deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

ANAHTARI ONDADIR!

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.03.2013 - 13:18, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

ANAHTARI ONDADIR!

Savaşmaya, vurmaya, ölmeye hazır kitlelerin varlığı ve sayısal çokluğu sorunların çözümünü mü gösteriyor, yoksa yeni sorunlara gebe bir Türkiye manzarası mı çıkarıyor? Diyarbakır’daki tarihi Nevruz mitinginde savaşa da barışa da hazır binlerce insan vardı. MHP’nin mitinginde liderlerine seslenen binlerce genç de “vur de vuralım, öl de ölelim” diyordu. Toplum kıpır, kıpır… Artık biriken enerjiler açığa çıkıyor. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız yıllardır biriktirdiğimiz sorunların sancıları denebilir… Kolay değil. Bir Anayasa değiştireceksiniz. Herkes bir ucundan tutuyor. Herkesin ortaklaştığı bir zemini bulmak sandığımızdan da zor olacak. Benim korkum, bu sürecin dış etkilere açık olması. *** Başbakan Tayyip Erdoğan ne kadar bu ülkenin Kürt sorunu yok dese de bizi de yakından ilgilendiren Ortadoğu bölgesinin yakıcı sorunu Kürtlerin varlık talepleridir. Üstelik yanı başımızda giderek cazibe merkezi haline gelen ve güçlenen hatta merkezi hükümete kafa tutan Irak Kürdistan Bölgesel yönetimini var. Bu bölgeyi yönetenler için İsrail, ABD, Rusya ve İran elbette bir anlam ifade ediyor. Ama Türkiye’nin önemi bir başka. Enerji koridoru olarak kullanabileceği tek geçiş noktası (Suriye tarafında denizlere ulaşmasının neredeyse imkansız olduğu ifade ediliyor) Türkiye. Bu yetmez doğalgazını satacağı bölgedeki tek ülke Türkiye. Sosyal, kültürel, ticari ilişkiler de ekstrası… Nitekim önceki gün Ankara’da Kürdistan bölgesel yönetimi ile Türkiye arasında enerji işbirliğine yönelik önemli adımlar atıldı. Bu adımların İran ve Irak’taki yansımaları sandığımızdan derin olabilir. *** Bu ülkeyi yönetenler, Türkiye’nin enerji maliyetini (yıllık 60 milyar dolara yaklaşıyor) düşürmenin yolunu ararken tarihimizde görülmemiş nitelikte (hem içeride hem dışarıda) Kürt siyasetçilerle dans ediyor. Kürtlerle ilişkisini geliştirirken, İran’ın, Irak’ın düşmanlığını da kazanıyor. Hükümetin elinde öyle sihirli bir anahtar var ki, açtığı kapı zenginlik ve huzur getirebileceği gibi, iç karışıklıkları da körükleyebilir. Çünkü iç siyaset acısından baktığınızda muhalefete göre o anahtarın anlamı, “Türkiye’nin bölünmesi…” Bu yüzden MHP’li seçmen, liderinden “vur de vuralım, öl de ölelim” diyerek emir bekliyor. Hükümet anahtarı fırlatıp atsa, bu kez de “savaşa da barışa da hazırız” diyen binlerce Kürt isyancıyı karşısında bulacak. Üstelik Türkiye’nin 3’üncü en büyük ticari partneri olan Irak Kürdistan Bölgesi’ni kaybetme riski de var. (Elbette bu risk aynı zamanda Kürtlerin de riski!) Rusya’nın hamiliğinde, Irak’ın utangaç desteğindeki Suriye-İran ittifakının yıkılması, İsrail-Filistin çatışmasının da yumuşaması anlamına da gelebilir. Tersi olursa, işlerin kontrolden çıkması bizi de içine alacak topyekun bir çatışma anlamına gelecek. Bu nedenle iktidara her zamankinden daha büyük bir sorumluluk düşüyor. Bir yandan bu dengeleri kurmak öte yandan içeride yeni bir Anayasa yapmak. Bir yandan içeride barış sürecini olumlu sonuçlandırmak, bir yandan bölge ülkelerindeki iç karışıklıklara zarar görmeyecek nitelikte müdahale etmek. Bence Türkiye, rotasını belirleyecek final günlerine yaklaşıyor. Önümüzdeki 10 yıl, 20 yıl nasıl bir Türkiye tablosu oluşacak sorusuna önümüzdeki birkaç yılı görmeden yanıt vermek, sadece niyet göstermekten öteye geçmez…
