deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

TEK TEK ANLATILDI

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.04.2012 - 17:22, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

TEK TEK ANLATILDI

İŞTE O AÇIKLAMA.... Son dönemde, kamuoyunda “cemaat-iktidar gerilimi”, “cemaat-siyaset ilişkileri” gibi çeşitli başlıklar altında farklı görüşler ortaya atılmaktadır. Türkiye, demokratikleşmekte olan bir toplumdur ve kamuoyunun istediği konularda serbestçe tartışma yapması demokrasinin doğal bir neticesidir. Öte yandan, Hizmet’e gönül verenler bütün yapıcı tenkitlere açıktır ve bunlardan istifade edilmesini bir vazife olarak görür. Ancak süregelen tartışmaları toplum açısından daha faydalı hale getirmek için hem kavramları doğru kullanmak hem geniş kitleleri alakadar eden meselelerde daha sahih bilgilere dayanmak şarttır. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin düşünce dünyasından ilham alan ve kendisini “Hizmet” olarak tanımlayan sosyal hayır ve hizmet faaliyeti ile ilgili tartışmalar Türkiye’ye özgü değildir. Hizmet ve onun entelektüel merkezinde bulunan Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında düşünce dünyasının neredeyse her mertebesinde (gazete, dergi, üniversite, konferans, tez, çalıştay...) çok sayıda çalışma doğudan batıya pek çok ülkede yıllardır ortaya konulmaktadır. O açıdan bir ölçüde entelektüel dünyamız, Hizmet denilen küresel fenomenin anlamı ve pozisyonu hakkında kapsamlı bir tartışma yapmak konusunda geç bile kalmış denilebilir. Bütün bu benzer nedenlerden dolayı ve nihayet son dönemde yapılan tartışmalar dikkate alınırsa, Hizmet ile ilgili bazı temel konuları daha açık olarak dile getirmek gerekli hale gelmiştir. Bu bağlamda Hareketle ilgili pek çok soru sorulabilir. Ama ilk olarak aşağıdaki soruların cevaplanmasını uygun buluyoruz. •Hizmetin tanımı ve temel amacı nedir? •Bu gönüllüler hareketi bir siyasal pozisyon alır mı? •Hizmet’in siyasal hayatta referans aldığı değerler ve kurallar nelerdir? •İkinci aşamada ise cevaplanılması gereken daha somut sorular bulunmaktadır: •Hizmet ve siyasetten beklenti •Hizmet ve Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti •Devlet içinde Hizmet’in ‘adamları’ bulunmakta mıdır? •Camia ve Ak Parti arasında bir kriz mi bulunmaktadır? •Süregelen çeşitli yargısal ve bürokratik süreçlerin kendisine atfedilmesi karşısında Hizmet? •Hizmet ve basın özgürlüğü. Hizmet nedir? Hizmet, ilhamını inançtan alan, evrensel insani değerler çerçevesinde, birlikte yaşama kültürü oluşturmayı hedefleyen, gönüllülerden oluşan bir sivil toplum hareketidir. Hizmet, bir gönüllüler topluluğudur. Gönüllü olmanın koşulu bir karşılık beklemeden katkıda bulunmaktır. Başka bir açıdan eğer bir kimse yaptığı iş karşılığı siyasi, maddi veya başka bir beklenti içine girerse o, yapılan hizmetlerin temel ruhuna aykırı bir hal üzerinedir. Burada özellikle “cemaat ve siyaset” başlığı altında yapılan tartışmaları dikkatle ele almak gerekiyor. Hizmet’i bir siyasi partinin ortağı, örtülü destekçisi yahut karşıtı gibi okumak Hizmet’in temel tanımlarının kabul etmeyeceği bir durumdur. Hizmet’e gönül verenler, şiddet ve terör gibi evrensel hukukun reddettiği usullere başvurmayan bütün siyasi hareketlere demokratik bir açıdan saygı ile bakarlar. Ancak onların herhangi biriyle resmi olarak bütünleşmeyi yahut bir tanesine karşı zıt cephe almayı kendi telakkisine uygun bulmazlar. Hizmet hangi siyasi partilere destek verir? Hizmet, sivil bir hareket olarak