deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

AK PARTİ-CEMAAT-SABAH-ZAMAN!

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 31.07.2013 - 18:02, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

AK PARTİ-CEMAAT-SABAH-ZAMAN!

Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas bugün kaleme aldığı yazıda Todayʹs Zaman gazetesine sert eleştiriler yönelterek, "Hatırlarsınız... Bir dönemde ʹ Avrupa Birliği ʹne giden yol Diyarbakırʹdan geçerʹ denilmişti. Acaba şimdi de bazıları ʹAlternatif iktidara giden yol Pensylvanniaʹdan geçerʹ diye mi düşünüyor. AK Parti ʹye öfkeli veya bu iktidara alternatif arayan kim varsa, mutlaka Fethullah Gülenʹi ziyaret ediyor" diye yazdı. Mehmet Barlasʹın bugünkü Sabah gazetesinde yer alan yazısı şöyle: Bu ilan neden "Todayʹs Zaman"da da yayınlanmadı? Siz sayın okurlarımın da anlamakta zorlandığınız durumlar yok mu? Mesela ben kendi mesleğimi doğrudan ilgilendiren çok güncel bir durumu anlamakta zorlandım. Şöyle ki... - Türkiye ʹdeki AK Parti iktidarının mitinglerini Hitlerʹin Nazi Partisiʹnin gösterilerine benzeten ve ünlü sanatçıların imzaladığı bildiri, neden sadece "The Times"da yayınlandı? İngilizce yayın yapan ve üstelik Türklerin daha fazla okudukları Cemaatʹin (veya Hizmetʹin) yayın organı "Todayʹs Zaman"da da neden yayınlanmadı bu bildiri? Çünkü bu bildiride yer alan iddialar Todayʹs Zaman köşelerinde hemen her gün seslendirilmekte. Bu arada gazetemiz Sabah da hemen her gün hedefte... Türk medyasındaki tabloyu genel açıdan bilen ama ayrıntıları ve mülkiyet yapılarını bilmeyenler, ilk bakışta "Todayʹs Zaman"ın da Gezi eylemlerinin sözcüsü ve pompalayıcısı konumundaki Doğan Medyasıʹna ait bir yayın organı olduğunu düşünebilir. Erdoğanʹı desteklemek ayıp mı? Dünkü köşe yazılarının başlıklarını özetle vereyim isterseniz. - Erdoğan neden Türkiyeʹyi kutuplaştırıyor? - Muhalefetin kriminalleştirilmesi. - Erdoğanʹın gazetecileri. Bu arada bir köşe yazısında beni de ele alan bir yazar da "Mehmet Barlas köşesini Erdoğanʹın eylemlerini haklı göstermeye adadı. Erdoğan mükemmel lider, baba, eş, evlat olarak sunuluyor" çizgisinde bir şeyler yazmış. Evet... Anlamakta zorlandığım durumlardan bir de "Cemaat"in yayın organlarının Gezi Parkı eylemleri sürecinde tencere ve tava gürültüsüne kendilerini neden böyle fazlaca kaptırdıklarıdır? Basın özgürlüğü mü? "Cemaat böyledir, Cemaat organlarında yazanlar iktidar yanında yer almaz" demeyin sakın. Ben 28 Şubat post-modern darbesinde çok kısa süre Zamanʹda yazmak imkânına kavuştum. Ama dönemin sorumlularından biri olan Mesut Yılmazʹı eleştiren cümlelerim yazılarımdan çıkarılmak istendiği için ayrıldım Zamanʹdan. 28 Şubatʹta atanmış Mesut Yılmazʹa sergilenen muhabbet ve hoşgörünün şimdiki seçilmiş Başbakan Erdoğan ʹdan niçin esirgendiğini anlamakta tabii ki zorlanıyorum. Acaba bir algılama hatası mı var hepimizde? Hatırlarsınız... Bir dönemde "Avrupa Birliğiʹne giden yol Diyarbakırʹdan geçer" denilmişti. Acaba şimdi de bazıları "Alternatif iktidara giden yol Pensylvanniaʹdan geçer" diye mi düşünüyor. AK Partiʹye öfkeli veya bu iktidara alternatif arayan kim varsa, mutlaka Fethullah Gülenʹi ziyaret ediyor. Laikçi endişeliler İşin garibi dini bir cemaatin lideri ile dertleşen bu ziyaretçilerden bazıları AK Parti iktidarının özel yaşam alanlarını kısıtlayacağını düşünen laikçi endişeliler. İşte bu Cemaatʹin yayın organlarında yer alan bazı yorumlara bakarsanız, Başbakan Erdoğanʹı desteklemek ve sokak eylemlerine karşı çıkmak, hem düşünce özgürlüğüne, hem de basın özgürlüğüne karşı olmakla eş anlamlıdır. Sayın Gülenʹin ülkeye ve insanlara sunduğu hizmetlerini yok saymak sadece insafsızlıktır. Ama onun ülkesine neden dönmediğini ve Cemaatʹin bazı sözcülerinin neden bir siyasi karşı kampın üyeleri izlenimi verdiklerini anlamak da mümkün değildir. Neticede Cemaat bir cemaattir ve AK Parti bir siyasi partidir. Aydın Doğanʹla Fethullah Gülenʹi aynı eğilimdeki medya sermayesinin sahipleri olarak görmeye eğilimli olanlar, sadece Gülenʹe haksızlık ederler, onun imajını bozarlar.
Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas bugün kaleme aldığı yazıda Todayʹs Zaman gazetesine sert eleştiriler yönelterek, "Hatırlarsınız... Bir dönemde ʹ Avrupa Birliği ʹne giden yol Diyarbakırʹdan geçerʹ denilmişti. Acaba şimdi de bazıları ʹAlternatif iktidara giden yol Pensylvanniaʹdan geçerʹ diye mi düşünüyor. AK Parti ʹye öfkeli veya bu iktidara alternatif arayan kim varsa, mutlaka Fethullah Gülenʹi ziyaret ediyor" diye yazdı. Mehmet Barlasʹın bugünkü Sabah gazetesinde yer alan yazısı şöyle: Bu ilan neden "Todayʹs Zaman"da da yayınlanmadı? Siz sayın okurlarımın da anlamakta zorlandığınız durumlar yok mu? Mesela ben kendi mesleğimi doğrudan ilgilendiren çok güncel bir durumu anlamakta zorlandım. Şöyle ki... - Türkiye ʹdeki AK Parti iktidarının mitinglerini Hitlerʹin Nazi Partisiʹnin gösterilerine benzeten ve ünlü sanatçıların imzaladığı bildiri, neden sadece "The Times"da yayınlandı? İngilizce yayın yapan ve üstelik Türklerin daha fazla okudukları Cemaatʹin (veya Hizmetʹin) yayın organı "Todayʹs Zaman"da da neden yayınlanmadı bu bildiri? Çünkü bu bildiride yer alan iddialar Todayʹs Zaman köşelerinde hemen her gün seslendirilmekte. Bu arada gazetemiz Sabah da hemen her gün hedefte... Türk medyasındaki tabloyu genel açıdan bilen ama ayrıntıları ve mülkiyet yapılarını bilmeyenler, ilk bakışta "Todayʹs Zaman"ın da Gezi eylemlerinin sözcüsü ve pompalayıcısı konumundaki Doğan Medyasıʹna ait bir yayın organı olduğunu düşünebilir. Erdoğanʹı desteklemek ayıp mı? Dünkü köşe yazılarının başlıklarını özetle vereyim isterseniz. - Erdoğan neden Türkiyeʹyi kutuplaştırıyor? - Muhalefetin kriminalleştirilmesi. - Erdoğanʹın gazetecileri. Bu arada bir köşe yazısında beni de ele alan bir yazar da "Mehmet Barlas köşesini Erdoğanʹın eylemlerini haklı göstermeye adadı. Erdoğan mükemmel lider, baba, eş, evlat olarak sunuluyor" çizgisinde bir şeyler yazmış. Evet... Anlamakta zorlandığım durumlardan bir de "Cemaat"in yayın organlarının Gezi Parkı eylemleri sürecinde tencere ve tava gürültüsüne kendilerini neden böyle fazlaca kaptırdıklarıdır? Basın özgürlüğü mü? "Cemaat böyledir, Cemaat organlarında yazanlar iktidar yanında yer almaz" demeyin sakın. Ben 28 Şubat post-modern darbesinde çok kısa süre Zamanʹda yazmak imkânına kavuştum. Ama dönemin sorumlularından biri olan Mesut Yılmazʹı eleştiren cümlelerim yazılarımdan çıkarılmak istendiği için ayrıldım Zamanʹdan. 28 Şubatʹta atanmış Mesut Yılmazʹa sergilenen muhabbet ve hoşgörünün şimdiki seçilmiş Başbakan Erdoğan ʹdan niçin esirgendiğini anlamakta tabii ki zorlanıyorum. Acaba bir algılama hatası mı var hepimizde? Hatırlarsınız... Bir dönemde "Avrupa Birliğiʹne giden yol Diyarbakırʹdan geçer" denilmişti. Acaba şimdi de bazıları "Alternatif iktidara giden yol Pensylvanniaʹdan geçer" diye mi düşünüyor. AK Partiʹye öfkeli veya bu iktidara alternatif arayan kim varsa, mutlaka Fethullah Gülenʹi ziyaret ediyor. Laikçi endişeliler İşin garibi dini bir cemaatin lideri ile dertleşen bu ziyaretçilerden bazıları AK Parti iktidarının özel yaşam alanlarını kısıtlayacağını düşünen laikçi endişeliler. İşte bu Cemaatʹin yayın organlarında yer alan bazı yorumlara bakarsanız, Başbakan Erdoğanʹı desteklemek ve sokak eylemlerine karşı çıkmak, hem düşünce özgürlüğüne, hem de basın özgürlüğüne karşı olmakla eş anlamlıdır. Sayın Gülenʹin ülkeye ve insanlara sunduğu hizmetlerini yok saymak sadece insafsızlıktır. Ama onun ülkesine neden dönmediğini ve Cemaatʹin bazı sözcülerinin neden bir siyasi karşı kampın üyeleri izlenimi verdiklerini anlamak da mümkün değildir. Neticede Cemaat bir cemaattir ve AK Parti bir siyasi partidir. Aydın Doğanʹla Fethullah Gülenʹi aynı eğilimdeki medya sermayesinin sahipleri olarak görmeye eğilimli olanlar, sadece Gülenʹe haksızlık ederler, onun imajını bozarlar.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.