Savaşmaya, vurmaya, ölmeye hazır kitlelerin varlığı ve sayısal çokluğu sorunların çözümünü mü gösteriyor, yoksa yeni sorunlara gebe bir Türkiye manzarası mı çıkarıyor? Diyarbakır’daki tarihi Nevruz mitinginde savaşa da barışa da hazır binlerce insan vardı. MHP’nin mitinginde liderlerine seslenen binlerce genç de “vur de vuralım, öl de ölelim” diyordu. Toplum kıpır, kıpır… Artık biriken enerjiler açığa çıkıyor. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız yıllardır biriktirdiğimiz sorunların sancıları denebilir… Kolay değil. Bir Anayasa değiştireceksiniz. Herkes bir ucundan tutuyor. Herkesin ortaklaştığı bir zemini bulmak sandığımızdan da zor olacak. Benim korkum, bu sürecin dış etkilere açık olması. *** Başbakan Tayyip Erdoğan ne kadar bu ülkenin Kürt sorunu yok dese de bizi de yakından ilgilendiren Ortadoğu bölgesinin yakıcı sorunu Kürtlerin varlık talepleridir. Üstelik yanı başımızda giderek cazibe merkezi haline gelen ve güçlenen hatta merkezi hükümete kafa tutan Irak Kürdistan Bölgesel yönetimini var. Bu bölgeyi yönetenler için İsrail, ABD, Rusya ve İran elbette bir anlam ifade ediyor. Ama Türkiye’nin önemi bir başka. Enerji koridoru olarak kullanabileceği tek geçiş noktası (Suriye tarafında denizlere ulaşmasının neredeyse imkansız olduğu ifade ediliyor) Türkiye. Bu yetmez doğalgazını satacağı bölgedeki tek ülke Türkiye. Sosyal, kültürel, ticari ilişkiler de ekstrası… Nitekim önceki gün Ankara’da Kürdistan bölgesel yönetimi ile Türkiye arasında enerji işbirliğine yönelik önemli adımlar atıldı. Bu adımların İran ve Irak’taki yansımaları sandığımızdan derin olabilir. *** Bu ülkeyi yönetenler, Türkiye’nin enerji maliyetini (yıllık 60 milyar dolara yaklaşıyor) düşürmenin yolunu ararken tarihimizde görülmemiş nitelikte (hem içeride hem dışarıda) Kürt siyasetçilerle dans ediyor. Kürtlerle ilişkisini geliştirirken, İran’ın, Irak’ın düşmanlığını da kazanıyor. Hükümetin elinde öyle sihirli bir anahtar var ki, açtığı kapı zenginlik ve huzur getirebileceği gibi, iç karışıklıkları da körükleyebilir. Çünkü iç siyaset acısından baktığınızda muhalefete göre o anahtarın anlamı, “Türkiye’nin bölünmesi…” Bu yüzden MHP’li seçmen, liderinden “vur de vuralım, öl de ölelim” diyerek emir bekliyor. Hükümet anahtarı fırlatıp atsa, bu kez de “savaşa da barışa da hazırız” diyen binlerce Kürt isyancıyı karşısında bulacak. Üstelik Türkiye’nin 3’üncü en büyük ticari partneri olan Irak Kürdistan Bölgesi’ni kaybetme riski de var. (Elbette bu risk aynı zamanda Kürtlerin de riski!) Rusya’nın hamiliğinde, Irak’ın utangaç desteğindeki Suriye-İran ittifakının yıkılması, İsrail-Filistin çatışmasının da yumuşaması anlamına da gelebilir. Tersi olursa, işlerin kontrolden çıkması bizi de içine alacak topyekun bir çatışma anlamına gelecek. Bu nedenle iktidara her zamankinden daha büyük bir sorumluluk düşüyor. Bir yandan bu dengeleri kurmak öte yandan içeride yeni bir Anayasa yapmak. Bir yandan içeride barış sürecini olumlu sonuçlandırmak, bir yandan bölge ülkelerindeki iç karışıklıklara zarar görmeyecek nitelikte müdahale etmek. Bence Türkiye, rotasını belirleyecek final günlerine yaklaşıyor. Önümüzdeki 10 yıl, 20 yıl nasıl bir Türkiye tablosu oluşacak sorusuna önümüzdeki birkaç yılı görmeden yanıt vermek, sadece niyet göstermekten öteye geçmez…
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.