deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

AKPʹNİN TURİST TAVLAYAN BAKANI

SAĞLIK (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 09.07.2012 - 11:10, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

AKPʹNİN TURİST TAVLAYAN BAKANI

BEŞİR ATALAY HOCAMDI Üniversite yıllarınız nasıl geçti? - Çok rutin, çok standart bir öğrencilik değildi. O dönemde anarşi çok ileri düzeydeydi. O esnada Milli Türk Talebe Birliği’nde, Erzurum’da öğrenci lideriydim. O yüzden okula devamlılığım yoktu. Ama sınıfta da kalmadım. Hayatımı değiştiren şey Sabahattin Zaim Hoca’nın bir tavsiyesidir. Bir gün, kendisiyle karşılaştık. Üniversite üçüncü sınıfa geçmiştim. İlk defa bir profesörle yan yana oturma imkânım olmuştu. İlk kez mi bir hocanın yanına oturuyordunuz? - Öğrenci- hoca ilişkileri şimdiki gibi rahat değildi. Çok otoriter bir yapı vardı o zaman. Mesela Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay sosyoloji dersime gelen hocalarımdan biriydi. Onunla hiç doğru dürüst konuştuğumu hatırlamıyorum. Hocanız hayatınızı değiştirecek ne söylemişti o gün? - Çok basit bir şey söyledi: “Oğlum üniversiteden mezun olunca üç şey olursun. Bir, devlet memuru. Bunun için diplomanı alman yeter. İkincisi, özel sektörde çalışmak. Üçüncüsüyse akademik çalışma yapmak. Bunun içinse İngilizce bilmen ve yüksek lisans yapman gerekir.” Bugün neredeyse bütün üniversite öğrencilerinin bildiği bir şey. Ben o zaman bilmiyordum böylesine basit bir tercih yapmak gerektiğini. PINAR KÜR’DEN İNGİLİZCE Kararınızı o gün mü verdiniz? - Evet, öğretim üyesi olmaya karar verdim. İngilizce öğrenmeye başladım. İstanbul’da kursu buldum, burs için de sağa sola müracaat etmeye başladım. Ve bursu buldum. Ancak her dönem not ortalamamın 80’in üzerinde olması gerekiyordu. Borç harç ilk kurun parasını buldum ve kayıt oldum. İngilizcede nasıldınız? - O kurstaki hocam meşhur romancı Pınar Kür’dü. İkincisi de Necip Fazıl Kısakürek’in yeğeni Kezban Hanım. Kursta dört ay, her gün üç saat İngilizce dersi gördüm. Öğleden sonra da Sultanahmet Meydanı’nda turistleri avlamaya başladım. Onlarla biaz konuşayım da dilim gelişsin diye. Milli Talebe Birliği’nin Turizm Enformasyon Bürosu’nda da gönüllü çalıştım. İngilizce öğreneceğim diye hepsine katlandım. DERS ANLATMAYI ÖZLÜYORUM İki oğlunuz, bir kızınız var. Çocuklarınızla aranız nasıl? - Evde hanımla aramızdaki en ciddi ayrımlardan birisi çocuklara, “‘Ders çalışın” demememdi. Bana sürekli kızmıştır. Ama hayatla ders arasında denge kursunlar diye uğraştım. Lise birinci sınıftan itibaren her yaz çocuklarım hayata uyum sağlayacak stajlar yaptılar. Şimdi de özel sektördeler. Kızım da Bilkent Üniversitesi’nde işletme okuyor. Ona “Staj yap” diyorum ama yapmıyor. Çocuklarınızın meslek seçiminde etkiniz var mıydı? - Biraz etkili oldum sanırım. Biraz da kısmet. Tercihlerde onların istedikleri bölümleri üst sıralara yazdık. Sonra da hep işletme, sosyoloji ve daha çok sosyal bilimleri yazdırdım. Ama üçü de işletmeyi kazandı. Büyük oğlum sosyolojiyi kazanmıştı sonra üniversitede seçmeli derslerle işletmeye kaydı. Küçük oğlum ve kızım da işletmeyi kazandılar. YENİDEN PUL KOLEKSİYONUNA BAŞLADIM Kıyafetleriniz konusunda eşiniz ve kızınızın desteği var mı? - Kızım kıyafetlerime çok karışır. Sabah çıkarken ya hanım ya da kızım mutlaka kravatıma müdahale ederler. Koleksiyon merakınız var mı? - Çocukken pul koleksiyonu merakım vardı. Küçük defterlerde saklardım onları. Üniversiteye giderken evde bırakmıştım. 