deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

KÜRTLER’İN SUÇU YOK!

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.10.2011 - 13:13, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

KÜRTLER’İN SUÇU YOK!

O iki kız çocuğundan sonra dünyaya gelmiş evin bir oğluydu, ailesinin gözbebeği olmuştu. Münevver Güldal onu pamuklara sarıp sarmalamış sevmeye kıyamamıştı. Baba Mustafa Güldal ona hep ‘aslan oğlum` diye hitap ederdi. Baba Güldal şehit oğlunu, “Ben oğluma aslan derdim. Evet o bir aslandı. Aslan gibi yürekli ama bir o kadar da uysal, efendi, söz dinleyen bir çocuktu” sözleriyle tanımladı. CİMBOM`U TUTARDI Sarı-kırmızı renklere gönül vermiş, Galatasaray`ı başarısızlığında dahi desteklemişti Hüseyin, “Ben Galatasaraylı doğdum, Galatasaraylı ölceğim” derdi, öyle de oldu. Mahlalleden arkadaşlarıyla koyu futbol muhabbetlerine girer ama hep sonunda dostluk kazansın der, hiç bir konuda kırmadığı arkadaşlarını futbol konusunda da kırmazdı. İnsanları sever, sayardı. Irk, din, dil ayrımı yapmaksızın herkesle iyi ilişkiler kurardı. ÇOK ŞEY BIRAKTI Hakkari`de teröristlerle girdiği çatışmada vatan topraklarını korumak uğruna henüz 23 yaşındayken şehit düşen piyade onbaşı Hüseyin Güldal, ardında gözü yaşlı bir aile, dokunmaya kıyamadığı bir nişanlı ve kendisi için yas tutan bir Türkiye bıraktı. Karamürsel, Gölcük, Derince, Körfez, İzmit, Gebze ve Kocaeli`nin her köşesinde onun için yürüyüşler yapıldı. EVİN TEK OĞLUYDU Hüseyin Güldal, el bebek gül bebek büyütülmesine rağmen hiçbir zaman şımarık bir çocuk olmamıştı. İlk ve otaokulu okuduktan sonra Karamürsel Anadolu Meslek Lisesi`ni bitirmişti. Ardından Kocaeli Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu`ndan mezun olmuştu. Hayatının baharındaki delikanlı bu esnada tanıştığı nişanlısı Ebru Utaş`a aşık olmuştu. VE AŞIK OLMUŞTU Nişanlısı Ebru, Hüseyin`in yüreğine düşmüştü düşmesine de çekingen Hüseyin, bir türlü açılamıyordu sevdalısına. En sonunda bir araya gelen gençler uzun süredir arkadaşlıklarını devam ettirdi. Hüseyin askere gidecek ve gelince evleneceklerdi. Ebru Utaş, “Sen git Hüseyin. Ben seni bekler şafağımızı birlikte sayarız. Gözün arkada kalmasın. Vatani görevini en güzel şekilde bitir ve gel” dedi. İZİNDE NİŞANLANDI Hüseyin gitmek için can attığı ‘Peygamber Ocağı`na nihayet teslim olmuş, Isparta`da acemiliğini yapmış ve dağıtım iznine gelmişti. Usta birliğine gitmeden evliliğe giden yolda ilk adımı atmak isteyen Hüseyin`in bu dileği kabul olmuştu. Genç çift nişanlanmış, aileler de evlatlarının bu mutluluğuna ortak olmuştu. ÇAKI GİBİ ASKERDİ Ve sonunda ayrılık günü gelmişti. Hüseyin Güldal, nişanlısı ve ailesiyle helalleşip yeniden birliğine döndü. Genç adam, komutanlarının emirlerine sadık, çakı gibi bir asker olmuştu. Kendisinin ve ailesinin hayatının karar gün saat 16.30`da annesini ve babasını ayrı ayrı aradı; ‘Bugün dağa gideceğiz. Arayamazsam beni merak etmeyin` demişti. Bu onun son sözü olmuştu. ACIYA ACI EKLENDİ Piyade onbaşı Hüseyin Güldal, hain pusuda kahramanca şehit olmuştu. Acı haberi ise baba ocağına ateş düşürmüştü. Ailenin yaşadığı acı yetmezmiş gibi, cenaze evine gelenler, ‘Oğlunuz nöbetteyken öldürülmüş. Karakolda sağ asker kalmamış. Operasyondayken ölmüş. Karakolda sadece 5 asker kurtulmuş` gibi kulaktan dolma bilgileri anlattı. ARTIK MİLLET SUSSUN Hüseyin`in ablası Emine Tamer, “Biricik kardeşimizin acısı bize yetiyor artık millet sussun. Kimse konuşmasın, bıraksınlar da acımızı yaşayalım Evimizi ziyarete gelen teğmen bir bayan ‘Sizin şimdi acınız çok. Kendinizi iyi hissettiğinizde bizi arayın. Ben size yetkili bir isim getireceğim` dedi. RÜZGAR, TIPKI DAYISI Teğmenin getireceği kişi operasyonun nasıl olduğunu, Hüseyin`in nasıl şehit düştüğünü, nasıl aslanlar gibi çarpıştığını anlatacak. Biz insanlara kulağımız kapattık” diye konuştu. Tamer, “Biricik yeğenim 1 yaşındaki Rüzgar tıpkı dayısına benziyor. İnşallah o da büyüyünce dayısı gibi efendi, akıllı bir çocuk olacak. Ona baktıkça kardeşimi görüyorum” sözleriyle taziye evindeki insanların yüreklerini dağladı. AİLEYİ KANDIRDILAR Güldal Ailesi en acı anlarında şaşırtan bir olay da yaşadı. Acı haberi aldıkları gün 20`li yaşlarda bir genç cenaze evine gelerek ‘Ben Hüseyin`in silah arkadaşıyım. Operasyonda yan yana savaştık. O an 3 kişiydik. Sol tarafımda ki arkadaşımı kurtardım. Çok çabalamama rağmen Hüseyin`i kurtaramadım. Affedin beni` dedi ve aile bireylerine sarılarak ağladı. Durum araştırıldığında o kişinin yalan söylediği ortaya çıktı. Aile genç hakkında, “O genç bir daha o eve gelmedi. Kimdir, nedir bilmeyiz ama duygularımızla oynadı o insan” dedi. SÜTÜM ONA HELALDİR “Her insan evladından memnundur muhakkak. Ama benimki başka bir çocuktu” diyen anne Münevver Hanım, “Oğlum çok akıllı bir çocuktu. O kadar okullara gitti, arkadaşları oldu. Bir kere bile bir arkadaşıyla kavga ettiğini hatırlamam. Bizden izinsiz kapı dışına çıkmazdı. Buradan yan sokağa gidecek olsa bile babasından izin alırdı. Ben oğlumdan çok razıydım. Allah da ondan razı olsun. Sütüm ona helal olsun. Mekanı cennet olsun. Şahadetin şerbetini içti. Rabbim ona bu mertebeyi bu kadar iyi bir insan olduğu için vermiştir” diye konuştu. ŞEHİT AİLESİNE YARAŞIR Şehit Güldal`ın ailesi ziyaretine gittiğimizde bize asaletin ne olduğunu bir kez daha gösterdi. Tam bir kahraman Türk askeri ailesine yaraşır şekilde başları dimdik duran ve metanetlerini koruyan anne, baba ve iki abla. Taziye ziyaretine gelen akrabalar, komşular ve dostlar bile aile kadar metanetli değildi. Ziyaretçiler Güldal`ın çerçevelenmiş resmini gördüklerine ağlamaya başlayıp dudaklarından isyan içeren cümleler dökerken aile bireyleri soğukkanlılıklarını koruyor. ASKERE ANNELER ALINSIN Cenaze evindeki ziyaretçiler, “Sınır ötesi operasyon başladı. Umarız kökleri kazınır. O gece 250 teröristin baskına geldiği söyleniyor. O kadar insanın varlığı nasıl anlaşılamadı. İhmal varsa söylesinler. Bizim de evlatlarımız var. Nasıl