deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Nagehan Alçı, Erdoğan için ağzına geleni yazmış

EKONOMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.01.2014 - 14:19, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

Nagehan Alçı, Erdoğan için ağzına geleni yazmış

Nagehan Alçı, 11 Mart 2009ʹda Akşam gazetesinde kaleme aldığı "Bir delikanlılık portresi: Tayyip Erdoğan" başlıklı yazısında "Şahsen Tayyip Erdoğan beni utandırıyor. Seçtiği bayağı kelimeler yüzümü kızartıyor. Ve bu ülkeye aidiyet hissimi zayıflatıyor." İfadelerini kullanmıştı. İşte Alçıʹnın o yazısı: "Tarifi zor bir ʹerkek zorbaʹlığı çöktü ülkenin üzerine. Ataerkil sistemin kat kat katmerlediği kalıplar öyle büyüdü ki başka hiçbir şeye yer kalmadı sanki. Boğuluyoruz. ʹDayılanmaʹ kültürü bir canavar gibi dört bir yanı sarıyor. * * * Bakınız Başbakanʹa. Birkaç gündür kürsüden yaptığı açıklamalar, kullandığı üslup ve seçtiği kelimeler kaçımızın hoşuna gidiyor? Onu dinlerken kaçımız içten içe onun adına utanıyoruz? Kaçımız kendimizi avam hissediyoruz? * * * Ben sayının oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Şahsen Tayyip Erdoğan beni utandırıyor. Seçtiği bayağı kelimeler yüzümü kızartıyor. Ve bu ülkeye aidiyet hissimi zayıflatıyor. * * * Bu atmosferi anlamak ve egemen söylemin bugün geldiği noktanın arka planını görmek için bir kavramın üzerine daha detaylı düşünmek gerek. O kavram delikanlılık. Bugünkü problemlerin ve kısır söylemlerin altında ʹdelikanlılıkʹ kavramı ve Türklerin bu kavramla kurduğu hastalıklı ilişki var. * * * Başbakanʹın entelektüellik kırıntısı bulunmayan, kaba ve cahil üslubu ʹdelikanlılıkʹ kavramı ile kurduğu sağlıksız ilişkinin ürünü. Sözlükte ʹmert ve cesur olma, sözlerinin arkasında durmaʹ olarak tarif edilen bu kavram maalesef bizim toprakların erkeklerinde bambaşka yerlere çekilmiş. * * * ʹDelikanlılarımızınʹ ortak özelliği her koşulda ve mekanda kendilerini dış dünyaya siper etmeleri. Yaşamak için sürekli savunma pozisyonunda olmaları gerektiğini düşünüyorlar. Bu yüzden dış dünyaya kapalılar. O dünyayı düşman olarak görüyorlar. Ve kendilerini geliştiremiyorlar. Geliştiremedikleri için oldukları gibi kalmak istiyorlar. Bunu da ʹbizi bozarʹ lafı ile özetliyorlar. Onların rutinlerine ait olmayan her şey onları ʹbozuyor.ʹ Düşünme yerine kalıplarla hareket ettiklerinden olsa gerek, o kalıpların bozulmaması için bünyeye yeni bir şey girmesini kesinlikle reddediyorlar. * * * Bununla da kalmıyorlar. Hiçbir şey onları bozmasın diye onlar her şeyi bozmaya kalkıyorlar. ʹÖnümüze gelene bir tekmeʹ havasında kendinden olmayanı yok etmeye girişiyorlar. Gerekirse zor kullanıyorlar. Ve tüm bunları yaparken, bir şeyi hiç yapmıyorlar: Dinlemek. Kendilerinden başka kimseyi duymak bile istemiyorlar. * * * Tayyip Erdoğan işte böyle bir delikanlılığın süzgecinden geçme. Son birkaç gündür yaptığı