deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

KILIÇDAROĞLU SON NOKTAYI KOYDU!

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.03.2013 - 12:55, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

KILIÇDAROĞLU SON NOKTAYI KOYDU!

CHP Lideri Kılıçdaroğlu 25 Ana Başlık Altında, “Bir Proje” Olarak Gündeme Getirilen ve Başbakan Erdoğan’ın ‘Savcısıyım’ Dediği Davanın Boyasını, Cilasını Sildi, Çirkin Yüzünü, Gerçeği Ortaya Çıkardı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Silivri’deki Özel Mahkeme’nin yaptığı yargılamanın ve hukukun düştüğü acıklı durumu gözler önüne serdi… CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun, “Hukuksuzluk Davası” ile ilgili olarak yaptığı genel değerlendirme şöyle;  1- Biz Sıkıyönetim, DGM ve bu yargılamayı yapan Özel Yetkili mahkemelere karşıyız. Bu mahkemeler olağanüstü dönemlerin mahkemeleridir, adalet dağıtmazlar, güç odaklarına itaat ederler. İktidarın sopasıdırlar. 2- Özel yetkili bu mahkemelere, özenle seçilmiş, siyasi iktidar tarafından, ‘benim isteklerimi yerine getireceksiniz’ denilen savcı ve yargıçlar atanmıştır. 3- Bu mahkemeler ve burada görevli yargıçlar adaletsizlik dağıttıkları sürece yerlerinde kaldılar. Adalete, yasalara, hukukun üstünlüğüne ve vicdanlarına göre karar vermeye kalkışan yargıçlar devre dışı bırakıldı. Bunlar daha alt görevlere atandılar ve cezalandırıldılar. 4- İktidarın dediğini yapan yargıçlar, hukukun üstünlüğüne inanmadıkları için, Anayasaya da uymadılar. “Uluslararası hukuk esastır, iç hukukla uluslararası hukuk çatışırsa uluslararası hukuk esas alınır” diyen Anayasa’nın 90’ıncı maddesini görmezden geldiler, bildiklerini okudular. 5- Bu davaların temel özelliği siyasal iktidarın güdümünde olmasıdır. 15 Temmuz 2008 günü Başbakan Erdoğan, “Ben bu davanın savcısıyım.” dedi ve kendi özel makamını da savcıya tahsis etti. 6- Dava planlı ve adım adım uygulanan bir süreç olarak gerçekleşti. Savcılar, yargıçlar mahkumiyet vermek için ne istediyse, hükümet onu sağladı. İstedikleri yasaları çıkardı 7- İlk kez bu davalarda gizli tanık kullanıldı. Geçmişi kirli ve güvenilmez 44 kişi gizli tanık yapıldı. Terör örgütü suçlusu bir kişi, Genelkurmay Başkanı’nı suçlayan gizli tanık oldu. Tutukluların gizli tanıklara soru sorması da engellendi. 8- İlk kez bu davalarda bir Genelkurmay Başkanı terör örgütü üyesi diye tutuklandı. 9- Bu davada, hayatı boyunca yan yana gelmemiş, telefonla dahi konuşmamış bir grup insan “Örgüt” diye bir araya getirildi. 10- Adaletin gerçekleşmesi için tanıkların dinlenmesi lazım. Ama tutukluların mahkemede hazır bulundurdukları tanıklar, yasalardaki hükümler açıkça çiğnenerek dinlenmedi. 11- Tutuklular yaptıkları savunmalar nedeniyle 30 yıla kadar hapisle cezalandırıldılar, duruşmalardan men edildiler 12- Tutukluların bilirkişi istekleri reddedildi. 13- Mahkemeye sunulan pek çok belgenin sahte olduğu defalarca ispat edildi, ancak savcılar sahte belgeleri esas aldılar. 14- Tutuklu avukatlarının savunmaları kısıtlandı. Avukatlar duruşmada darp edildi. 