deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

İBRAHİM ÇİÇEK YAZDI!

EKONOMİ (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.11.2011 - 10:44, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

İBRAHİM ÇİÇEK YAZDI!

İBRAHİM ÇİÇEK ANADOLU TURU VAN VE ERCİŞ’DEKİ DEPREM TESPİTLERİ 20 Ekim’de Trabzon havaalanına indim. Trabzon ve Rize de bahardan kalma günlerden birini yaşıyor. Çarşı pazara bir tur attım. İnsanların yüzü gülüyor gelecekten ümitli. Çarşı pazarda eskisi gibi fazla yabancıya rastlamadım. Eskiden Batum’un Sarp sınır kapısından günlük geçen binlerce turist Rize ve Trabzonu çok hareketli hale getiriyorlardı. Otellerde pazarlarda yer bulmada sıkıntılar çekiliyordu. Tabi bu şehirlere ekonomik olarak bu turistlerin getirisi olduğu gibi ahlaki yönden götürüsü de çok ciddi şekilde oluyordu. Dolayısıyla demir perde ülkelerinin dış dünyaya kapılarının açılmasıyla birlikte biz Türkiye ve sınırlara komşu iller olarak böyle bir süreci belki de yaşamamız gerekiyordu. Şimdi ise bahse konu bu illerimiz bu tür turistler kafilesinden arınmış, kendi iç dinamiklerini harekete geçirerek bölgesel ürünlerini ön plana çıkarmış. Çay üreticiliği ve ticareti eskisi gibi yine canlı bir şekilde yaşamına devam etmektedir.(İki gün kadarda Rize’nin Güneysu ilçesinde kalmam icap etti.) Güneysuyu gerçekten çok sevdim. Güneysuyu ben bir tabiat harikası olarak gördüm. Koca koca yüksek dağların tepesinde çok aralıklı evler, yine yüksek dağların başında sık sık yapılmış adeta 5-10 eve bir cami düşecek şekilde yüksek yüksek minareli camiler. Evlerin ve camilerin aralarındaki yamaçlar adeta dantel gibi işlenmiş yemyeşil çay bahçeleri. Güneysuyun içinden şarıl şarıl akan dere, merkezde bulunan tarihi aslına uygun restore edilen büyük cami, ayrıca TOKİ’nin Rize Güneysu eski evlerini andıran merkezde yaptığı toplu konutlar, Öğretmen Evi , Hükümet Konağı kısacası Güneysu ilçesinin adeta insanı büyüler güzelliklere sahip olduğunu gördüm ve çok haz aldım. Daha sonra Karayolu ile Erzurum, Hınıs, Varto ve Muş’a gittim. Buralardaki tespitlerim; Ekim’in 22 sinde İkizdere’den geçince Ovit dağı zirvesinde ciddi kar vardı. Hatta yer yer yollarda da kar vardı. Zaman zaman yüksek dağlardan yollara yuvarlanan kaya parçalarını sık sık gördüm. Bana göre Karayollarının bu bir ihmalidir. Her an o kayalardan dolayı kaza olabilir. Karayolları sık sık bu taş ve kaya parçalarını toplamalıdır. Daha sonra İspir’i gezdim. İspir şirin bir ilçedir. Çarşıda , pazarda köylerinde yetiştirdikleri ve yaptıkları organik fasulye,dut, pekmez, pestil, peynir, çeçil gibi mahsülleri satıyorlar. Şirin bir Anadolu kasabası olarak gördüm. Daha sonra Erzurum’u gezdik. Erzurum’un Palandökeni, Taşhanı, taş mağazaları, türbeleri, yatırları, Erzurum evleri insanı büyüler özelikleri ve güzellikleri olduğunu gördüm. Tabii meşhur Çağ Kebabını ve meşhur kadayıf dolmasını yemeden geçemedim.Adeta bu ilimizde manevi şahsiyetlerin türbeleri,şehitleri,gazilerin ve tarihi eserlerin mimarlarının bizlere yani Erzurum’a gelen misafirlere hoş geldin dediğini işitir gibi oldum ve bu tarihi şirin büyük Erzurum ilimizde de Van depremini bende bizzat burada yaşadım. Deprem anında Erzurum Üniversitesi kampüsü içinde lojmanda misafiri olduğumuz Gebzeli Teyzemin oğlu Doç. Dr. Necmettin Akdeniz’in evindeyken sanki 1999 Kocaeli Gölcük depremini oluyor gibi hissettim. Tüm insanlar sokağa çıktı. Psikolojik olarak şahsen ben hem çok korktum ve çok etkilendim. Daha sonra