deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Ak Parti-Cemaat kavgasının galibini açıkladı

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 19.03.2014 - 20:42, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

Ak Parti-Cemaat kavgasının galibini açıkladı

İŞTE O YAZI Temel tezi tekrarlamakta fayda var. İstihbaratçılar, Gülen hareketine sızdılar ve onu illegalize ettiler. Hareket, güvenlikçi paradigmanın tuzağına düştü. Önce masumiyetini sonra meşruiyetini kaybetti. Bu analize hareketin içine sızmış ‘geç kalmış Makyaveller’ itiraz edecekler. Çünkü onların meselesi Gülen’i savunmak değil, Erdoğan’ı devirmek. Bu aktörler dün de ‘biz yönetelim’ diyordu, bugün de aynısını diyorlar. Sadece aparat değiştirdiler. Basit düşünelim. Erdoğan bir partinin lideri ve siyasetçi. Sezgileri güçlü, yüzde elli oy almış bir liderin karşısına bir hocayı çıkarmak baştan mücadeleyi kaybetmek anlamına geliyor. Çünkü bu mücadele doğası gereği asimetrik bir mücadele. Parti lideri ile Hoca’nın mücadelesinin sonucunu görmek için teorik çözümlemelere gerek yok. Sadece kafanızı uzatıp sokağa baktığınızda toplumsal gerçekliği göreceksiniz. Mesele siyasi bir mesele hâline geldi ve çözümü de siyaset kurumunun alacağı karara bağlı. Gülen hareketi dokunulmazlığını kaybetti... Sözü uzatmaya hiç gerek yok. Bu mücadelenin sonucunda Erdoğan oy kaybedebilir, belki iktidarını da yitirebilir. Siyasetin doğası içinde bunlar yaşanabilecek sonuçlardır. Peki Gülen hareketi ne kaybedecek. En başta kırk yılda inşa ettiği güveni ve meşruiyeti kaybedecek ve kaybetti. Son dört ayda hareket dokunulmazlık zırhını çıkarmak zorunda kaldı. Tayyip Erdoğan’ı siyaseten tasfiye etse dahi sonrasında onu daha büyük bir cepheye karşı vereceği bir mücadele bekliyor. Gülen hareketi ilk büyük hatasını zayıf tarihselliğiyle yaptı. Türklerin devlet ve devletin bekası öncelikli bir millet olduğunu unutup, devlete operasyon yaptılar. İkinci temel yanlış 17 Aralık operasyonuyla hükümeti devirip yönetimi tayin edeceğini sanmak oldu. Üçüncü varoluşsal hata Abdullah Gül’ün Erdoğan’ı yalnız bırakacağına ve kendileriyle birlikte hareket edeceğine inan(dırıl)maları oldu. Dördüncüsü hata ise Erdoğan’ın politik gücünü hafife almalarıydı. Önce beyaz Türkler ve sermaye terk edecek... 30 Mart’tan sonra Erdoğan’ın alacağı sonuca bağlı olarak cemaat adım adım yalnızlaşacak. Erdoğan’ın mücadeleden başarıyla çıkması, ürkek olan İstanbul sermayesinin cemaati terk etmesine neden olacak. Onları ‘beyaz Türkler’ izleyecek. Erdoğan’ın Batı’yla pazarlık masasına yeniden oturmasıyla bu defa ABD’deki lobilerini kaybedecekler. Bugün cemaatin elindeki kasetlerle Erdoğan’ı tasfiye etmeye çalışanlar seçimden sonra Hizmet hareketine ‘kural dışına çıkmışsınız’ diyecek ve onu Roma’da aslanların önüne atılan misyonu bitmiş gladyatörler gibi devletin önüne atacaklar. Kasetler devletin güvenliğini tehdit eder hâle geldiği için artık sorun dinleme değil, güvenlik meselesine dönüşecek. Türkiye bu savaşlar coğrafyasında varlığını güçlü devlet algısıyla sürdürdü. Türkler devlet öncelikli millettir ve Gülen meselesi artık devlet meselesi hâline geldi. Bütün bu değerlendirmeleri bir kenara bırakın ve bir an geriye yaslanıp düşünün; dünya haritası önünde kum havuzuna dönmüş bir hareket, şike meselesi, casusluk davası ve istihbarat oyunlarıyla anılıyor. Liseli gençler Hocaefendi’yle alay eden caps’ler hazırlıyorlar. Meydanlardan yuh sesleri yükseliyor. Gülen hareketinin büyüsü bozuldu. Bu harekete bundan daha büyük bir kötülük olabilir mi?