15- Bu kısıtlamalar üzerine İstanbul Barosu Mahkemeye gitti. Bunun üzerine Baro yönetimi düşürülmek istendi, ama, Baro Genel Kurulu 17 Mart Pazar günü Silivri’deki mahkemeye tokat gibi bir yanıt verdi. 16- Yargılama sürecinde pek çok tutuklu ölüme terkedildi. Ergenekon’un kasası dedikleri Kuddusi Okkır öldü. Ailesi Okkır’ın cenazesini İstanbul’a götürecek para bulamadı. Kasa dedikleri bu. 17- Parlamento’dan, “Klişe tutuklama kararı vermeyin” diye bir yasa çıktı. Bu yasa görmezden gelindi. Matbu, klişeleşmiş beyanlarla tutuklamalara devam edildi. 18- Yargıtay Silivri yargıçlarını “Siz tarafsız değilsiniz” diye, tazminata mahkûm etti ama, onlar yerlerinde oturdular. Saygın, tarafsızlığı kanıtlanmış, şerefli hiçbir yargıç o koltukta oturmaz. 19- Bu sözde hakimlerden biri Mustafa Balbay’a, “Hani sen milletvekili olmayı düşünmüyordun? Hani siyasete girmeyecektin”dedi. Böylece, ne olduğunu ortaya koydu. 20- Yargıtay’ın, tarafsız olmadıkları için tazminata mahkûm ettiği hakimlere, tazminat ödettirilmedi. Hükümet tazminatı devlete ödetme kararı aldı. Vergilerimizle adaletsizlik, ahlaksızlık finanse ediliyor.” Korkma arkanda biz varız” mesajı veriliyor. 21- Bu tek örnek değil. AKP Hükümeti Deniz Feneri Davası’nda da aynı şeyleri yaptı. Bu kez de kul hakkı yiyenleri koruyan hakimleri korudu, kolladı. 22- CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, demokrasi âşığı bir kişi. Rahmetli Ecevit, Sayın Haberal’a, “Sen bizim Cumhurbaşkanı adayımız ol” dedi. Haberal, “Ben Parlamentoya saygılıyım, Cumhurbaşkanı Parlamento’dan seçilsin” dedi ve kabul etmedi. Bu yargıçlar, Haberal’ı darbeci yaptı, ömür boyu ağırlaştırılmış hapis istedi. 23- Bu dava Tuncay Güney denilen bir kişinin ifadeleriyle başlamıştı. Güney geçenlerde bir açıklama yaptı, “Bu dava düzmece, planlı bir operasyondu, amacına ulaştı” dedi. 24- Recep Tayyip Erdoğan bir televizyon kanalında, “İlker Başbuğ’un tutuksuz yargılanması şahsımın ve partimin arzusudur” diye timsah gözyaşı döktü, Erdoğan bu sözleri söyledi fakat, hiçbir şey yapmadı. Ama, ucu kendisine dokunacak diye MİT Müsteşarı için apar topar yıldırım hızıyla bir yasa çıkarmıştı. 25- Mahkeme MİT Müsteşarlığına, Genelkurmay Başkanlığı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, Jandarma Genel Komutanlığı’na “Ergenekon terör örgütü var mı, varsa terör örgütüyle ilgili bilgileri, dokümanları gönderin” diye yazı yazdı. Dördü de “Bizde böyle bir örgüt kaydı yok” dedi, 3 bini aşkın şüpheliden hiçbiri de Ergenekon’dan söz etmedi ama, savcı “Ergenekon terör örgütü var” diye ortaya çıktı. Bu davada, 7 sanık ifade veremeden öldü. 7 sanık kanser oldu. Bu dava klasörlerinde 120 milyon Word belgesi var. 120 milyon belgeyi hangi savcı, hangi yargıç, adam gibi okudu ve karar verdi? Sadece okumak, incelemek için 228 yıla ihtiyaç var. O nedenle, bu mahkeme hukuk dağıtan mahkeme değildir. Adalet dağıtmamışlardır, dağıtmayacaklardır. Biz, Yargı bağımsız olsun, adalet dağıtsın istiyoruz. Adil olmayan mahkeme devletin dibine konmuş dinamit gibidir. Eğer, bir ülkede adalet yara alırsa, devlet yara alır. Adaleti yok ederseniz devleti yok edersiniz . Adaleti katletmeyin, katlettirmeyin.”