Hınıs, Varto’dan, Muş’a geçtik. Muş’ta da 2 gün kaldık. Muş’un köylerini ve ilçelerini gezdik. Muş’tan ben 1969 yılı sonunda ayrılmıştım. Fakat her 2 senede bir gidiyordum. Bu gidişimde Muş’u çok farklı gördüm. Gerçekten gelişmiş, büyümüş artık toprak evler bitmiş, yok olmuş yeni yeni binalar ,siteler yapılmış.Muş ovası ,Murat Nehri inci gibi parlıyor.Mevsim son güz olmasına rağmen her taraf yem yeşil buram buram kokuyordu. Düğünümüz olması nedeni ile Muş’a gitmiştim. Gebze’nin çok sevilen Hacı Abisi Nurettin Çölgeçen’in kızı ile benim yeğenim Yrd. Doç. Dr Ümit Güner’in düğünlerini Muş’ta yaptık.15- 20 Gebzeli buluştuk. Ben İbrahim Çiçek, Nurettin Çölgeçen, Kenan Canyiğit, Hasan Çölgeçen,Abdurrahman Çölgeçen dostlarımla birlikte bir Muş turu yaptık ,Muş havası aldık. Muşlu olan Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler Bey yurtdışında olması nedeni ile bu zevkten mahrum kaldı. Düğünde Ticaret odasını çelenkle ve bizler temsil ettik. Gebze Ticaret Odası Başkanıda telgrafla duygu ve düşüncelerini iletti. Başkanın telgrafı okunurken hemşerileri Başkanı ayakta alkışladılar. Muş’tan ertesi gün tekrar Bingöl Karlıova’dan, Erzurum’dan Horasan’dan Kars’a geçtim.3 gün Kars’ın Selim ilçesinde kaldım. Selim Arpaçay, Çıldır ve Kars’ın merkezi ve birçok köylerini gezdim. Çıldır gölünün kenarında tabi ki balık yedik.Kars’ta Hasan Harakani Hazretlerini, Kars Kalesindeki Celal Baba Türbesini ziyaret ettikten sonra Gebze’ye döndüm. Ertesi gün Ticaret odasından arkadaşlar Van deprem bölgesi için bir program yapmışlar. Van ve Erciş için bu programa katılıp buraları ziyaret ettik. Depremin yıkıntılarını yakından gördük. Van Ticaret ve Sanayi odasını ziyaretimizden sonra heyetimizle Van’da depremden zarar gören binaları, bölge ve semtleri gezdik. Daha sonra Erciş’e geçtik. Van’da fazla bina yıkılmamış fakat binaların büyük bir bölümü çatlamış, patlamış, bazı binaların kolonları kesilmiş. Kısacası depremden dolayı yara almayan , deprem iz bırakmayan bina sayısı çok az.Vandaki binalar takribi %60 veya %70 elden geçmesi gerekir.Kimisi yıkılıp yeniden yapılması ,kimisi ciddi güçlendirilmesi kimisi de tamir olması lazım gerekir diye düşünüyorum. Daha sonra Erciş’e geçtik.Tabi Erciş’te manzara çok farklı Erciş’teki yıkılan binalar tıpkı Gölcük depremini Gölcük’ü bize yeniden yaşattı. Sanki Erciş girişinde sağda solda birkaç bina gördük adeta pestil gibi olmuş. Tabi bunlar çok sık değil, seyrek olarak gördük. Mesela 10-15 binada 1 bina şeklinde fakat ilçenin merkezine girince çok korkunç manzaralarla karşılaştık. Bir bina gördük 3 kat kahveymiş her katta 50-60 kişi varmış. Bu bina olduğu gibi çökmüş. Buradaki insanların tamamı enkaz altında kalmış.Zeki Bey diye bir işadamıyla orada tanıştım.Meğer kızı da bizim gelinimizmiş.Kendisi de Gebze’de bir fabrika kuruyor.Orada evleri ve akrabaları var.Binaları çökmüş 8 tane cenaze evlerinden çıkmış.Buna rağmen çok metanetli,çok sabırlı gördüm.Bize eşlik etti.Erciş Ticaret ve Sanayi Odasına gittik.Burada bir toplantı yaptıktan sonra tekrar enkaz yerlerine gittik.Hava soğuktu.Bizim Ticaret Odası Başkanımız Nail Çiler paltosunu çıkardı attı.Bu kadar insan soğuktan titrerken bizim palto giyinmemiz uygun değil dedi. Kısacası açıkça söyleyebilirim ki her enkazın başında hükümetin, devletin, milletin nefesini gördük, sesini duyduk ,desteğini gördük.Erciş sokaklarında Bakanlarımızı gördük.Milletvekillerimizi gördük.Kısacası Ankara’yı gördük.Kriz masasında Bakanımız Cevdet Yılmaz’ı gördük.Valimiz Münir Karaloğlu’nu gördük.Caddede enkazlara doğru yürürken Tarım Bakanımız Mehdi Eker’i gördük.Kriz merkezi koridorlarında Çevre Bakanımız Erdoğan Bayraktar’ı gördük.Yardım konvoylarını gördük.