bazı resmi yapılar gibi belirli bir emir komuta zinciri çerçevesinde kendisine itibar eden insanlara oy vermek, siyasal tercihte bulunmak gibi konularda hiç bir zaman “emir” vermez. Zaten sivil bir harekette böyle emirlerin etkisi kısıtlıdır ve üstelik risklidir. Tekrar etmek gerekirse bu tanımda siyasi partilere yönelik organik bir alaka yoktur. Toplumun genel teamül ve değerlerine ters düşmeyen, şiddet ve terör gibi evrensel hukukun da reddettiği yöntemlere tevessül etmeyen her siyasi parti yukarıda altı çizilen değerlere yönelik siyaset yaptığı sürece Hizmet’e itibar eden insanlar tarafından desteklenebilir. Hizmet ve AK Parti Konuyu daha somut bir düzeye indirirsek, son dönemde tartışılan konulardan birisi de Hizmet ve AK Parti arasındaki ilişkilerdir. Hizmet ve AK Parti arasındaki ilişkiler hakkında birbirinden farklı, bazen zıt pek çok iddia ortaya atılmaktadır. Burada Hizmet’in, AK Parti meselesine bakışını özetlemeden önce bir noktanın hatırlatılmasında fayda bulunuyor: Hizmet’in siyasal partiler meselesine bakışı AK Parti kurulduktan sonra yahut AK Parti ile birlikte ortaya çıkmış bir konu değildir. Hizmet’in yukarıda özetlenen siyasi partilere bakışı çok önceleri oluşmuştur ve Hizmet yine AK Partiʹye kendi geleneksel değerleri çerçevesinde bakmıştır. Hizmet-AK Parti tartışmaları konusunda Hizmet’in yaklaşımı çok açıktır: AK Parti ile son on yılda Türkiye’de demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, haklar ve özgürlükler ve vesayetin kırılması noktasında ciddi adımların atıldığı ve önemli mesafelerin alındığı bir gerçektir. Bu konuda AK Parti’nin somut hizmetini görmemek yahut küçük görmek haksızlık olur. Hizmet, AK Parti de dâhil memleketin selamete çıkması için gayret eden bütün siyasilere ve siyasi hareketlere karşı her zaman kadirşinastır. Son dönemde, siyasi sorumluluğun muhatabı olarak AK Parti ve idarecileri, çok kritik dönemlerde cesaretle önemli, takdire şayan adımlar atmışlardır. Nitekim bu isabetli siyasetin karşılığı olarak partiye yüzde 50 oy oranına ulaşan bir teveccüh ortaya çıkmıştır. Hizmet’in de bu büyük kitle gibi AK Parti’nin katkılarını teslim etmesinin nedeni AK Parti’nin demokratikleşme, insan hakları, vesayetin kırılması gibi hizmetlere vesile olmasıdır. Hizmet ve AK Parti Krizi mi?  son dönemde AK Parti ve “cemaat” krizi olarak birilerinin ısrarla gündeme getirdiği ve MİT-Yargı üzerinden izah edilmeye çalışılan bu kriz, tamamen Hizmet’in gündemi ve ilgi alanı dışındadır. İddia edildiğinin aksine Hizmet, bu krizin bir tarafında değildir. Aynı şekilde kendisine gönül verenlerin bu tartışmanın bir yerinde olması tasvip edilecek bir durum değildir. İnsanların el ele vererek ülkenin ciddi meselelerin üstüne gitmesinin zorunlu olduğu bir dönemde Hizmet’in krizlere katkı sağlar bir durumda olmasının tahayyülü bile doğru değildir. Fethullah Gülen Hocaefendi, kırk yılı aşkın bir süredir sosyal düzeni bozabilecek fitne ve anarşi gibi tehditler karşısında kendisine gönül verenlere daima temkini, sağduyuyu tavsiye etmiştir. Ancak şurası çok açıktır ki dün olduğu gibi bugün de kanunlar çerçevesinde vazifelerini yapmak durumunda olan emniyet ve yargı mensuplarının camia ile irtibatlandırılmaları bir kasıt taşımaktadır. İnsanları yaptıkları işlerin kalitesi ve temsil ettikleri değerlere göre değil de sadece kimliği, rengi, mezhebi ve dini inançları açısından hedef haline getirmek hem tehlikeli hem ilkel bir fiildir. Bir insanı sadece bir düşünceyle ilgisi olduğu için tehlikeli olarak