deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Kocaeliʹde Paralel Hukuk ve Paralel Medya

EKONOMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 07.06.2016 - 22:15, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:02
 

Kocaeliʹde Paralel Hukuk ve Paralel Medya

06.06.2016 / 08:53 HABERPİ/CENGİZYÜCAK Türkiyeʹnin iki sıcak gündeminden birisi PKK terör Örgütü diğeri de FTÖ Paralel Yapılanmasına karşı verilen mücadeledir. Lakin her ne hikmetse Kocaeliʹde yapılan FTÖ-PDY operasyonu Türkiye gündeminde pek fazla yer bulmazken, Kocaeli gündeminden ise hiç düşmüyor.. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı üzerine yapılan FTÖ-PDY operasyonunda gözaltına alınan 64 kişinin hepsi mahkeme tarafından "tutuksuz yargılanmak" üzere serbest bırakılınca özellikle medya ve sosyal medyada kızılca kıyametler koptu.. Bir kesim "Bu bir algı operasyonuydu zaten..aklandılar" şeklindeki bir değerlendirme ile göbek atarken, diğer kesim ise "Kocaeliʹde hukuk çöktü" görüşü ile sinirden küplere bindi.. Tabi ki bu işin belediyelere kadar inmesini ve hatta hazzetmedikleri belediye başkanlarının da "paralelci" suçlaması ile savcılığa çekilmesini düşleyenler ise tam anlamıyla sükut-u hayale uğradılar.. İşte Kocaeli medya ve sosyal medyası bu iki kesimin duygu ve düşüncelerine tercüman olmaya çalıştığı içindir ki; bu operasyon ve sonuçları Kocaeli gündeminden hiç düşmüyor.. Düşmeyecek gibide.. Şimdi bu karar ile "biz dimdik durduk..aklandık..işimizin başındayız" diyerek kendilerini kahramanlaştırma ve kendileri açısından süreci artık normalleştirmeye çalışma çabalarına karşın, beklentilerinin gerçekleşmemesi üzerine işi "Reis"e yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanʹa havale etme yolu ile sonucu değişitirmeye yeltenenler var.. Peki tüm bunlar normal mi? Değil tabi ki.. Sırf "Kocaeliʹde de paralel operasyon yapıldı" desinler diye düğmeye basıldıysa eğer bu normal değil.. Kararı veren mahkeme hakimlerinin önünde "tutuklu yargılanmayı" gerektirecek "kapı gibi belgeler" yoksa eğer "tutuklama" beklemek normal değil.. Gerek operasyonun başlangıç aşamasında gerekse de mahkemenin verdiği karardan sonra yani hukuka intikal etmiş bir konuda, Ak Parti milletvekillerini, il ve ilçe başkanlarını beyana zorlayarak ve yetmediği yerde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanʹı devreye sokarak hukuksal süreci etkilemeye yeltenme çabaları ise hiç ama hiç normal değil.. Bakın "paralel" sözcüğü benim aklımda neyi çağrıştırıyor? Paralel=Haddini aşmak.. Evet yetki ve karar noktasında olmadığı halde yetki ve karar hakkı kullanmaya çalışmak haddini aşmaktır.. Hukukçu "adaleti sağlayıp, hukukun üstünlüğünü hakim kılmak" şeklindeki asli görevini bir tarafa bırakarak, sadece belirli bir etnik, mezhepsel, dini veya siyasi gücü hoşnut kılacak karara imza atıyorsa eğer bu bir suçtur.. Siyasetçi anayasal olarak yetkisi olmadığı halde hukukun alanına girerek, kendi günlük siyasal çıkarları ve siyasi geleceği için hukuk üzerinde bir "yaptırım" uygulamaya kalkışırsa eğer bu da paralel bir suçtur yani haddini aşmaktır.. Gazeteci etik ve kavramsal olarak haberciliğin dışına çıkarak; kendisini polis, savcı ve hatta hakime ayar çekecek bir konuma taşıyorsa eğer bu da paralele yeltenmek ve haddini aşmaktır.. Bu suçları geçmişte Ergenekon, Balyoz, Kafes ve Askeri Casusluk davalarında dönemin hakim, savcı ve gazetecileri hadlerini aşarak işlediler ve şimdi onların bir kısmı tutuklu bir kısmı da yurt dışına kaçtı.. Normal bir sonuç bu.. Yani haddini aşan ve suç işleyen cezasını çeker.. Ve şimdi.. Şimdi ben diyorum ki; dün o haddini aşarak suç işleyenler de kendilerini "güçlü ve dokunulmaz" gördükleri için hadlerini aştılar ve o suçları işlediler.. Aynı şeyler bugün ve hatta yarın da geçerli.. İşte tüm bunlardan dolayıdır ki; Dünün yanlışlarının kötü tekrarının ülkeye faydası olmaz.. Bırakınız hukuk işlesin.. Hukuk.. Hukuk.. Hukuk.. Bir gün herkese lazım.. Hukuk.. Hukuk.. Hukuk.. 