askere göndereceğiz? Artık anaları askere alsınlar. Evlatlarımızın yerine biz ölelim. Yeter ki bu acıyı yaşamayalım. Bir evlat kolay mı büyüyor? Bu bir savaş değil. Neden öldüklerini bile bilmiyoruz. YÜZÜMÜZ GÜLMEZ OLDU Ülkede kimsenin kimseye güveni kalmadı. Geceleri kapımızı kilitlemeden uyuyamaz olduk. Bir kahvaltıya ya da akşam yemeğine oturuyoruz. Televizyonda sürekli şehit haberleri. İnsanın tadı kaçıyor. Yüzümüz gülmez oldu. fidanlar gidiyor. Yeter artık. Birileri buna ‘Dur` desin. PKK`nın Kürtler ile ilgisi yok. Biz onların dış güçlerin piyonları olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi. KEŞKE OĞLUM GERİ GELSE Ziyaretimiz esnasında Van`da yaşanan depremin bilgisi şehit ailesinin kulağına çalındı. Baba Mustafa Güldal, “İnşallah can kaybı yoktur. Binalar yıkılmış, yıkılsın. Canlara bir şey olmasın. Şimdi benim evladım hayatta olsaydı da bin tane binam yıkılsaydı. Yıkılan bin binanın yerine on bin bina dikerdim. Keşke oğlum geri gelse” kelimeleriyle özlemini ifade etti. BU SÖZLER DERS OLSUN Son sözü anne Münevver Güldal söyledi. Elinde evladının resmi, gözünde yaşlarla Münevver Anne, “Resmini görüyorsunuz. Oğlum çiçek gibiydi. Bu ölüm için çok erkendi. Keşke onun yerine ben ölseydim. Tek tesellim oğlumun vatan için ölmesi. Vatanımız sağolsun. Türkiye halkından tek isteğim duydum ki mitingler yapıyorlarmış. Mitinglere devam etsinler. Birlikten kuvvet doğar. Bir ve beraber olmaktan vazgeçmesinler. Kürt kardeşlerimizin bir suçu yok. Ülkemizi birlikte kazandık. Birlikte savunacağız” dedi. TÜLİN ALTAN-BİZİMKOCAELİ
O iki kız çocuğundan sonra dünyaya gelmiş evin bir oğluydu, ailesinin gözbebeği olmuştu. Münevver Güldal onu pamuklara sarıp sarmalamış sevmeye kıyamamıştı. Baba Mustafa Güldal ona hep ‘aslan oğlum` diye hitap ederdi. Baba Güldal şehit oğlunu, “Ben oğluma aslan derdim. Evet o bir aslandı. Aslan gibi yürekli ama bir o kadar da uysal, efendi, söz dinleyen bir çocuktu” sözleriyle tanımladı. CİMBOM`U TUTARDI Sarı-kırmızı renklere gönül vermiş, Galatasaray`ı başarısızlığında dahi desteklemişti Hüseyin, “Ben Galatasaraylı doğdum, Galatasaraylı ölceğim” derdi, öyle de oldu. Mahlalleden arkadaşlarıyla koyu futbol muhabbetlerine girer ama hep sonunda dostluk kazansın der, hiç bir konuda kırmadığı arkadaşlarını futbol konusunda da kırmazdı. İnsanları sever, sayardı. Irk, din, dil ayrımı yapmaksızın herkesle iyi ilişkiler kurardı. ÇOK ŞEY BIRAKTI Hakkari`de teröristlerle girdiği çatışmada vatan topraklarını korumak uğruna henüz 23 yaşındayken şehit düşen piyade onbaşı Hüseyin Güldal, ardında gözü yaşlı bir aile, dokunmaya kıyamadığı bir nişanlı ve kendisi için yas tutan bir Türkiye bıraktı. Karamürsel, Gölcük, Derince, Körfez, İzmit, Gebze ve Kocaeli`nin her köşesinde onun için yürüyüşler yapıldı. EVİN TEK OĞLUYDU Hüseyin Güldal, el bebek gül bebek büyütülmesine rağmen hiçbir zaman şımarık bir çocuk olmamıştı. İlk ve otaokulu okuduktan sonra Karamürsel Anadolu Meslek Lisesi`ni