kendi yaralarını sarar hale geldi. Devlet, devletin gücüne erişimi bir hayli artmış seçilmiş yöneticiler eliyle kendisini savunabilme kudretine sahip oldu. Bu durum terör örgütleriyle savaşma sorumluluğunu devletin üzerinden almıyor. Devlet elbette 15 Temmuz’u yapanlarla da hesaplaşacak. Ancak bir süredir, OHAL ile pekiştirilmiş gücünü sadece varlığını tehdit edenlere değil, “tehdit etme potansiyeli” taşıyanlara karşı da kullanıyor görünümü veriyor. Devlet kendisini koruyabiliyor, ama milletin güvenliğine ve esenliğine zarar vermekle itham edilenler ve bu nedenle gözaltılarla, uzun tutuklulukla, ihraçlarla ve açlıkla karşı karşıya gelenler kendilerini koruyamıyor. Seslerini yükseltseler bile; toplumun kamplara bölündüğü bir vasatta bu ses karşı kıyıya ulaşmıyor, kendi kampının, mahallesinin içinde kalıyor. Kamplara ayrılmış bir toplum, kampları arasına duvar örülmüş bir toplum olmaya doğru gidiyor. Mevcut tablo, o tabloyu dert edinenlerin kafasının karışmasına yol açıyor. Soru şudur: FETÖ’nün 30 dava açtığı Sözcü Gazetesi patronu ve gözaltına alınan çalışanları FETÖ’cülükten içeri alınabiliyorsa, bu ülkede kim FETÖ’cü suçlamasıyla karşı karşıya kaldığında “Yanlış yapıldığını, FETÖ’cü olmadığını” ispat etmekte başarılı olabilir? El cevap: Kimse. ‘YE KÜRKÜM YE’ TAHLİYELERİ SÜRERKEN... Daha 4 Mayıs’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı, uyku apnesiyle ilgili hastalığı mazeret gösterilerek tahliye edildi. Kamuoyu sadece bu tahliyelere kilitlendi. Oysa “Ye kürküm ye” tahliyeleri, serbest bırakmalar epeydir var. Gerçek şu ki, Ağustos 2016’dan beri FETÖ’ye finans desteği sağlama şüphesiyle gözaltına alınıp tutuklanmış pek çok işadamı tahliye edildi, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.