konuşmalar, içinden geldiği kültüre çok sadık olduğunu gösteriyor. ʹDelikanlıʹlığa uygun şekilde ʹsenʹli, ʹbenʹli konuşuyor örneğin. Aydın Doğanʹa, Deniz Baykalʹa ʹsizʹ demiyor. ʹSenʹli hitap kırsal kesime, cemaat toplumlarına özgü. Oysa ʹsizʹ profesyonelliğin bir göstergesi. Ama Başbakan bundan bihaber anlaşılan. * * * Seçtiği sözcükler de ʹerkekliğin fışkırdığı toprakların bir hasadıʹ olduğunu gösteriyor. Medyayı suçlarken ʹiftirayı kanıtlamayan alçaktır, şerefsizdirʹ diye konuşuyor. Bu iki kelime argo. Üstelik ʹşerefsizʹ sözcüğünün seçimi bilinçaltındaki ataerkillik ile ilişkisini gösteriyor. Bu sözcüğün Batı dillerinde tam bir karşılığı yok. Şeref, erkeğin, ʹkadınıʹ üzerinden tanımladığı namus kavramını ifade ediyor. Belli ki Başbakan ʹerkekten sorulan kadın namusuʹ anlayışının ve bu anlayışın getirdiği ʹerkek tarım toplumununʹ bir bireyi. * * * Böyle olduğu sahiplenme kavramı ile kurduğu ilişkide de aşikâr. Erdoğan adeta ağaların toprak sahiplenme güdüsüyle her şeyi sahiplenmek istiyor. Gazeteleri, televizyonları, bakanları, hatta vatandaşları... ʹBenim bakanım, benim insanım, senin köşe yazarınʹ tanımlamaları bu yüzden. Ona göre herkes birine ait ve kontrol mekanizması içinde varlığını sahibi üzerinden tanımlıyor. * * * Bu ülke gittikçe farklılıklara gözlerini kapayan ve tahammülsüz bir yer halini alıyor. Alt kültür kendini üst kültür olarak tanımlamaya kalkınca dengeler şaşıyor. Kabadayı bir delikanlılık allanıp pullanıp, kahramanlık olarak sunuluyor. * * * Sayın Başbakan, bu olanlar bizleri ʹbozuyorʹ!"
Nagehan Alçı, 11 Mart 2009ʹda Akşam gazetesinde kaleme aldığı "Bir delikanlılık portresi: Tayyip Erdoğan" başlıklı yazısında "Şahsen Tayyip Erdoğan beni utandırıyor. Seçtiği bayağı kelimeler yüzümü kızartıyor. Ve bu ülkeye aidiyet hissimi zayıflatıyor." İfadelerini kullanmıştı. İşte Alçıʹnın o yazısı: "Tarifi zor bir ʹerkek zorbaʹlığı çöktü ülkenin üzerine. Ataerkil sistemin kat kat katmerlediği kalıplar öyle büyüdü ki başka hiçbir şeye yer kalmadı sanki. Boğuluyoruz. ʹDayılanmaʹ kültürü bir canavar gibi dört bir yanı sarıyor. * * * Bakınız Başbakanʹa. Birkaç gündür kürsüden yaptığı açıklamalar, kullandığı üslup ve seçtiği kelimeler kaçımızın hoşuna gidiyor? Onu dinlerken kaçımız içten içe onun adına utanıyoruz? Kaçımız kendimizi avam hissediyoruz? * * * Ben sayının oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Şahsen Tayyip Erdoğan beni utandırıyor. Seçtiği bayağı kelimeler yüzümü kızartıyor. Ve bu ülkeye aidiyet hissimi zayıflatıyor. * * * Bu atmosferi anlamak ve egemen söylemin bugün geldiği noktanın arka planını görmek için bir kavramın üzerine daha detaylı düşünmek gerek. O kavram delikanlılık. Bugünkü problemlerin ve kısır söylemlerin altında ʹdelikanlılıkʹ kavramı ve Türklerin bu kavramla kurduğu hastalıklı ilişki var. * * * Başbakanʹın entelektüellik kırıntısı bulunmayan, kaba