bitirmişti. Ardından Kocaeli Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu`ndan mezun olmuştu. Hayatının baharındaki delikanlı bu esnada tanıştığı nişanlısı Ebru Utaş`a aşık olmuştu. VE AŞIK OLMUŞTU Nişanlısı Ebru, Hüseyin`in yüreğine düşmüştü düşmesine de çekingen Hüseyin, bir türlü açılamıyordu sevdalısına. En sonunda bir araya gelen gençler uzun süredir arkadaşlıklarını devam ettirdi. Hüseyin askere gidecek ve gelince evleneceklerdi. Ebru Utaş, “Sen git Hüseyin. Ben seni bekler şafağımızı birlikte sayarız. Gözün arkada kalmasın. Vatani görevini en güzel şekilde bitir ve gel” dedi. İZİNDE NİŞANLANDI Hüseyin gitmek için can attığı ‘Peygamber Ocağı`na nihayet teslim olmuş, Isparta`da acemiliğini yapmış ve dağıtım iznine gelmişti. Usta birliğine gitmeden evliliğe giden yolda ilk adımı atmak isteyen Hüseyin`in bu dileği kabul olmuştu. Genç çift nişanlanmış, aileler de evlatlarının bu mutluluğuna ortak olmuştu. ÇAKI GİBİ ASKERDİ Ve sonunda ayrılık günü gelmişti. Hüseyin Güldal, nişanlısı ve ailesiyle helalleşip yeniden birliğine döndü. Genç adam, komutanlarının emirlerine sadık, çakı gibi bir asker olmuştu. Kendisinin ve ailesinin hayatının karar gün saat 16.30`da annesini ve babasını ayrı ayrı aradı; ‘Bugün dağa gideceğiz. Arayamazsam beni merak etmeyin` demişti. Bu onun son sözü olmuştu. ACIYA ACI EKLENDİ Piyade onbaşı Hüseyin Güldal, hain pusuda kahramanca şehit olmuştu. Acı haberi ise baba ocağına ateş düşürmüştü. Ailenin yaşadığı acı yetmezmiş gibi, cenaze evine gelenler, ‘Oğlunuz nöbetteyken öldürülmüş. Karakolda sağ asker kalmamış. Operasyondayken ölmüş. Karakolda sadece 5 asker kurtulmuş` gibi kulaktan dolma bilgileri anlattı. ARTIK MİLLET SUSSUN Hüseyin`in ablası Emine Tamer, “Biricik kardeşimizin acısı bize yetiyor artık millet sussun. Kimse konuşmasın, bıraksınlar da acımızı yaşayalım Evimizi ziyarete gelen teğmen bir bayan ‘Sizin şimdi acınız çok. Kendinizi iyi hissettiğinizde bizi arayın. Ben size yetkili bir isim getireceğim` dedi. RÜZGAR, TIPKI DAYISI Teğmenin getireceği kişi operasyonun nasıl olduğunu, Hüseyin`in nasıl şehit düştüğünü, nasıl aslanlar gibi çarpıştığını anlatacak. Biz insanlara kulağımız kapattık” diye konuştu. Tamer, “Biricik yeğenim 1 yaşındaki Rüzgar tıpkı dayısına benziyor. İnşallah o da büyüyünce dayısı gibi efendi, akıllı bir çocuk olacak. Ona baktıkça kardeşimi görüyorum” sözleriyle taziye evindeki insanların yüreklerini dağladı. AİLEYİ KANDIRDILAR Güldal Ailesi en acı anlarında şaşırtan bir olay da yaşadı. Acı haberi aldıkları gün 20`li yaşlarda bir genç cenaze evine gelerek ‘Ben Hüseyin`in silah arkadaşıyım. Operasyonda yan yana savaştık. O an 3 kişiydik. Sol tarafımda ki arkadaşımı kurtardım. Çok çabalamama rağmen Hüseyin`i kurtaramadım. Affedin beni` dedi ve aile bireylerine sarılarak ağladı. Durum araştırıldığında o kişinin yalan söylediği ortaya çıktı. Aile genç hakkında, “O genç bir daha o eve gelmedi. Kimdir, nedir bilmeyiz ama duygularımızla