lanse etmek temel insan haklarına da aykırı bir durumdur. Bu açıdan bir insanı sadece Hizmet’e itibar ediyor diye tehlikeli olarak lanse etmek temel bir insan hakları ihlalidir. Hizmet ve Bürokrasi Şunun altını çizmek gerekiyor ki Hizmet küresel bir hareket olarak her ülkeden ve her seviyeden insanın teveccühünü kazanmıştır. İnsanı merkeze alan ve Mevlanaların, Yunus Emrelerin üslubuyla hizmet eden harekete iş dünyası, akademik camia, siyasi ve bürokrasi dünyasından, sanat ve kültür dünyasından pek çok kişi ilgi duymuş ve destek vermiştir. Burada iki noktanın altını dikkatle çizmek gerekiyor: Hocaefendi’nin fikirlerinin dünyanın pek çok üniversitesinde ilgi gördüğü gibi master ve doktora tezlerinde tartışılıyor olarak bulmak mümkündür. Nasıl bir Fransız demokrat yahut bir Türk demokrat görmek mümkün ise dünyanın değişik ülkelerinden Fethullah Gülen Hocaefendi’nin düşünce tarzına itibar eden insanlar görmek mümkündür. İkinci nokta, Fethullah Gülen Hocaefendi, Türkiye’nin kendi tarihinin ve kültürünün ürettiği meşru bir düşünceyi temsil eder. Hocaefendi ve temsil ettiği düşünce, tarihsel olarak bu kültürün ve medeniyetin içinde kök salmış bir yaklaşımdır. Dolayısıyla toplumumuzun her kesiminden insanların bu değerler ve prensiplere gönül vermesi destek olması hakkıdır ve meşrudur. Bu açıdan devlet bürokrasisinde de Hizmet Hareketiʹne gönül vermiş insanların olması gayet doğaldır. Kaldı ki kanun ve yönetmelikler çerçevesinde kendi devletinde görev yapmanın ‘devleti ele geçirme’ veya ‘sızma’ şeklinde algılanması insafsızlık olacaktır. Nihayet, Hizmet’i eleştirmenin imkânsız ve riskli olduğunu iddia edenlerin her şeyden önce Türkiye’de Hizmet’i ve Fethullah Gülen’i en ağır biçimde tenkit eden onlarca kitabın basıldığını ve her gün değişik makalelerin kaleme alındığını bilmeleri gerekmektedir.
İŞTE O AÇIKLAMA.... Son dönemde, kamuoyunda “cemaat-iktidar gerilimi”, “cemaat-siyaset ilişkileri” gibi çeşitli başlıklar altında farklı görüşler ortaya atılmaktadır. Türkiye, demokratikleşmekte olan bir toplumdur ve kamuoyunun istediği konularda serbestçe tartışma yapması demokrasinin doğal bir neticesidir. Öte yandan, Hizmet’e gönül verenler bütün yapıcı tenkitlere açıktır ve bunlardan istifade edilmesini bir vazife olarak görür. Ancak süregelen tartışmaları toplum açısından daha faydalı hale getirmek için hem kavramları doğru kullanmak hem geniş kitleleri alakadar eden meselelerde daha sahih bilgilere dayanmak şarttır. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin düşünce dünyasından ilham alan ve kendisini “Hizmet” olarak tanımlayan sosyal hayır ve hizmet faaliyeti ile ilgili tartışmalar Türkiye’ye özgü değildir. Hizmet ve onun entelektüel merkezinde bulunan Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında düşünce dünyasının neredeyse her mertebesinde (gazete, dergi, üniversite, konferans, tez, çalıştay...) çok sayıda çalışma doğudan batıya pek çok ülkede yıllardır ortaya konulmaktadır. O açıdan bir ölçüde entelektüel dünyamız, Hizmet denilen küresel fenomenin anlamı ve pozisyonu hakkında kapsamlı bir tartışma yapmak konusunda geç bile kalmış denilebilir. Bütün bu benzer nedenlerden dolayı ve nihayet son dönemde yapılan tartışmalar dikkate alınırsa, Hizmet ile ilgili bazı temel konuları daha açık olarak dile getirmek gerekli hale gelmiştir. Bu bağlamda Hareketle ilgili pek çok soru sorulabilir. Ama ilk olarak aşağıdaki soruların cevaplanmasını uygun buluyoruz. •Hizmetin tanımı ve temel amacı nedir? •Bu