deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

ʹAylaklar, şarapçılarʹ

EKONOMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.08.2012 - 19:42, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

ʹAylaklar, şarapçılarʹ

Onsekiz Mart Üniversitesiʹnde görevli dekanın Çanakkalelilerle ilgili bu yazısı ortalığı karıştırdı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamit Palabıyık’ın yerel bir gazetedeki köşesinde "Çanakkale’de Değişin Direncinin Nedenleri" başlıklı yazısında Çanakkaleʹde yaşananları eleştirdi.  Palabıyık, Çanakkale’nin bir emekli kenti olduğunu ve kimsenin çalışmak istemediğini söylerken rölantide çalışmayı hayat şekli olarak seçmiş kişilerin de değişime engel olduğu tespitinde bulundu. Çanakkale’de örgütlü ve bilinçli bir gelişimi engelleme kampanyası olduğunu savunan Prof. Dr. Palabıyık, “Ancak Çanakkale’deki direnç diğer yerlerde gördüğümüz ‘değişime cesaret edememe’nin çok ötesinde. Karşımızda örgütlü ve bilinçli bir gelişimi engelleme kampanyası var” diye yazdı.  Vatan gazetesinin haberine göre; Prof. Palabıyık, yazısında şu ifadeleri kullandı:  "Emekli deyip geçmeyin, göçler nedeniyle Çanakkale merkezde yaş ortalaması 40’ı bile aşıyor. İl genelinde zaten çocuk yapma sorunu var, yaş ortalaması Türkiye’nin zirvesinde: 36.6. Anlayacağınız Türkiye’nin en yaşlı kentiyiz ve bazılarımız artık çalışmak istemiyor. Daha doğrusu zora gelmek istemiyor. Yeni projeler, daha çok çalışmak, daha çok gelişmek hiç de cazip gelmiyor. Bu kişilerden bazıları ise bahçesinde domates yetiştirmekle, ya da balkonunda çay içmekle meşgul, yaşananlara kulak bile vermiyor.  Yaşları genç de olsa onlara göre Çanakkale demek sakinlik demek, doğallık demek, akşamları geç vakitlere kadar kafayı çekmek demek, dans etmek demek, denizde yüzmek, dağda yürüyüşler demek. Hatta aylak aylak dolaşmak demek. Dolayısıyla bu kişiler Çanakkale’yi hareketlendirecek her şeye karşılar.  Gazetelerde, barlarda, sokaklarda asıl gürültüyü çıkaranlar da bunlar zaten. Bu kişiler için Çanakkale’de kanalizasyon arıtması olmasa da olur, sokaklar lağım kokabilir. Çöpleri toplanmayınca da fazla gürültü yapmaz bu kişiler. Depreme dayanıksız evlerde oturan, daracık ve kirli sokaklardan geçen bu kişilerin arabalarının lüks, kıyafetlerinin ise her daim baloluk olduğunu görürsünüz.  Kasaba büyüyünce çatışmalar da başladı elbette. Eski köylerinde tek dertleri şaraplarını yudumlamak isteyenler ile ‘gelişmiş Çanakkale’ isteyenler arasında görüş farkları, hatta çıkar çatışmaları başladı bile. Kim çalışıyor, kim çalışmıyor ayan beyan ortaya çıktı. Eski rantlar tehlikeye düşünce panik de başladı. Bu direniş öyle bir boyuta ulaştı ki ‘istemezükçüler’ işi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne karşı çıkmaya, Üniversite Uygulama Radyosu’nu kapattırma kampanyalarına, Yat Limanı’na karşı çıkmaya kadar götürdüler.”
Onsekiz Mart Üniversitesiʹnde görevli dekanın Çanakkalelilerle ilgili bu yazısı ortalığı karıştırdı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamit Palabıyık’ın yerel bir gazetedeki köşesinde "Çanakkale’de Değişin Direncinin Nedenleri" başlıklı yazısında Çanakkaleʹde yaşananları eleştirdi.  Palabıyık, Çanakkale’nin bir emekli kenti olduğunu ve kimsenin çalışmak istemediğini söylerken rölantide çalışmayı hayat şekli olarak seçmiş kişilerin de değişime engel olduğu tespitinde bulundu. Çanakkale’de örgütlü ve bilinçli bir gelişimi engelleme kampanyası olduğunu savunan Prof. Dr. Palabıyık, “Ancak Çanakkale’deki direnç diğer yerlerde gördüğümüz ‘değişime cesaret edememe’nin çok ötesinde. Karşımızda örgütlü ve bilinçli bir gelişimi engelleme kampanyası var” diye yazdı.  Vatan gazetesinin haberine göre; Prof. Palabıyık, yazısında şu ifadeleri kullandı:  "Emekli deyip geçmeyin, göçler nedeniyle Çanakkale merkezde yaş ortalaması 40’ı bile aşıyor. İl genelinde zaten çocuk yapma sorunu var, yaş ortalaması Türkiye’nin zirvesinde: 36.6. Anlayacağınız Türkiye’nin en yaşlı kentiyiz ve bazılarımız artık çalışmak istemiyor. Daha doğrusu zora gelmek istemiyor. Yeni projeler, daha çok çalışmak, daha çok gelişmek hiç de cazip gelmiyor. Bu kişilerden bazıları ise bahçesinde domates yetiştirmekle, ya da balkonunda çay içmekle meşgul, yaşananlara kulak bile vermiyor.  Yaşları genç de olsa onlara göre Çanakkale demek sakinlik demek, doğallık demek, akşamları geç vakitlere kadar kafayı çekmek demek, dans etmek demek, denizde yüzmek, dağda yürüyüşler demek. Hatta aylak aylak dolaşmak demek. Dolayısıyla bu kişiler Çanakkale’yi hareketlendirecek her şeye karşılar.  Gazetelerde, barlarda, sokaklarda asıl gürültüyü çıkaranlar da bunlar zaten. Bu kişiler için Çanakkale’de kanalizasyon arıtması olmasa da olur, sokaklar lağım kokabilir. Çöpleri toplanmayınca da fazla gürültü yapmaz bu kişiler. Depreme dayanıksız evlerde oturan, daracık ve kirli sokaklardan geçen bu kişilerin arabalarının lüks, kıyafetlerinin ise her daim baloluk olduğunu görürsünüz.  Kasaba büyüyünce çatışmalar da başladı elbette. Eski köylerinde tek dertleri şaraplarını yudumlamak isteyenler ile ‘gelişmiş Çanakkale’ isteyenler arasında görüş farkları, hatta çıkar çatışmaları başladı bile. Kim çalışıyor, kim çalışmıyor ayan beyan ortaya çıktı. Eski rantlar tehlikeye düşünce panik de başladı. Bu direniş öyle bir boyuta ulaştı ki ‘istemezükçüler’ işi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne karşı çıkmaya, Üniversite Uygulama Radyosu’nu kapattırma kampanyalarına, Yat Limanı’na karşı çıkmaya kadar götürdüler.”
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.