oynadı o insan” dedi. SÜTÜM ONA HELALDİR “Her insan evladından memnundur muhakkak. Ama benimki başka bir çocuktu” diyen anne Münevver Hanım, “Oğlum çok akıllı bir çocuktu. O kadar okullara gitti, arkadaşları oldu. Bir kere bile bir arkadaşıyla kavga ettiğini hatırlamam. Bizden izinsiz kapı dışına çıkmazdı. Buradan yan sokağa gidecek olsa bile babasından izin alırdı. Ben oğlumdan çok razıydım. Allah da ondan razı olsun. Sütüm ona helal olsun. Mekanı cennet olsun. Şahadetin şerbetini içti. Rabbim ona bu mertebeyi bu kadar iyi bir insan olduğu için vermiştir” diye konuştu. ŞEHİT AİLESİNE YARAŞIR Şehit Güldal`ın ailesi ziyaretine gittiğimizde bize asaletin ne olduğunu bir kez daha gösterdi. Tam bir kahraman Türk askeri ailesine yaraşır şekilde başları dimdik duran ve metanetlerini koruyan anne, baba ve iki abla. Taziye ziyaretine gelen akrabalar, komşular ve dostlar bile aile kadar metanetli değildi. Ziyaretçiler Güldal`ın çerçevelenmiş resmini gördüklerine ağlamaya başlayıp dudaklarından isyan içeren cümleler dökerken aile bireyleri soğukkanlılıklarını koruyor. ASKERE ANNELER ALINSIN Cenaze evindeki ziyaretçiler, “Sınır ötesi operasyon başladı. Umarız kökleri kazınır. O gece 250 teröristin baskına geldiği söyleniyor. O kadar insanın varlığı nasıl anlaşılamadı. İhmal varsa söylesinler. Bizim de evlatlarımız var. Nasıl askere göndereceğiz? Artık anaları askere alsınlar. Evlatlarımızın yerine biz ölelim. Yeter ki bu acıyı yaşamayalım. Bir evlat kolay mı büyüyor? Bu bir savaş değil. Neden öldüklerini bile bilmiyoruz. YÜZÜMÜZ GÜLMEZ OLDU Ülkede kimsenin kimseye güveni kalmadı. Geceleri kapımızı kilitlemeden uyuyamaz olduk. Bir kahvaltıya ya da akşam yemeğine oturuyoruz. Televizyonda sürekli şehit haberleri. İnsanın tadı kaçıyor. Yüzümüz gülmez oldu. fidanlar gidiyor. Yeter artık. Birileri buna ‘Dur` desin. PKK`nın Kürtler ile ilgisi yok. Biz onların dış güçlerin piyonları olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi. KEŞKE OĞLUM GERİ GELSE Ziyaretimiz esnasında Van`da yaşanan depremin bilgisi şehit ailesinin kulağına çalındı. Baba Mustafa Güldal, “İnşallah can kaybı yoktur. Binalar yıkılmış, yıkılsın. Canlara bir şey olmasın. Şimdi benim evladım hayatta olsaydı da bin tane binam yıkılsaydı. Yıkılan bin binanın yerine on bin bina dikerdim. Keşke oğlum geri gelse” kelimeleriyle özlemini ifade etti. BU SÖZLER DERS OLSUN Son sözü anne Münevver Güldal söyledi. Elinde evladının resmi, gözünde yaşlarla Münevver Anne, “Resmini görüyorsunuz. Oğlum çiçek gibiydi. Bu ölüm için çok erkendi. Keşke onun yerine ben ölseydim. Tek tesellim oğlumun vatan için ölmesi. Vatanımız sağolsun. Türkiye halkından tek isteğim duydum ki mitingler yapıyorlarmış. Mitinglere devam etsinler. Birlikten kuvvet doğar. Bir ve beraber olmaktan vazgeçmesinler. Kürt kardeşlerimizin bir suçu yok. Ülkemizi birlikte kazandık. Birlikte savunacağız” dedi. TÜLİN ALTAN-BİZİMKOCAELİ
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.