İŞTE O YAZI Temel tezi tekrarlamakta fayda var. İstihbaratçılar, Gülen hareketine sızdılar ve onu illegalize ettiler. Hareket, güvenlikçi paradigmanın tuzağına düştü. Önce masumiyetini sonra meşruiyetini kaybetti. Bu analize hareketin içine sızmış ‘geç kalmış Makyaveller’ itiraz edecekler. Çünkü onların meselesi Gülen’i savunmak değil, Erdoğan’ı devirmek. Bu aktörler dün de ‘biz yönetelim’ diyordu, bugün de aynısını diyorlar. Sadece aparat değiştirdiler. Basit düşünelim. Erdoğan bir partinin lideri ve siyasetçi. Sezgileri güçlü, yüzde elli oy almış bir liderin karşısına bir hocayı çıkarmak baştan mücadeleyi kaybetmek anlamına geliyor. Çünkü bu mücadele doğası gereği asimetrik bir mücadele. Parti lideri ile Hoca’nın mücadelesinin sonucunu görmek için teorik çözümlemelere gerek yok. Sadece kafanızı uzatıp sokağa baktığınızda toplumsal gerçekliği göreceksiniz. Mesele siyasi bir mesele hâline geldi ve çözümü de siyaset kurumunun alacağı karara bağlı. Gülen hareketi dokunulmazlığını kaybetti... Sözü uzatmaya hiç gerek yok. Bu mücadelenin sonucunda Erdoğan oy kaybedebilir, belki iktidarını da yitirebilir. Siyasetin doğası içinde bunlar yaşanabilecek sonuçlardır. Peki Gülen hareketi ne kaybedecek. En başta kırk yılda inşa ettiği güveni ve meşruiyeti kaybedecek ve kaybetti. Son dört ayda hareket dokunulmazlık zırhını çıkarmak zorunda kaldı. Tayyip Erdoğan’ı siyaseten tasfiye etse dahi sonrasında onu daha büyük bir cepheye karşı vereceği bir mücadele bekliyor. Gülen hareketi ilk büyük hatasını zayıf tarihselliğiyle yaptı. Türklerin devlet ve devletin bekası öncelikli bir millet olduğunu unutup, devlete operasyon yaptılar. İkinci temel yanlış 17 Aralık operasyonuyla hükümeti devirip yönetimi tayin edeceğini sanmak oldu. Üçüncü varoluşsal hata Abdullah Gül’ün Erdoğan’ı yalnız bırakacağına ve kendileriyle birlikte hareket edeceğine inan(dırıl)maları oldu. Dördüncüsü hata ise Erdoğan’ın politik gücünü hafife almalarıydı. Önce beyaz Türkler ve sermaye terk edecek... 30 Mart’tan sonra Erdoğan’ın alacağı sonuca bağlı olarak cemaat adım adım yalnızlaşacak. Erdoğan’ın mücadeleden başarıyla çıkması, ürkek olan İstanbul sermayesinin cemaati terk etmesine neden olacak. Onları ‘beyaz Türkler’ izleyecek. Erdoğan’ın Batı’yla pazarlık masasına yeniden oturmasıyla bu defa ABD’deki lobilerini kaybedecekler. Bugün cemaatin elindeki kasetlerle Erdoğan’ı tasfiye etmeye çalışanlar seçimden sonra Hizmet hareketine ‘kural dışına çıkmışsınız’ diyecek ve onu Roma’da aslanların önüne atılan misyonu bitmiş gladyatörler gibi devletin önüne atacaklar. Kasetler devletin güvenliğini tehdit eder hâle geldiği için artık sorun dinleme değil, güvenlik meselesine dönüşecek. Türkiye bu savaşlar coğrafyasında varlığını güçlü devlet algısıyla sürdürdü. Türkler devlet öncelikli millettir ve Gülen meselesi artık devlet meselesi hâline geldi. Bütün bu değerlendirmeleri bir kenara bırakın ve bir an geriye yaslanıp düşünün; dünya haritası önünde kum havuzuna dönmüş bir hareket, şike meselesi, casusluk davası ve istihbarat oyunlarıyla anılıyor. Liseli gençler Hocaefendi’yle alay eden caps’ler hazırlıyorlar. Meydanlardan yuh sesleri yükseliyor. Gülen hareketinin büyüsü bozuldu. Bu harekete bundan daha büyük bir kötülük olabilir mi?
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.