30-35 yıl sonra bir gün anneme sormuştum. Annem “Onlar hâlâ duruyor” diyerek çıkarıp getirdi. Ben de bütün pulları yeni defterlere koydum. Yeniden pul biriktirmeye başladım. Boş vakitlerinizde ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz? - Film izlemeyi seviyorum. Hafta sonu en büyük zevklerimden biri eğer evde olursam film izlemek. Kızımla birlikte film seçip izliyoruz. ÇOCUKLARI ANAOKULUNA GÖNDERİNCE KOMŞULAR HANIMI SUÇLADI İki oğlum küçükken okulöncesi eğitim bugünkü kadar yaygın değildi. Evde bunalmasınlar diye onları anaokuluna gönderdim. Öyle zor oldu ki. Çocuklar gitmek istemiyorlar. İkisi birbirine çok alışık. Hanım da “Ben evde müsaitim gitmesinler” diyor. Komşular da “Çocuklara bakmamak için anaokuluna gönderiyor. Evde boş oturuyor” diye hanımı suçluyor. Kızım da aynı şekilde anaokuluna giderken, çok itiraz ediyordu. Annesine diyormuş ki, “Evde sizinle mutluyum. Niye beni okula gönderiyorsunuz?” Hanım, “Kızım baban gönderiyor” deyince de, “Babam gidince eve döneriz” diyormuş. Evin en küçüğü kızım. En çok dalga geçen de odur benimle. Yaptığım her şeyle alakalı bir dünya dalga geçer. Mutlaka bir kulp bulur. Espri kabiliyeti yüksek.
BEŞİR ATALAY HOCAMDI Üniversite yıllarınız nasıl geçti? - Çok rutin, çok standart bir öğrencilik değildi. O dönemde anarşi çok ileri düzeydeydi. O esnada Milli Türk Talebe Birliği’nde, Erzurum’da öğrenci lideriydim. O yüzden okula devamlılığım yoktu. Ama sınıfta da kalmadım. Hayatımı değiştiren şey Sabahattin Zaim Hoca’nın bir tavsiyesidir. Bir gün, kendisiyle karşılaştık. Üniversite üçüncü sınıfa geçmiştim. İlk defa bir profesörle yan yana oturma imkânım olmuştu. İlk kez mi bir hocanın yanına oturuyordunuz? - Öğrenci- hoca ilişkileri şimdiki gibi rahat değildi. Çok otoriter bir yapı vardı o zaman. Mesela Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay sosyoloji dersime gelen hocalarımdan biriydi. Onunla hiç doğru dürüst konuştuğumu hatırlamıyorum. Hocanız hayatınızı değiştirecek ne söylemişti o gün? - Çok basit bir şey söyledi: “Oğlum üniversiteden mezun olunca üç şey olursun. Bir, devlet memuru. Bunun için diplomanı alman yeter. İkincisi, özel sektörde çalışmak. Üçüncüsüyse akademik çalışma yapmak. Bunun içinse İngilizce bilmen ve yüksek lisans yapman gerekir.” Bugün neredeyse bütün üniversite öğrencilerinin bildiği bir şey. Ben o zaman bilmiyordum böylesine basit bir tercih yapmak gerektiğini. PINAR KÜR’DEN İNGİLİZCE Kararınızı o gün mü verdiniz? - Evet, öğretim üyesi olmaya karar verdim. İngilizce öğrenmeye başladım. İstanbul’da kursu buldum, burs için de sağa sola müracaat