‘Hasdal’da Erdoğan’a dua eden subaylar’

Başbakan’ın Ergin Saygun’u hastanede ziyaret etmesi, kuşkusuz hem insani hem de siyasi bir jest. Balyoz aileleri de memnun. Bir avukat, “Biliyor musunuz, şu anda Hasdal’da yatan bazı subaylar, Erdoğan’ın sağlığına dua ediyor” dedi Başbakan Erdoğan, hakkında bitmek bilmeyen soru işaretleri oluşan Balyoz davasının sembol isimlerinden Ergin Saygun’u hastanede ziyaret ederek çok önemli bir adım atmıştır. Tebrik ediyorum. Hem insani, hem de siyasi anlamı açısından Erdoğan’ın verdiği mesaj gayet net. Zamanında Balyoz iddianamesini iyi çalışmış, o dönem, bırakın yazmayı, kimselerin duymaya bile cesaret edemediği o çelişkileri, kanıtlardaki koca koca delikleri çok net okumuş gazeteciler olarak, bizler sevindik. Ses kayıtları var ama... “E darbecileri mi savunuyorsunuz?” Asla! Başından beri bu davadaki asıl sıkıntı, 1. Ordu’da gerçekten yaşanmış bir seminerinin üzerine delil üretilmiş, seminerin ötesinde düzmece listeler hazırlanmış olmasıydı. “Peki, ses kayıtları? İleri geri konuşmalar?” Eyvallah. Kimse ses kayıtlarının varlığını inkâr etmiyor. Hatta buyrun bu insanları o ses kayıtlarından dolayı yargılayın. Ama bu dava, o ses kayıtları değil, 2003 (hatta 2007) sonrası üretildiği anlaşılan 11’inci CD’deki “Balyoz Harekat Planı” isimli darbe planı üzerine. İddianame diyor ki, bu seminer, bir darbe çalışmasıydı. Ama seminerde konuşulanları yargılamıyor. Üstelik de, katılanların hepsini değil, şaibeli 11. CD’den çıkan ‘görevlendirme listesindeki’ insanların bazılarını tutukluyor. Bu belge imzasız bir Word belgesi. Varlığı o yüzden tartışmalı. Mesela seminere 200 kişi gitmiş, ama bunlardan sadece 48’i tutuklu. Kalanlar o seminere bile gitmemiş, ama şu ya da bu şekilde birileri tarafından listelere yazılmış. Erdoğan sorguluyor mu? Belli ki davayla ilgili soru işaretleri artınca, kendisine yakın, güvendiği çevrelere “Nedir bu işin aslı astarı?” diye soran Erdoğan, zamanla ortada yargı açısından “antin-kuntin” işler olduğunun farkına vardı. Bu ille de yargılananların çok demokrat adamlar olduğu anlamına gelmiyor; ama yargılamanın afaki, sıkıntılı olduğu anlamına geliyor. Bu yüzden de bu davayı sorgulamak darbeyi savunmak değil, evrensel hukuk normlarında ısrar etmektir. Tahminim, Başbakan’ın da bu davaya olan inancı zayıfladı. Yoksa, kendisini devirmeye “eksik teşebbüsle” suçlanan Saygun’u ziyaret eder miydi? Askerle ilgili son çıkışları, geçmişte “Ben bu davanın savcısıyım” gibi ifadeleri epeyce bir zamandır kullanmıyor oluşu da bu yüzden herhalde. Ece’nin çırpınışı Dün Ergin Saygun’un kızı Ece’yle konuştum. Ece’nin iki yıldır canını dişine takarak babasının Balyoz davasında uğradığı haksızlığa karşı her alanda verdiği mücadelenin tanığıyım. Ama ne mücadele! Babalar ve kızları arasındaki o sevgi bağını, hiçbir kodes, hiçbir iddianame koparamaz. Diğer ailelerde de bunu gördüm. Ece de kardeşi Tolga’yla birlikte Saygun’un sağlık sorunlarını, Balyoz davasındaki çelişkileri, delillerle ilgili soru işaretlerini her yerde haykırdı. Ve sonunda sesini duyurdu. Balyoz aileleri memnun Balyoz tutuklularının aileleri, Vardiya Bizde platformuyla oldukça organizeler. Dün Ece’ye Başbakan’ın ziyaretinin diğer aileler tarafından nasıl karşılandığını sordum. Çünkü malum, bu ziyaretle hafif ofsayta düşen muhalefette, eleştirel bir tutum var. Ece, dün birçok telefon geldiğini, Balyoz sanıklarının ailelerinin Başbakan’ın hastane ziyaretinden çok memnun olduğunu söyledi. Bu da bana, geçenlerde önemli bir avukattan duyduğum bir ifadeyi hatırlattı. Balyoz sanıkları yanında halen Silivri’de yatan üst düzey bir komutanın da avukatı olan bu isim, “Biliyor musunuz Aslı Hanım, şu anda Hasdal’da yatan bazı subaylar, Erdoğan’ın sağlığına dua ediyor” demişti. Duyduğumda donup kalmıştım. Ama şimdi anlıyorum. Erdoğan son çıkışlarıyla, bu davalarda adalet arayanlar için yeni bir umut haline geldi.