gönüllüler hareketi bir siyasal pozisyon alır mı? •Hizmet’in siyasal hayatta referans aldığı değerler ve kurallar nelerdir? •İkinci aşamada ise cevaplanılması gereken daha somut sorular bulunmaktadır: •Hizmet ve siyasetten beklenti •Hizmet ve Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti •Devlet içinde Hizmet’in ‘adamları’ bulunmakta mıdır? •Camia ve Ak Parti arasında bir kriz mi bulunmaktadır? •Süregelen çeşitli yargısal ve bürokratik süreçlerin kendisine atfedilmesi karşısında Hizmet? •Hizmet ve basın özgürlüğü. Hizmet nedir? Hizmet, ilhamını inançtan alan, evrensel insani değerler çerçevesinde, birlikte yaşama kültürü oluşturmayı hedefleyen, gönüllülerden oluşan bir sivil toplum hareketidir. Hizmet, bir gönüllüler topluluğudur. Gönüllü olmanın koşulu bir karşılık beklemeden katkıda bulunmaktır. Başka bir açıdan eğer bir kimse yaptığı iş karşılığı siyasi, maddi veya başka bir beklenti içine girerse o, yapılan hizmetlerin temel ruhuna aykırı bir hal üzerinedir. Burada özellikle “cemaat ve siyaset” başlığı altında yapılan tartışmaları dikkatle ele almak gerekiyor. Hizmet’i bir siyasi partinin ortağı, örtülü destekçisi yahut karşıtı gibi okumak Hizmet’in temel tanımlarının kabul etmeyeceği bir durumdur. Hizmet’e gönül verenler, şiddet ve terör gibi evrensel hukukun reddettiği usullere başvurmayan bütün siyasi hareketlere demokratik bir açıdan saygı ile bakarlar. Ancak onların herhangi biriyle resmi olarak bütünleşmeyi yahut bir tanesine karşı zıt cephe almayı kendi telakkisine uygun bulmazlar. Hizmet hangi siyasi partilere destek verir? Hizmet, sivil bir hareket olarak bazı resmi yapılar gibi belirli bir emir komuta zinciri çerçevesinde kendisine itibar eden insanlara oy vermek, siyasal tercihte bulunmak gibi konularda hiç bir zaman “emir” vermez. Zaten sivil bir harekette böyle emirlerin etkisi kısıtlıdır ve üstelik risklidir. Tekrar etmek gerekirse bu tanımda siyasi partilere yönelik organik bir alaka yoktur. Toplumun genel teamül ve değerlerine ters düşmeyen, şiddet ve terör gibi evrensel hukukun da reddettiği yöntemlere tevessül etmeyen her siyasi parti yukarıda altı çizilen değerlere yönelik siyaset yaptığı sürece Hizmet’e itibar eden insanlar tarafından desteklenebilir. Hizmet ve AK Parti Konuyu daha somut bir düzeye indirirsek, son dönemde tartışılan konulardan birisi de Hizmet ve AK Parti arasındaki ilişkilerdir. Hizmet ve AK Parti arasındaki ilişkiler hakkında birbirinden farklı, bazen zıt pek çok iddia ortaya atılmaktadır. Burada Hizmet’in, AK Parti meselesine bakışını özetlemeden önce bir noktanın hatırlatılmasında fayda bulunuyor: Hizmet’in siyasal partiler meselesine bakışı AK Parti kurulduktan sonra yahut AK Parti ile birlikte ortaya çıkmış bir konu değildir. Hizmet’in yukarıda özetlenen siyasi partilere bakışı çok önceleri oluşmuştur ve Hizmet yine AK Partiʹye kendi geleneksel değerleri çerçevesinde bakmıştır. Hizmet-AK Parti tartışmaları konusunda Hizmet’in yaklaşımı çok açıktır: AK Parti ile son on yılda Türkiye’de demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, haklar ve özgürlükler ve vesayetin kırılması noktasında ciddi adımların atıldığı ve önemli mesafelerin alındığı bir gerçektir. Bu konuda AK Parti’nin somut hizmetini görmemek yahut küçük görmek haksızlık olur. Hizmet, AK Parti de dâhil memleketin selamete çıkması için gayret eden bütün siyasilere ve siyasi hareketlere karşı her zaman kadirşinastır. Son dönemde, siyasi sorumluluğun muhatabı olarak AK Parti ve idarecileri, çok