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu 25 Ana Başlık Altında, “Bir Proje” Olarak Gündeme Getirilen ve Başbakan Erdoğan’ın ‘Savcısıyım’ Dediği Davanın Boyasını, Cilasını Sildi, Çirkin Yüzünü, Gerçeği Ortaya Çıkardı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Silivri’deki Özel Mahkeme’nin yaptığı yargılamanın ve hukukun düştüğü acıklı durumu gözler önüne serdi… CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun, “Hukuksuzluk Davası” ile ilgili olarak yaptığı genel değerlendirme şöyle;  1- Biz Sıkıyönetim, DGM ve bu yargılamayı yapan Özel Yetkili mahkemelere karşıyız. Bu mahkemeler olağanüstü dönemlerin mahkemeleridir, adalet dağıtmazlar, güç odaklarına itaat ederler. İktidarın sopasıdırlar. 2- Özel yetkili bu mahkemelere, özenle seçilmiş, siyasi iktidar tarafından, ‘benim isteklerimi yerine getireceksiniz’ denilen savcı ve yargıçlar atanmıştır. 3- Bu mahkemeler ve burada görevli yargıçlar adaletsizlik dağıttıkları sürece yerlerinde kaldılar. Adalete, yasalara, hukukun üstünlüğüne ve vicdanlarına göre karar vermeye kalkışan yargıçlar devre dışı bırakıldı. Bunlar daha alt görevlere atandılar ve cezalandırıldılar. 4- İktidarın dediğini yapan yargıçlar, hukukun üstünlüğüne inanmadıkları için, Anayasaya da uymadılar. “Uluslararası hukuk esastır, iç hukukla uluslararası hukuk çatışırsa uluslararası hukuk esas alınır” diyen Anayasa’nın 90’ıncı maddesini görmezden geldiler, bildiklerini okudular. 5- Bu davaların temel özelliği siyasal iktidarın güdümünde olmasıdır. 15 Temmuz 2008 günü Başbakan Erdoğan, “Ben bu davanın savcısıyım.” dedi ve kendi özel makamını da savcıya tahsis etti. 6- Dava planlı ve adım adım uygulanan bir süreç olarak gerçekleşti. Savcılar, yargıçlar mahkumiyet vermek için ne istediyse, hükümet onu sağladı. İstedikleri yasaları çıkardı 7- İlk kez bu davalarda gizli tanık kullanıldı. Geçmişi kirli ve güvenilmez 44 kişi gizli tanık yapıldı. Terör örgütü suçlusu bir kişi, Genelkurmay Başkanı’nı suçlayan gizli tanık oldu. Tutukluların gizli tanıklara soru sorması da engellendi. 8- İlk kez bu davalarda bir Genelkurmay Başkanı terör örgütü üyesi diye tutuklandı. 9- Bu davada, hayatı boyunca yan yana gelmemiş, telefonla dahi konuşmamış bir grup insan “Örgüt” diye bir araya getirildi. 10- Adaletin gerçekleşmesi için tanıkların dinlenmesi lazım. Ama tutukluların mahkemede hazır bulundurdukları tanıklar, yasalardaki hükümler açıkça çiğnenerek dinlenmedi. 11- Tutuklular yaptıkları savunmalar nedeniyle 30 yıla kadar hapisle cezalandırıldılar, duruşmalardan men edildiler 12- Tutukluların bilirkişi istekleri reddedildi. 13- Mahkemeye sunulan pek çok belgenin sahte olduğu defalarca ispat edildi, ancak savcılar sahte belgeleri esas aldılar. 14- Tutuklu avukatlarının savunmaları kısıtlandı. Avukatlar duruşmada darp edildi. 15- Bu kısıtlamalar üzerine İstanbul Barosu Mahkemeye gitti. Bunun üzerine Baro yönetimi düşürülmek istendi, ama, Baro Genel Kurulu 17 Mart Pazar günü Silivri’deki mahkemeye tokat gibi bir yanıt verdi. 