Kim Ak Partili Kim Paralel?

Cemaat her ne kadar "bize paralelci örgüt demek kanunen suçtur" diye kıyamet koparmaya çalışsa dahi Ak Parti bu konuda başarılı oldu ve "Cemaat=Paralel örgüt" söylemini Türkiyeʹde hukuk ve siyasetin gündeminin tam göbeğine oturttu.. Tıpkı dün "yargılanmadan bizi peşinen Ergenekoncu terör örgütü diye ilan edemezsiniz" diye bas bas bağırmalarına rağmen cemaat medyası nasıl ki o insanların gözünün yaşına bakmadıysa, bugün de İşçi Partisi ve Ak Partiye yakın medya da "Cemaat paralel örgüttür"   manşetini çakarken cemaatçilerin gözünün yaşına bakmıyor.. Sonuçta dün o süreç nasıl yaşandıysa, bugünde bu süreç aynı şekilde, aynı koşullarda ve hatta "Vatan caddesi Emniyet Müdürlüğü" ve "Silivri Cezaevi" misali aynı mekanlarda yaşanıyor.. Dün Zaman gazetesi ile Samanyolu manşeti çakıyordu, Silivri cezaevinin içindeki ve önündekiler ağlıyordu.. Bugün de Aydınlık gazetesi ve Ulusal tv ile Ak Partiye yakın gazeteler ve televizyonlar manşeti çakıyor, yine aynı şekilde Silivri cezaevinin içindeki ve önündekiler ağlıyor.. Dünü yaşayanların kahraman gazetecileri Tuncay Özkan ile Mustafa Balbay idi.. Bugünü yaşayanların kahraman gazetecileri ise Hidayet Karaca ve Ekrem Dumanlı.. Dün ile bugünü yaşayanların ortak söylemi ise "yapmayın etmeyin bir gün hukuk herkese lazım" sözleridir.. Dün ile bugünün yine ortak benzeri de "dik olanlar"ın yani davalarında dik duranların alkışlanmalarıdır.. Dünün eğilenleri neleri kaybettiyse bugünün eğilenleri de aynı şeyleri kaybedecektirler.. Bu kaçınılmaz bir şeydir; bir kez eğilen, eğildiği için her zaman eğilmeye müsait birisi olarak yaftalanır.. Gelelim yazı başlığımıza.. Yani "Kim Ak Partili Kim Paralel"e.. Bu sorunun cevabını sadece ben merak etmiyorum.. Kentte yaşayan herkes merak ediyor.. Nasıl merak etmesinler ki? Ak Parti "ben bu paralel örgütü bitireceğim" diye ant içmiş.. Cemaat ise "siz yolsuzluk çetesisiniz" diye direniyor.. Sadece direnmekle kalmıyor, yüksek sesli beddualarla Allaha havale de ediyor.. Dışardan olaya bakanlar ise onları kendi koşullarında değerlendirerek, ne Ak Partiliyi yadırgıyor ne de cemaati.. Öyle ya kırkpınara çıkan iki yağlı güreşçiyi "iki yiğit çıktı meydana ikisi de birbirinden merdane" diye anons eden de biziz, hayran hayran seyereden de.. Lakin bazı yadırgananlar var.. Adam "ben Ak Partiliyim" diyerek Ak Partinin çeşitli kademelerinde görev alıyor ama halen cemaatin bazı kadameleri ve birimleri ile bağını koparmış değil.. Adam "ben Hizmet gönüllüsüyüm, cemaatçiyim" diyor ama halen Ak Partiden üyeliğini sildirmiş değil ve hatta geçtiğimiz 30 Mart yerel seçimlerinde Ak Partinin belediye başkan adayına oy verdiği gibi Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Recep Tayyip Erdoğanʹa oy vermiş.. Olmaz..olmaz...olmuyor da.. Görenler bunu samimiyetsiz buluyor.. Bilenler de buna isyan ediyor.. Bugün yaşanan bu koşullarda bir kişinin "Bugün Ak Parti güçlü onun yanında olayım, yarın da cemaat güçlenebilir, onunla da bağımı koparmayayım" uyanıklığı içinde olması normal karşılanabilir. Lakin o kişinin Ak Parti teşkilatı veya Cemaate bağlı birimler veya kurumlar içinde yöneticilik veya üyelik şeklinde bir bağlantısı varsa eğer, işte o normal karşılanmaz.. Ak Parti senin değer verdiğin cemaatini devletin Kırmızı kitabına "terör örgütü" diye sokacak ve hatta Cemaatin hocasınının "terörist bültenine" kayıt ettirerek " uluslararası kırmızı bülten" ile yakalatmaya çalışacak sonra sen halen o Ak Partide üye olacaksın.. Ak Partinin kurucu lideri "yahu bu paralel örgüt beni de Başbakanlıktan alıp içeri atacaktı" diye bas bas bağıracak, ama sen halen bir Ak Partili yetkili veya üye olarak o cemaat ile organik ya da inorganik bağlantını koparmayacaksın.. Olmaz..olmaz...olmuyor da.. Nerede duracağınız tabi ki sizin kararınız.. Lakin yakışan durduğunuz yerde dik duruştur.. cengizyücak/haberpi.com