İŞTE ZENGİN-FAKİR GERÇEĞİMİZ!

Yapılan araştırmaya göre, toplam milli gelirden pay alan en fakir yüzde 20’lik dilim, bu yıl yüzde 0,2 artış gösterdi. Pastadan pay alan en yüksek gelir seviyesine ait yüzde 20’lik dilimin oranı ise geçen yıla oranla yüzde 1,2 oranından düştü. Nüfusun yüzde 17’si de yoksulluk sınırının altında. Türkiye’de hanehalkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 22 bin 063 TL iken, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir ise 9 bin 735 TL olarak hesaplandı. Araştırmada, İstanbul Bölgesi 13 bin 382 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge durumunda olduğu belirlendi. Bunu, 11 bin 116 TL ortalama gelir ile Batı Anadolu Bölgesi izliyor. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 5 bin 144 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Araştırmada maaş-ücret gelirlerinin yüzde 43,7’lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahip olduğu ifade edildi. Bunu yüzde 20,5 ile sosyal transferler ve yüzde 20,2 ile müteşebbis gelirleri izliyor. Sosyal transferlerin yüzde 91,1’ini emekli ve dul-yetim aylıkları oluştururken, emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde yüzde 18,6’lık paya sahip. Diğer sosyal transferlerin payı da 1,8. Müteşebbis gelirlerinin oranı da 68,5’i tarım-dışı sektörden oluşuyor. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 17’si yoksulluk riski altında. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentlerde bu oran yüzde 14,3 iken, kırsal yerlerde 16,6. Maddi yoksunluk oranı 2009 yılında iken 63, 2010 yılında ise 63,5 olarak hesaplandı.