Çok çaresizleri gördük.Yardıma çok koşanları gördük.Ayrıca çok önemli bir şey daha gördük.Oda nedir diye sorarsanız.Sözüm ona sahte müteahhitlerin işlerini vicdansız katil katil kalfaların ustaların işçiliklerini bu binaların süre içerisinde yapılırken bunlara göz yuman acımasız,sorumsuz,duyarsız idarecilerin yaptıkları hataları gördük.Tabiri caizse hainliklerini gördük.Kısacası binlerce insanımızın ölümüne,yıkımına ,sakat kalmasına sebep olan canilerin marifetlerini gördük.Umarım Mevladan bu yaşananlardan artık bir ders çıkarırız.Bu yanlış gidişata son veririz. Peki bundan sonra o bölgeler nasıl toparlanır diye soracak olursanız ,benim görüşüm şudur;Ülkemizin sahibi var.Hükümetimiz çok güçlü.Ülke insanlarımız çok yardımseverdir.Ölülerimizden dolayı acımız çok büyüktür.Maddi zararları telafi etmemiz bizim için çok büyük bir iş değildir.Allah’ın izni ile 1 sene sürmez bütün bu sıkıntılar biter,yaralar onarılır diye düşünüyorum. MEVLAM BİR DAHA TÜRKİYE’YE VE TÜM İNSANLIĞA BÖYLE BİR ACI GÖSTERMESİN DUASI TEMENNİSİ VE DİLEĞİYLE…..DEPREMDE HAYATINI KAYBEDEN DEPREM ŞEHİTLERİNE RAHMET KEDERLİ AİLELERİNE YÜCE MEVLADAN SABIR NİYAZ EDİYORUM. İbrahim ÇİÇEK
İBRAHİM ÇİÇEK ANADOLU TURU VAN VE ERCİŞ’DEKİ DEPREM TESPİTLERİ 20 Ekim’de Trabzon havaalanına indim. Trabzon ve Rize de bahardan kalma günlerden birini yaşıyor. Çarşı pazara bir tur attım. İnsanların yüzü gülüyor gelecekten ümitli. Çarşı pazarda eskisi gibi fazla yabancıya rastlamadım. Eskiden Batum’un Sarp sınır kapısından günlük geçen binlerce turist Rize ve Trabzonu çok hareketli hale getiriyorlardı. Otellerde pazarlarda yer bulmada sıkıntılar çekiliyordu. Tabi bu şehirlere ekonomik olarak bu turistlerin getirisi olduğu gibi ahlaki yönden götürüsü de çok ciddi şekilde oluyordu. Dolayısıyla demir perde ülkelerinin dış dünyaya kapılarının açılmasıyla birlikte biz Türkiye ve sınırlara komşu iller olarak böyle bir süreci belki de yaşamamız gerekiyordu. Şimdi ise bahse konu bu illerimiz bu tür turistler kafilesinden arınmış, kendi iç dinamiklerini harekete geçirerek bölgesel ürünlerini ön plana çıkarmış. Çay üreticiliği ve ticareti eskisi gibi yine canlı bir şekilde yaşamına devam etmektedir.(İki gün kadarda Rize’nin Güneysu ilçesinde kalmam icap etti.) Güneysuyu gerçekten çok sevdim. Güneysuyu ben bir tabiat harikası olarak gördüm. Koca koca yüksek dağların tepesinde çok aralıklı evler, yine yüksek dağların başında sık sık yapılmış adeta 5-10 eve bir cami düşecek şekilde yüksek yüksek minareli camiler. Evlerin ve camilerin aralarındaki yamaçlar adeta dantel gibi işlenmiş yemyeşil çay bahçeleri. Güneysuyun içinden şarıl şarıl akan dere, merkezde bulunan tarihi aslına uygun restore edilen büyük cami, ayrıca TOKİ’nin Rize Güneysu eski evlerini andıran merkezde yaptığı toplu konutlar, Öğretmen Evi , Hükümet Konağı kısacası Güneysu ilçesinin adeta insanı büyüler güzelliklere sahip olduğunu gördüm ve çok haz aldım. Daha sonra Karayolu ile Erzurum, Hınıs, Varto ve Muş’a gittim. Buralardaki tespitlerim; Ekim’in 22 sinde İkizdere’den geçince Ovit dağı zirvesinde ciddi kar vardı. Hatta yer yer yollarda da kar vardı. Zaman zaman yüksek dağlardan yollara yuvarlanan kaya parçalarını sık sık gördüm. Bana göre Karayollarının bu bir ihmalidir. Her