16- Yargılama sürecinde pek çok tutuklu ölüme terkedildi. Ergenekon’un kasası dedikleri Kuddusi Okkır öldü. Ailesi Okkır’ın cenazesini İstanbul’a götürecek para bulamadı. Kasa dedikleri bu. 17- Parlamento’dan, “Klişe tutuklama kararı vermeyin” diye bir yasa çıktı. Bu yasa görmezden gelindi. Matbu, klişeleşmiş beyanlarla tutuklamalara devam edildi. 18- Yargıtay Silivri yargıçlarını “Siz tarafsız değilsiniz” diye, tazminata mahkûm etti ama, onlar yerlerinde oturdular. Saygın, tarafsızlığı kanıtlanmış, şerefli hiçbir yargıç o koltukta oturmaz. 19- Bu sözde hakimlerden biri Mustafa Balbay’a, “Hani sen milletvekili olmayı düşünmüyordun? Hani siyasete girmeyecektin”dedi. Böylece, ne olduğunu ortaya koydu. 20- Yargıtay’ın, tarafsız olmadıkları için tazminata mahkûm ettiği hakimlere, tazminat ödettirilmedi. Hükümet tazminatı devlete ödetme kararı aldı. Vergilerimizle adaletsizlik, ahlaksızlık finanse ediliyor.” Korkma arkanda biz varız” mesajı veriliyor. 21- Bu tek örnek değil. AKP Hükümeti Deniz Feneri Davası’nda da aynı şeyleri yaptı. Bu kez de kul hakkı yiyenleri koruyan hakimleri korudu, kolladı. 22- CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, demokrasi âşığı bir kişi. Rahmetli Ecevit, Sayın Haberal’a, “Sen bizim Cumhurbaşkanı adayımız ol” dedi. Haberal, “Ben Parlamentoya saygılıyım, Cumhurbaşkanı Parlamento’dan seçilsin” dedi ve kabul etmedi. Bu yargıçlar, Haberal’ı darbeci yaptı, ömür boyu ağırlaştırılmış hapis istedi. 23- Bu dava Tuncay Güney denilen bir kişinin ifadeleriyle başlamıştı. Güney geçenlerde bir açıklama yaptı, “Bu dava düzmece, planlı bir operasyondu, amacına ulaştı” dedi. 24- Recep Tayyip Erdoğan bir televizyon kanalında, “İlker Başbuğ’un tutuksuz yargılanması şahsımın ve partimin arzusudur” diye timsah gözyaşı döktü, Erdoğan bu sözleri söyledi fakat, hiçbir şey yapmadı. Ama, ucu kendisine dokunacak diye MİT Müsteşarı için apar topar yıldırım hızıyla bir yasa çıkarmıştı. 25- Mahkeme MİT Müsteşarlığına, Genelkurmay Başkanlığı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, Jandarma Genel Komutanlığı’na “Ergenekon terör örgütü var mı, varsa terör örgütüyle ilgili bilgileri, dokümanları gönderin” diye yazı yazdı. Dördü de “Bizde böyle bir örgüt kaydı yok” dedi, 3 bini aşkın şüpheliden hiçbiri de Ergenekon’dan söz etmedi ama, savcı “Ergenekon terör örgütü var” diye ortaya çıktı. Bu davada, 7 sanık ifade veremeden öldü. 7 sanık kanser oldu. Bu dava klasörlerinde 120 milyon Word belgesi var. 120 milyon belgeyi hangi savcı, hangi yargıç, adam gibi okudu ve karar verdi? Sadece okumak, incelemek için 228 yıla ihtiyaç var. O nedenle, bu mahkeme hukuk dağıtan mahkeme değildir. Adalet dağıtmamışlardır, dağıtmayacaklardır. Biz, Yargı bağımsız olsun, adalet dağıtsın istiyoruz. Adil olmayan mahkeme devletin dibine konmuş dinamit gibidir. Eğer, bir ülkede adalet yara alırsa, devlet yara alır. Adaleti yok ederseniz devleti yok edersiniz . Adaleti katletmeyin, katlettirmeyin.”
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.