kritik dönemlerde cesaretle önemli, takdire şayan adımlar atmışlardır. Nitekim bu isabetli siyasetin karşılığı olarak partiye yüzde 50 oy oranına ulaşan bir teveccüh ortaya çıkmıştır. Hizmet’in de bu büyük kitle gibi AK Parti’nin katkılarını teslim etmesinin nedeni AK Parti’nin demokratikleşme, insan hakları, vesayetin kırılması gibi hizmetlere vesile olmasıdır. Hizmet ve AK Parti Krizi mi?  son dönemde AK Parti ve “cemaat” krizi olarak birilerinin ısrarla gündeme getirdiği ve MİT-Yargı üzerinden izah edilmeye çalışılan bu kriz, tamamen Hizmet’in gündemi ve ilgi alanı dışındadır. İddia edildiğinin aksine Hizmet, bu krizin bir tarafında değildir. Aynı şekilde kendisine gönül verenlerin bu tartışmanın bir yerinde olması tasvip edilecek bir durum değildir. İnsanların el ele vererek ülkenin ciddi meselelerin üstüne gitmesinin zorunlu olduğu bir dönemde Hizmet’in krizlere katkı sağlar bir durumda olmasının tahayyülü bile doğru değildir. Fethullah Gülen Hocaefendi, kırk yılı aşkın bir süredir sosyal düzeni bozabilecek fitne ve anarşi gibi tehditler karşısında kendisine gönül verenlere daima temkini, sağduyuyu tavsiye etmiştir. Ancak şurası çok açıktır ki dün olduğu gibi bugün de kanunlar çerçevesinde vazifelerini yapmak durumunda olan emniyet ve yargı mensuplarının camia ile irtibatlandırılmaları bir kasıt taşımaktadır. İnsanları yaptıkları işlerin kalitesi ve temsil ettikleri değerlere göre değil de sadece kimliği, rengi, mezhebi ve dini inançları açısından hedef haline getirmek hem tehlikeli hem ilkel bir fiildir. Bir insanı sadece bir düşünceyle ilgisi olduğu için tehlikeli olarak lanse etmek temel insan haklarına da aykırı bir durumdur. Bu açıdan bir insanı sadece Hizmet’e itibar ediyor diye tehlikeli olarak lanse etmek temel bir insan hakları ihlalidir. Hizmet ve Bürokrasi Şunun altını çizmek gerekiyor ki Hizmet küresel bir hareket olarak her ülkeden ve her seviyeden insanın teveccühünü kazanmıştır. İnsanı merkeze alan ve Mevlanaların, Yunus Emrelerin üslubuyla hizmet eden harekete iş dünyası, akademik camia, siyasi ve bürokrasi dünyasından, sanat ve kültür dünyasından pek çok kişi ilgi duymuş ve destek vermiştir. Burada iki noktanın altını dikkatle çizmek gerekiyor: Hocaefendi’nin fikirlerinin dünyanın pek çok üniversitesinde ilgi gördüğü gibi master ve doktora tezlerinde tartışılıyor olarak bulmak mümkündür. Nasıl bir Fransız demokrat yahut bir Türk demokrat görmek mümkün ise dünyanın değişik ülkelerinden Fethullah Gülen Hocaefendi’nin düşünce tarzına itibar eden insanlar görmek mümkündür. İkinci nokta, Fethullah Gülen Hocaefendi, Türkiye’nin kendi tarihinin ve kültürünün ürettiği meşru bir düşünceyi temsil eder. Hocaefendi ve temsil ettiği düşünce, tarihsel olarak bu kültürün ve medeniyetin içinde kök salmış bir yaklaşımdır. Dolayısıyla toplumumuzun her kesiminden insanların bu değerler ve prensiplere gönül vermesi destek olması hakkıdır ve meşrudur. Bu açıdan devlet bürokrasisinde de Hizmet Hareketiʹne gönül vermiş insanların olması gayet doğaldır. Kaldı ki kanun ve yönetmelikler çerçevesinde kendi devletinde görev yapmanın ‘devleti ele geçirme’ veya ‘sızma’ şeklinde algılanması insafsızlık olacaktır. Nihayet, Hizmet’i eleştirmenin imkânsız ve riskli olduğunu iddia edenlerin her şeyden önce Türkiye’de Hizmet’i ve Fethullah Gülen’i en ağır biçimde tenkit eden onlarca kitabın basıldığını ve her gün değişik makalelerin kaleme alındığını bilmeleri gerekmektedir.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.