deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Erdoğan’ın stratejisini kim bozacak?

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 13.06.2015 - 10:15, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:02
 

Erdoğan’ın stratejisini kim bozacak?

Seçim öncesi ‘Seçim kazanılırsa Türkiye kurtulur mu?’ başlıklı yazımda şöyle demiştim: “HDP’nin barajı aşması, ülkenin tek adam rejimine gittiğini ve bunun da felaket olacağını düşünenlere kısa bir zaman kazandırır. Ama bir nefeslik zaman o. Bu arada muhalefet partilerinin kendilerine çekidüzen vermesi gerek.” Şimdi o nefes boşa harcanıyor. Çünkü muhalefet liderlerinin seçim sonrası yaptığı açıklamalara bakılırsa durum vahim. Neden mi? Anlatayım. Meselenin ciddiyetinin farkında değiller Muhalefet partileri, ne yazık ki meselenin ciddiyetinin farkında değil. Veyahut farkındalar ama ülkeyi değil, parti çıkarını düşünüyorlar. Bundan dolayı risk almıyorlar. Gidişatı değiştirecek bir stratejileri yok. Bir araya gelemiyorlar. Hepsi kendi taban baskılarına teslim olmuş. HDP, “AK Parti ile koalisyon yapmayız” , MHP “Barış süreci sonlandırmak bizim koalisyon için kırmızıçizgimiz”, CHP ise, “Koalisyon planlarımız içinde AK Parti yok” diyor. Peki böyle bir durumda kim kimle koalisyon kuracak? CHP, AK Parti’yle kurmasın. HDP ve MHP birbirleriyle kurmasın. MHP ile AK Parti koalisyonu ‘ülke için en tehlikeli koalisyon.’ Eee? Ne yapacağız? Nedir sizin derdiniz? Nasıl aşacağız bu tıkanıklığı? Gidişatı nasıl tersine çevireceğiz? Ne yazık ki muhalefet liderlerinin yarattığı bu tıkanıklık Erdoğan’a stratejisini hayata geçirme imkanı veriyor. Peki, Erdoğan ne yapmak istiyor? Erken seçim hazırlığı Aldığım bir duyuma göre, ‘duyum’ diyorum çünkü kesin olarak doğrulayamadım, Erdoğan seçim sonrası kendisine yakın gazetecilerle Huber Köşk’ünde bir toplantı yapmış. İşte bu toplantıya katılan medya mensuplarının yazılarında ve o gazetelerin manşetlerinde ortak bir çaba var. O da şu: PKK üzerinden HDP’ye yüklenmek, muhalefet partilerinin esasında ne kadar beceriksiz ve bir araya gelemez olduklarını göstermek ve Erdoğan’ı yok etmeye çalışan dış güçler vurgusunu öne çıkarmak. Bunun için gazete köşelerinden ‘İstiklal Savaşı’ çağrısı yapılıyor. Çünkü bir erken seçim hazırlığı var. Muhalefet partilerinin ‘kırmızı çizgi’ diyerek bir araya gelmez tavırları Erdoğan’ın işini kolaylaştırıyor. Bunu zaten Deniz Baykal’a da söylemiş. Erdoğan ile görüşen Deniz Baykal’ın “Sayın Cumhurbaşkanı tüm koalisyon seçeneklerine açık” ve kulislere yansıyan “Öncelikli tercihi erken seçim” cümleleri bunun bir göstergesi. Erdoğan’ın planı, AK Parti’deki korku Verilmek istenen görüntü şu: Ülkesini düşünen, herhangi bir şart ileri sürmeden koalisyon ve istikrar için çabalayan tek lider Erdoğan. Böyle yaparak esasında muhalefet partilerinin bir araya gelemeyeceğini de topluma göstermiş olacak. Eğer partiler ‘Filanla koalisyon yapmam, şu benim kırmızı çizgim’ demeye devam ederse Erdoğan’ın bu planı tıkır tıkır işleyecek. Ve biz bu atmosferde seçime gideceğiz. Sonrasının ne olacağını hep beraber düşünelim. Bir de Erdoğan’dan bağımsız AK Parti cephesi var. Onlar erken seçimden korkuyor. Oylarının daha da düşme ihtimalini hesaba katıyorlar. Bundan dolayı bir partiyle koalisyon yapıp yola devam etmek istiyorlar. Fakat buna ne güçleri yetiyor ne de cesaretleri var. Muhalefet partileri daha en baştan ‘Filanla koalisyon yapmayız’ diyerek esasında AK Parti’deki bu çabaya da köstek oluyor. Ne yapılmalı? Peki, ne yapılmalı? Ülke gerçekten büyük bir sorunla karşı karşıya. Önümüzde iki yol var: Ya kırmızı çizgisiz fakat elbette ilkeli ama çıkar hesabı yapmadan