ve cahil üslubu ʹdelikanlılıkʹ kavramı ile kurduğu sağlıksız ilişkinin ürünü. Sözlükte ʹmert ve cesur olma, sözlerinin arkasında durmaʹ olarak tarif edilen bu kavram maalesef bizim toprakların erkeklerinde bambaşka yerlere çekilmiş. * * * ʹDelikanlılarımızınʹ ortak özelliği her koşulda ve mekanda kendilerini dış dünyaya siper etmeleri. Yaşamak için sürekli savunma pozisyonunda olmaları gerektiğini düşünüyorlar. Bu yüzden dış dünyaya kapalılar. O dünyayı düşman olarak görüyorlar. Ve kendilerini geliştiremiyorlar. Geliştiremedikleri için oldukları gibi kalmak istiyorlar. Bunu da ʹbizi bozarʹ lafı ile özetliyorlar. Onların rutinlerine ait olmayan her şey onları ʹbozuyor.ʹ Düşünme yerine kalıplarla hareket ettiklerinden olsa gerek, o kalıpların bozulmaması için bünyeye yeni bir şey girmesini kesinlikle reddediyorlar. * * * Bununla da kalmıyorlar. Hiçbir şey onları bozmasın diye onlar her şeyi bozmaya kalkıyorlar. ʹÖnümüze gelene bir tekmeʹ havasında kendinden olmayanı yok etmeye girişiyorlar. Gerekirse zor kullanıyorlar. Ve tüm bunları yaparken, bir şeyi hiç yapmıyorlar: Dinlemek. Kendilerinden başka kimseyi duymak bile istemiyorlar. * * * Tayyip Erdoğan işte böyle bir delikanlılığın süzgecinden geçme. Son birkaç gündür yaptığı konuşmalar, içinden geldiği kültüre çok sadık olduğunu gösteriyor. ʹDelikanlıʹlığa uygun şekilde ʹsenʹli, ʹbenʹli konuşuyor örneğin. Aydın Doğanʹa, Deniz Baykalʹa ʹsizʹ demiyor. ʹSenʹli hitap kırsal kesime, cemaat toplumlarına özgü. Oysa ʹsizʹ profesyonelliğin bir göstergesi. Ama Başbakan bundan bihaber anlaşılan. * * * Seçtiği sözcükler de ʹerkekliğin fışkırdığı toprakların bir hasadıʹ olduğunu gösteriyor. Medyayı suçlarken ʹiftirayı kanıtlamayan alçaktır, şerefsizdirʹ diye konuşuyor. Bu iki kelime argo. Üstelik ʹşerefsizʹ sözcüğünün seçimi bilinçaltındaki ataerkillik ile ilişkisini gösteriyor. Bu sözcüğün Batı dillerinde tam bir karşılığı yok. Şeref, erkeğin, ʹkadınıʹ üzerinden tanımladığı namus kavramını ifade ediyor. Belli ki Başbakan ʹerkekten sorulan kadın namusuʹ anlayışının ve bu anlayışın getirdiği ʹerkek tarım toplumununʹ bir bireyi. * * * Böyle olduğu sahiplenme kavramı ile kurduğu ilişkide de aşikâr. Erdoğan adeta ağaların toprak sahiplenme güdüsüyle her şeyi sahiplenmek istiyor. Gazeteleri, televizyonları, bakanları, hatta vatandaşları... ʹBenim bakanım, benim insanım, senin köşe yazarınʹ tanımlamaları bu yüzden. Ona göre herkes birine ait ve kontrol mekanizması içinde varlığını sahibi üzerinden tanımlıyor. * * * Bu ülke gittikçe farklılıklara gözlerini kapayan ve tahammülsüz bir yer halini alıyor. Alt kültür kendini üst kültür olarak tanımlamaya kalkınca dengeler şaşıyor. Kabadayı bir delikanlılık allanıp pullanıp, kahramanlık olarak sunuluyor. * * * Sayın Başbakan, bu olanlar bizleri ʹbozuyorʹ!"
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.