deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Gazze’nin acılarla ˮuzmanlaşanˮ doktoru

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 30.07.2014 - 21:11, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

Gazze’nin acılarla ˮuzmanlaşanˮ doktoru

Dünya ne garip yer. Yeni ayakkabılarıyla bayram sabahına uyanan şanslı çocuklar da var, farklı coğrafyadaki aynı sabaha bombaların ıslık sesleriyle uyanan çocuklar da. Evet, Gazze’den bahsediyorum. Hani şu İsrail’in kadın, çocuk dinlemeden vurduğu Gazze’den... Anbean ölü ve yaralı sayılarının büyük soğukkanlılıkla geçildiği Gazze’de, bu acıları yaşamak hatta yaralarını sarmak zorunda kalanlar da var. Gazze’deki Şifa Hastanesi’nde görev yapan 24 yaşındaki Doktor Belal Dabour onlardan biri. Henüz uzmanlığa terfi etmeden, parçalanmış bedenlerin arasında kendini buluvermiş Belal. Yaklaşık bir hafta boyunca, günde 15 dakika telefonda konuştuk ve o, Gazzelilerin yaşadığı acıları duyurabilmek adına sabırla sorularımızı yanıtladı. Neden mi bu kadar kısa sürdü konuşmalarımız? Çünkü saldırıların başladığı 8 Temmuz’dan bu yana Gazze’ye günde sadece bir saat elektrik veriliyor ve Belal sorularımızı yanıtlamak için telefonunu şarj edebilecek, rastgele verilen o bir saatlik elektriği beklemek zorunda kalıyor. Bazen konuşmalarımız bir yaralının gelmesi üzerine kesildi, bazense telefonunun şarjı bittiği için. “Günde ortalama 100 kadar yaralı geliyor” diyor Belal, bunlardan kaçı çocuk diye sormaya çekinirken, acıya alışmış olmanın soğukkanlılığıyla “Yaralıların 30’dan fazlası çocuk” diye ekliyor. KATİLİNE MUHTAÇ BİR TOPRAK Gazze’de hayatın tamamen durduğunu söyleyen Belal, doktorların, hayatını idame ettirebilecek kadar para aldığına ve 24 saat kesintisiz çalıştıktan sonra iki gün dinlendirildiklerine dikkat çekiyor. “Gazze’de kimse çalışmıyor. İnsanların önceliği hayatta kalmak. Yiyecek ve tıbbî malzeme stoğumuz saatler geçtikçe azalıyor” diyen Belal, Mısır’ın, Refah sınır kapısını kapamasına işaret ederek, Gazze’de bulunan sınırlı sayıdaki yardım kuruluşu ofisinin para yardımı yaptığını belirtiyor. Bu paralarla İsrail’den tıbbî malzeme ve ilaç aldıklarını dile getiren genç doktor, “Fakat İsrail bu noktada da kısıtlamalar yapıyor. Biz 100 kalem malzeme istiyorsak anca 10 alabiliyoruz” diyor. Duyduklarımız karşısında boğazımız düğümleniyor ve “Yani sizi önce vuruyor, sonra da ilaç satıyorlar, öyle mi” diye soramıyoruz. DOKTOR ARKADAŞI VE OĞLUNUN DRAMI  “Peki, Hamas’ın hiç mi suçu yok” diye soruyoruz. Ne de olsa savaşın başlama sebebini, Hamas tarafından öldürülen üç genç olarak gösteriyor İsrail. Bunu sorgulamanın anlamsız olduğunu söylüyor Bilal ve “Üç kişinin öldürülmesi, ‘kadın’, ‘çocuk’ demeden bini aşkın sivili katletmek için bahane olamaz, olmamalı” diyor. Gazze’de geçen her saniyenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz ama yine de soruyoruz; “Belal, başından geçen ve seni en fazla etkileyen olay hangisiydi” diye. “İlk geceydi” diyor ve devam ediyor “Yedi kişilik bir ailenin yaşadığı evi vurdular. Küçük bir erkek çocuğu dışında hepsi öldü. O çocuğun bakışlarını hâlâ unutamıyorum. Hayatının sonuna kadar tek başına yaşamak zorunda kalacak.” Kuzenini kaybettiğini de çalıştığı hastanede öğrenmiş Belal. Ağır yaralı bir şekilde hastaneye getirilen, karnı burnunda hamile kadının, kuzeni olduğunu, cenazeyi almaya gelen akrabalarını gördüğünde anlamış ancak. “Bir de” dedikten sonra biraz duraklıyor genç doktor ve devam ediyor: “Hastaneye hayatını kaybetmiş genç bir çocuk getirmişlerdi. Meğer birlikte çalıştığımız doktorlardan birinin oğluymuş. Oğlunun son fotoğrafını çekerkenki halini ve yaşadığı acıyı asla unutamam.” “En fazla ihtiyacınız olan şey ne” diye soruyoruz Belal’e, sanki elimizden seslerini duyurmaktan başka bir şey gelecekmiş gibi... BİR YOL DAHA OLMALI “Dua” diyor, “Sadece dua.” “Özellikle de çocuklar için” diye vurguluyor: “Çünkü savaş bitse bile ailesini kaybetmiş, yaralanmış bu çocukların hafızasından bu acıları silmek mümkün olmayacak.” İntifada umut oldu KAYNAK: TUNCA ÖĞRETEN / TARAF