ülkeyi toparlayacak bir koalisyon ya da büyük bir kaos. Bilinmeze doğru yol alıyoruz. Bu aşamada önceliği geçmişle hesaplaşmaya veremeyiz. Geçmişle hesaplaşalım derken geleceğimizi büyük bir tehlikeye atamayız. Ciddi bir restorasyona ihtiyaç var. Tahrip edilen kurumları ayağa kaldırmaya, yara almış iç barışı yeniden sağlamaya, bağımsız bir yargı sistemini tesis etmeye ve ‘Biz gidersek sizi mahvederler’ diyerek korkutulmuş AK Parti seçmenini rahatlatmaya öncelik verilmeli. Ülkenin önce makul çizgiye çekilmesi gerekiyor. Bunun için Erdoğan’ın hesaplarının bozulması gerekiyor. Kavga ve hesaplaşma zamanı değil Şimdi kavga ve hesaplaşma zamanı değil. Bağımsız yargı tesis edildiğinde zaten geçmiş bütün suçlar yargının önüne gelecektir. ‘Önce hesaplaşalım. Bu nedenle AK Parti ile koalisyon yapılmamalı’ diyenler bilsin ki Erdoğan’ın kurduğu stratejinin değirmenine su taşıyorlar. Bütün partiler Erdoğan’ın bu planını bozmak için belli ilkeler çerçevesinde her partiyle koalisyon kurmaya açık olduğunu ilan etmeli. Bu ilkelerine ne olduğu da topluma açıkça anlatılmalı. ‘Hayır’ diyen tarafın AK Parti olması işin gidişatını değiştirecektir. Böyle bir ortamda ‘Kırmızı çizgim var’ deyip ‘Filanla koalisyon yapmam’ demek olacak şey değil. Tek kırmızı çizgi olmalı Çünkü tüm partilerin tek bir kırmızı çizgisi olmalı: Ülkeye huzur getirmek, bağımsız yargıyı tesis etmek, tahrip edilen kurumları restore etmek. Ve başımızdaki bu belayı atlatacak şekilde sorumluluk almak. Belki de tüm partiler barışçı, yumuşak, uzlaşmaya açık mesajlar verip, ‘Biz varız’ dediğinde Erdoğan bir bahaneyle yine seçime gidecek. Ama seçime hangi havada gittiğimiz çok önemli. Unutmayın ki ülkemizin başına bir iş geldiğinde tarih sadece Erdoğan’ı değil, parti ve ideolojik çıkar için Erdoğan’ı engelleyecek stratejiyi oluşturamayan üç muhalefet liderini de yazacak. Ve iyi yazmayacağından emin olabilirsiniz. LEVENT GÜLTEKİN-diken.com.tr
Seçim öncesi ‘Seçim kazanılırsa Türkiye kurtulur mu?’ başlıklı yazımda şöyle demiştim: “HDP’nin barajı aşması, ülkenin tek adam rejimine gittiğini ve bunun da felaket olacağını düşünenlere kısa bir zaman kazandırır. Ama bir nefeslik zaman o. Bu arada muhalefet partilerinin kendilerine çekidüzen vermesi gerek.” Şimdi o nefes boşa harcanıyor. Çünkü muhalefet liderlerinin seçim sonrası yaptığı açıklamalara bakılırsa durum vahim. Neden mi? Anlatayım. Meselenin ciddiyetinin farkında değiller Muhalefet partileri, ne yazık ki meselenin ciddiyetinin farkında değil. Veyahut farkındalar ama ülkeyi değil, parti çıkarını düşünüyorlar. Bundan dolayı risk almıyorlar. Gidişatı değiştirecek bir stratejileri yok. Bir araya gelemiyorlar. Hepsi kendi taban baskılarına teslim olmuş. HDP, “AK Parti ile koalisyon yapmayız” , MHP “Barış süreci sonlandırmak bizim koalisyon için kırmızıçizgimiz”, CHP ise, “Koalisyon planlarımız içinde AK Parti yok” diyor. Peki böyle bir durumda kim kimle koalisyon kuracak? CHP, AK Parti’yle kurmasın. HDP ve MHP birbirleriyle kurmasın. MHP ile AK Parti koalisyonu ‘ülke için en tehlikeli koalisyon.’ Eee? Ne yapacağız? Nedir sizin derdiniz? Nasıl aşacağız bu tıkanıklığı? Gidişatı nasıl tersine çevireceğiz? Ne yazık ki muhalefet liderlerinin yarattığı bu tıkanıklık Erdoğan’a stratejisini hayata geçirme imkanı veriyor. Peki, Erdoğan ne yapmak istiyor? Erken seçim hazırlığı Aldığım bir duyuma göre, ‘duyum’ diyorum çünkü kesin olarak doğrulayamadım, Erdoğan seçim sonrası kendisine yakın gazetecilerle Huber Köşk’ünde bir toplantı yapmış. İşte bu toplantıya katılan medya mensuplarının yazılarında ve o gazetelerin manşetlerinde ortak bir çaba var. O da şu: PKK üzerinden HDP’ye