etmeye başladım. Ve bursu buldum. Ancak her dönem not ortalamamın 80’in üzerinde olması gerekiyordu. Borç harç ilk kurun parasını buldum ve kayıt oldum. İngilizcede nasıldınız? - O kurstaki hocam meşhur romancı Pınar Kür’dü. İkincisi de Necip Fazıl Kısakürek’in yeğeni Kezban Hanım. Kursta dört ay, her gün üç saat İngilizce dersi gördüm. Öğleden sonra da Sultanahmet Meydanı’nda turistleri avlamaya başladım. Onlarla biaz konuşayım da dilim gelişsin diye. Milli Talebe Birliği’nin Turizm Enformasyon Bürosu’nda da gönüllü çalıştım. İngilizce öğreneceğim diye hepsine katlandım. DERS ANLATMAYI ÖZLÜYORUM İki oğlunuz, bir kızınız var. Çocuklarınızla aranız nasıl? - Evde hanımla aramızdaki en ciddi ayrımlardan birisi çocuklara, “‘Ders çalışın” demememdi. Bana sürekli kızmıştır. Ama hayatla ders arasında denge kursunlar diye uğraştım. Lise birinci sınıftan itibaren her yaz çocuklarım hayata uyum sağlayacak stajlar yaptılar. Şimdi de özel sektördeler. Kızım da Bilkent Üniversitesi’nde işletme okuyor. Ona “Staj yap” diyorum ama yapmıyor. Çocuklarınızın meslek seçiminde etkiniz var mıydı? - Biraz etkili oldum sanırım. Biraz da kısmet. Tercihlerde onların istedikleri bölümleri üst sıralara yazdık. Sonra da hep işletme, sosyoloji ve daha çok sosyal bilimleri yazdırdım. Ama üçü de işletmeyi kazandı. Büyük oğlum sosyolojiyi kazanmıştı sonra üniversitede seçmeli derslerle işletmeye kaydı. Küçük oğlum ve kızım da işletmeyi kazandılar. YENİDEN PUL KOLEKSİYONUNA BAŞLADIM Kıyafetleriniz konusunda eşiniz ve kızınızın desteği var mı? - Kızım kıyafetlerime çok karışır. Sabah çıkarken ya hanım ya da kızım mutlaka kravatıma müdahale ederler. Koleksiyon merakınız var mı? - Çocukken pul koleksiyonu merakım vardı. Küçük defterlerde saklardım onları. Üniversiteye giderken evde bırakmıştım. 30-35 yıl sonra bir gün anneme sormuştum. Annem “Onlar hâlâ duruyor” diyerek çıkarıp getirdi. Ben de bütün pulları yeni defterlere koydum. Yeniden pul biriktirmeye başladım. Boş vakitlerinizde ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz? - Film izlemeyi seviyorum. Hafta sonu en büyük zevklerimden biri eğer evde olursam film izlemek. Kızımla birlikte film seçip izliyoruz. ÇOCUKLARI ANAOKULUNA GÖNDERİNCE KOMŞULAR HANIMI SUÇLADI İki oğlum küçükken okulöncesi eğitim bugünkü kadar yaygın değildi. Evde bunalmasınlar diye onları anaokuluna gönderdim. Öyle zor oldu ki. Çocuklar gitmek istemiyorlar. İkisi birbirine çok alışık. Hanım da “Ben evde müsaitim gitmesinler” diyor. Komşular da “Çocuklara bakmamak için anaokuluna gönderiyor. Evde boş oturuyor” diye hanımı suçluyor. Kızım da aynı şekilde anaokuluna giderken, çok itiraz ediyordu. Annesine diyormuş ki, “Evde sizinle mutluyum. Niye beni okula gönderiyorsunuz?” Hanım, “Kızım baban gönderiyor” deyince de, “Babam gidince eve döneriz” diyormuş. Evin en küçüğü kızım. En çok dalga geçen de odur benimle. Yaptığım her şeyle alakalı bir dünya dalga geçer. Mutlaka bir kulp bulur. Espri kabiliyeti yüksek.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.