Dünya ne garip yer. Yeni ayakkabılarıyla bayram sabahına uyanan şanslı çocuklar da var, farklı coğrafyadaki aynı sabaha bombaların ıslık sesleriyle uyanan çocuklar da. Evet, Gazze’den bahsediyorum. Hani şu İsrail’in kadın, çocuk dinlemeden vurduğu Gazze’den... Anbean ölü ve yaralı sayılarının büyük soğukkanlılıkla geçildiği Gazze’de, bu acıları yaşamak hatta yaralarını sarmak zorunda kalanlar da var. Gazze’deki Şifa Hastanesi’nde görev yapan 24 yaşındaki Doktor Belal Dabour onlardan biri. Henüz uzmanlığa terfi etmeden, parçalanmış bedenlerin arasında kendini buluvermiş Belal. Yaklaşık bir hafta boyunca, günde 15 dakika telefonda konuştuk ve o, Gazzelilerin yaşadığı acıları duyurabilmek adına sabırla sorularımızı yanıtladı. Neden mi bu kadar kısa sürdü konuşmalarımız? Çünkü saldırıların başladığı 8 Temmuz’dan bu yana Gazze’ye günde sadece bir saat elektrik veriliyor ve Belal sorularımızı yanıtlamak için telefonunu şarj edebilecek, rastgele verilen o bir saatlik elektriği beklemek zorunda kalıyor. Bazen konuşmalarımız bir yaralının gelmesi üzerine kesildi, bazense telefonunun şarjı bittiği için. “Günde ortalama 100 kadar yaralı geliyor” diyor Belal, bunlardan kaçı çocuk diye sormaya çekinirken, acıya alışmış olmanın soğukkanlılığıyla “Yaralıların 30’dan fazlası çocuk” diye ekliyor. KATİLİNE MUHTAÇ BİR TOPRAK Gazze’de hayatın tamamen durduğunu söyleyen Belal, doktorların, hayatını idame ettirebilecek kadar para aldığına ve 24 saat kesintisiz çalıştıktan sonra iki gün dinlendirildiklerine dikkat çekiyor. “Gazze’de kimse çalışmıyor. İnsanların önceliği hayatta kalmak. Yiyecek ve tıbbî malzeme stoğumuz saatler geçtikçe azalıyor” diyen Belal, Mısır’ın, Refah sınır kapısını kapamasına işaret ederek, Gazze’de bulunan sınırlı sayıdaki yardım kuruluşu ofisinin para yardımı yaptığını belirtiyor. Bu paralarla İsrail’den tıbbî malzeme ve ilaç aldıklarını dile getiren genç doktor, “Fakat İsrail bu noktada da kısıtlamalar yapıyor. Biz 100 kalem malzeme istiyorsak anca 10 alabiliyoruz” diyor. Duyduklarımız karşısında boğazımız düğümleniyor ve “Yani sizi önce vuruyor, sonra da ilaç satıyorlar, öyle mi” diye soramıyoruz. DOKTOR ARKADAŞI VE OĞLUNUN DRAMI  “Peki, Hamas’ın hiç mi suçu yok” diye soruyoruz. Ne de olsa savaşın başlama sebebini, Hamas tarafından öldürülen üç genç olarak gösteriyor İsrail. Bunu sorgulamanın anlamsız olduğunu söylüyor Bilal ve “Üç kişinin öldürülmesi, ‘kadın’, ‘çocuk’ demeden bini aşkın sivili katletmek için bahane olamaz, olmamalı” diyor. Gazze’de geçen her saniyenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz ama yine de soruyoruz; “Belal, başından geçen ve seni en fazla etkileyen olay hangisiydi” diye. “İlk geceydi” diyor ve devam ediyor “Yedi kişilik bir ailenin yaşadığı evi vurdular. Küçük bir erkek çocuğu dışında hepsi öldü. O çocuğun bakışlarını hâlâ unutamıyorum. Hayatının sonuna kadar tek başına yaşamak zorunda kalacak.” Kuzenini kaybettiğini de çalıştığı hastanede öğrenmiş Belal. Ağır yaralı bir şekilde hastaneye getirilen, karnı burnunda hamile kadının, kuzeni olduğunu, cenazeyi almaya gelen akrabalarını gördüğünde anlamış ancak. “Bir de” dedikten sonra biraz duraklıyor genç doktor ve devam ediyor: “Hastaneye hayatını kaybetmiş genç bir çocuk getirmişlerdi. Meğer birlikte çalıştığımız doktorlardan birinin oğluymuş. Oğlunun son fotoğrafını çekerkenki halini ve yaşadığı acıyı asla unutamam.” “En fazla ihtiyacınız olan şey ne” diye soruyoruz Belal’e, sanki elimizden seslerini duyurmaktan başka bir şey gelecekmiş gibi... BİR YOL DAHA OLMALI “Dua” diyor, “Sadece dua.” “Özellikle de çocuklar için” diye vurguluyor: “Çünkü savaş bitse bile ailesini kaybetmiş, yaralanmış bu çocukların hafızasından bu acıları silmek mümkün olmayacak.” İntifada umut oldu KAYNAK: TUNCA ÖĞRETEN / TARAF
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.