06.06.2016 / 08:53 HABERPİ/CENGİZYÜCAK Türkiyeʹnin iki sıcak gündeminden birisi PKK terör Örgütü diğeri de FTÖ Paralel Yapılanmasına karşı verilen mücadeledir. Lakin her ne hikmetse Kocaeliʹde yapılan FTÖ-PDY operasyonu Türkiye gündeminde pek fazla yer bulmazken, Kocaeli gündeminden ise hiç düşmüyor.. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı üzerine yapılan FTÖ-PDY operasyonunda gözaltına alınan 64 kişinin hepsi mahkeme tarafından "tutuksuz yargılanmak" üzere serbest bırakılınca özellikle medya ve sosyal medyada kızılca kıyametler koptu.. Bir kesim "Bu bir algı operasyonuydu zaten..aklandılar" şeklindeki bir değerlendirme ile göbek atarken, diğer kesim ise "Kocaeliʹde hukuk çöktü" görüşü ile sinirden küplere bindi.. Tabi ki bu işin belediyelere kadar inmesini ve hatta hazzetmedikleri belediye başkanlarının da "paralelci" suçlaması ile savcılığa çekilmesini düşleyenler ise tam anlamıyla sükut-u hayale uğradılar.. İşte Kocaeli medya ve sosyal medyası bu iki kesimin duygu ve düşüncelerine tercüman olmaya çalıştığı içindir ki; bu operasyon ve sonuçları Kocaeli gündeminden hiç düşmüyor.. Düşmeyecek gibide.. Şimdi bu karar ile "biz dimdik durduk..aklandık..işimizin başındayız" diyerek kendilerini kahramanlaştırma ve kendileri açısından süreci artık normalleştirmeye çalışma çabalarına karşın, beklentilerinin gerçekleşmemesi üzerine işi "Reis"e yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanʹa havale etme yolu ile sonucu değişitirmeye yeltenenler var.. Peki tüm bunlar normal mi? Değil tabi ki.. Sırf "Kocaeliʹde de paralel operasyon yapıldı" desinler diye düğmeye basıldıysa eğer bu normal değil.. Kararı veren mahkeme hakimlerinin önünde "tutuklu yargılanmayı" gerektirecek "kapı gibi belgeler" yoksa eğer "tutuklama" beklemek normal değil.. Gerek operasyonun başlangıç aşamasında gerekse de mahkemenin verdiği karardan sonra yani hukuka intikal etmiş bir konuda, Ak Parti milletvekillerini, il ve ilçe başkanlarını beyana zorlayarak ve yetmediği yerde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanʹı devreye sokarak hukuksal süreci etkilemeye yeltenme çabaları ise hiç ama hiç normal değil.. Bakın "paralel" sözcüğü benim aklımda neyi çağrıştırıyor? Paralel=Haddini aşmak.. Evet yetki ve karar noktasında olmadığı halde yetki ve karar hakkı kullanmaya çalışmak haddini aşmaktır.. Hukukçu "adaleti sağlayıp, hukukun üstünlüğünü hakim kılmak" şeklindeki asli görevini bir tarafa bırakarak, sadece belirli bir etnik, mezhepsel, dini veya siyasi gücü hoşnut kılacak karara imza atıyorsa eğer bu bir suçtur.. Siyasetçi anayasal olarak yetkisi olmadığı halde hukukun alanına girerek, kendi günlük siyasal çıkarları ve siyasi geleceği için hukuk üzerinde bir "yaptırım" uygulamaya kalkışırsa eğer bu da paralel bir suçtur yani haddini aşmaktır.. Gazeteci etik ve kavramsal olarak haberciliğin dışına çıkarak; kendisini polis, savcı ve hatta hakime ayar çekecek bir konuma taşıyorsa eğer bu da paralele yeltenmek ve haddini aşmaktır.. Bu suçları geçmişte Ergenekon, Balyoz, Kafes ve Askeri Casusluk davalarında dönemin hakim, savcı ve gazetecileri hadlerini aşarak işlediler ve şimdi onların bir kısmı tutuklu bir kısmı da yurt dışına kaçtı.. Normal bir sonuç bu.. Yani haddini aşan ve suç işleyen cezasını çeker.. Ve şimdi.. Şimdi ben diyorum ki; dün o haddini aşarak suç işleyenler de kendilerini "güçlü ve dokunulmaz" gördükleri için hadlerini aştılar ve o suçları işlediler.. Aynı şeyler bugün ve hatta yarın da geçerli.. İşte tüm bunlardan dolayıdır ki; Dünün yanlışlarının kötü tekrarının ülkeye faydası olmaz.. Bırakınız hukuk işlesin.. Hukuk.. Hukuk.. Hukuk.. Bir gün herkese lazım.. Hukuk.. Hukuk.. Hukuk.. 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.