yüklenmek, muhalefet partilerinin esasında ne kadar beceriksiz ve bir araya gelemez olduklarını göstermek ve Erdoğan’ı yok etmeye çalışan dış güçler vurgusunu öne çıkarmak. Bunun için gazete köşelerinden ‘İstiklal Savaşı’ çağrısı yapılıyor. Çünkü bir erken seçim hazırlığı var. Muhalefet partilerinin ‘kırmızı çizgi’ diyerek bir araya gelmez tavırları Erdoğan’ın işini kolaylaştırıyor. Bunu zaten Deniz Baykal’a da söylemiş. Erdoğan ile görüşen Deniz Baykal’ın “Sayın Cumhurbaşkanı tüm koalisyon seçeneklerine açık” ve kulislere yansıyan “Öncelikli tercihi erken seçim” cümleleri bunun bir göstergesi. Erdoğan’ın planı, AK Parti’deki korku Verilmek istenen görüntü şu: Ülkesini düşünen, herhangi bir şart ileri sürmeden koalisyon ve istikrar için çabalayan tek lider Erdoğan. Böyle yaparak esasında muhalefet partilerinin bir araya gelemeyeceğini de topluma göstermiş olacak. Eğer partiler ‘Filanla koalisyon yapmam, şu benim kırmızı çizgim’ demeye devam ederse Erdoğan’ın bu planı tıkır tıkır işleyecek. Ve biz bu atmosferde seçime gideceğiz. Sonrasının ne olacağını hep beraber düşünelim. Bir de Erdoğan’dan bağımsız AK Parti cephesi var. Onlar erken seçimden korkuyor. Oylarının daha da düşme ihtimalini hesaba katıyorlar. Bundan dolayı bir partiyle koalisyon yapıp yola devam etmek istiyorlar. Fakat buna ne güçleri yetiyor ne de cesaretleri var. Muhalefet partileri daha en baştan ‘Filanla koalisyon yapmayız’ diyerek esasında AK Parti’deki bu çabaya da köstek oluyor. Ne yapılmalı? Peki, ne yapılmalı? Ülke gerçekten büyük bir sorunla karşı karşıya. Önümüzde iki yol var: Ya kırmızı çizgisiz fakat elbette ilkeli ama çıkar hesabı yapmadan ülkeyi toparlayacak bir koalisyon ya da büyük bir kaos. Bilinmeze doğru yol alıyoruz. Bu aşamada önceliği geçmişle hesaplaşmaya veremeyiz. Geçmişle hesaplaşalım derken geleceğimizi büyük bir tehlikeye atamayız. Ciddi bir restorasyona ihtiyaç var. Tahrip edilen kurumları ayağa kaldırmaya, yara almış iç barışı yeniden sağlamaya, bağımsız bir yargı sistemini tesis etmeye ve ‘Biz gidersek sizi mahvederler’ diyerek korkutulmuş AK Parti seçmenini rahatlatmaya öncelik verilmeli. Ülkenin önce makul çizgiye çekilmesi gerekiyor. Bunun için Erdoğan’ın hesaplarının bozulması gerekiyor. Kavga ve hesaplaşma zamanı değil Şimdi kavga ve hesaplaşma zamanı değil. Bağımsız yargı tesis edildiğinde zaten geçmiş bütün suçlar yargının önüne gelecektir. ‘Önce hesaplaşalım. Bu nedenle AK Parti ile koalisyon yapılmamalı’ diyenler bilsin ki Erdoğan’ın kurduğu stratejinin değirmenine su taşıyorlar. Bütün partiler Erdoğan’ın bu planını bozmak için belli ilkeler çerçevesinde her partiyle koalisyon kurmaya açık olduğunu ilan etmeli. Bu ilkelerine ne olduğu da topluma açıkça anlatılmalı. ‘Hayır’ diyen tarafın AK Parti olması işin gidişatını değiştirecektir. Böyle bir ortamda ‘Kırmızı çizgim var’ deyip ‘Filanla koalisyon yapmam’ demek olacak şey değil. Tek kırmızı çizgi olmalı Çünkü tüm partilerin tek bir kırmızı çizgisi olmalı: Ülkeye huzur getirmek, bağımsız yargıyı tesis etmek, tahrip edilen kurumları restore etmek. Ve başımızdaki bu belayı atlatacak şekilde sorumluluk almak. Belki de tüm partiler barışçı, yumuşak, uzlaşmaya açık mesajlar verip, ‘Biz varız’ dediğinde Erdoğan bir bahaneyle yine seçime gidecek. Ama seçime hangi havada gittiğimiz çok önemli. Unutmayın ki ülkemizin başına bir iş geldiğinde tarih sadece Erdoğan’ı değil, parti ve ideolojik çıkar için Erdoğan’ı engelleyecek stratejiyi oluşturamayan üç muhalefet liderini de yazacak. Ve iyi yazmayacağından emin olabilirsiniz. LEVENT GÜLTEKİN-diken.com.tr
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.