an o kayalardan dolayı kaza olabilir. Karayolları sık sık bu taş ve kaya parçalarını toplamalıdır. Daha sonra İspir’i gezdim. İspir şirin bir ilçedir. Çarşıda , pazarda köylerinde yetiştirdikleri ve yaptıkları organik fasulye,dut, pekmez, pestil, peynir, çeçil gibi mahsülleri satıyorlar. Şirin bir Anadolu kasabası olarak gördüm. Daha sonra Erzurum’u gezdik. Erzurum’un Palandökeni, Taşhanı, taş mağazaları, türbeleri, yatırları, Erzurum evleri insanı büyüler özelikleri ve güzellikleri olduğunu gördüm. Tabii meşhur Çağ Kebabını ve meşhur kadayıf dolmasını yemeden geçemedim.Adeta bu ilimizde manevi şahsiyetlerin türbeleri,şehitleri,gazilerin ve tarihi eserlerin mimarlarının bizlere yani Erzurum’a gelen misafirlere hoş geldin dediğini işitir gibi oldum ve bu tarihi şirin büyük Erzurum ilimizde de Van depremini bende bizzat burada yaşadım. Deprem anında Erzurum Üniversitesi kampüsü içinde lojmanda misafiri olduğumuz Gebzeli Teyzemin oğlu Doç. Dr. Necmettin Akdeniz’in evindeyken sanki 1999 Kocaeli Gölcük depremini oluyor gibi hissettim. Tüm insanlar sokağa çıktı. Psikolojik olarak şahsen ben hem çok korktum ve çok etkilendim. Daha sonra Hınıs, Varto’dan, Muş’a geçtik. Muş’ta da 2 gün kaldık. Muş’un köylerini ve ilçelerini gezdik. Muş’tan ben 1969 yılı sonunda ayrılmıştım. Fakat her 2 senede bir gidiyordum. Bu gidişimde Muş’u çok farklı gördüm. Gerçekten gelişmiş, büyümüş artık toprak evler bitmiş, yok olmuş yeni yeni binalar ,siteler yapılmış.Muş ovası ,Murat Nehri inci gibi parlıyor.Mevsim son güz olmasına rağmen her taraf yem yeşil buram buram kokuyordu. Düğünümüz olması nedeni ile Muş’a gitmiştim. Gebze’nin çok sevilen Hacı Abisi Nurettin Çölgeçen’in kızı ile benim yeğenim Yrd. Doç. Dr Ümit Güner’in düğünlerini Muş’ta yaptık.15- 20 Gebzeli buluştuk. Ben İbrahim Çiçek, Nurettin Çölgeçen, Kenan Canyiğit, Hasan Çölgeçen,Abdurrahman Çölgeçen dostlarımla birlikte bir Muş turu yaptık ,Muş havası aldık. Muşlu olan Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler Bey yurtdışında olması nedeni ile bu zevkten mahrum kaldı. Düğünde Ticaret odasını çelenkle ve bizler temsil ettik. Gebze Ticaret Odası Başkanıda telgrafla duygu ve düşüncelerini iletti. Başkanın telgrafı okunurken hemşerileri Başkanı ayakta alkışladılar. Muş’tan ertesi gün tekrar Bingöl Karlıova’dan, Erzurum’dan Horasan’dan Kars’a geçtim.3 gün Kars’ın Selim ilçesinde kaldım. Selim Arpaçay, Çıldır ve Kars’ın merkezi ve birçok köylerini gezdim. Çıldır gölünün kenarında tabi ki balık yedik.Kars’ta Hasan Harakani Hazretlerini, Kars Kalesindeki Celal Baba Türbesini ziyaret ettikten sonra Gebze’ye döndüm. Ertesi gün Ticaret odasından arkadaşlar Van deprem bölgesi için bir program yapmışlar. Van ve Erciş için bu programa katılıp buraları ziyaret ettik. Depremin yıkıntılarını yakından gördük. Van Ticaret ve Sanayi odasını ziyaretimizden sonra heyetimizle Van’da depremden zarar gören binaları, bölge ve semtleri gezdik. Daha sonra Erciş’e geçtik. Van’da fazla bina yıkılmamış fakat binaların büyük bir bölümü çatlamış, patlamış, bazı binaların kolonları kesilmiş. Kısacası depremden dolayı yara almayan , deprem iz bırakmayan bina sayısı çok az.Vandaki binalar takribi %60 veya %70 elden geçmesi gerekir.Kimisi yıkılıp yeniden yapılması ,kimisi ciddi güçlendirilmesi kimisi de tamir olması lazım gerekir diye düşünüyorum. Daha sonra Erciş’e geçtik.Tabi Erciş’te manzara çok farklı Erciş’teki yıkılan binalar tıpkı Gölcük depremini Gölcük’ü bize yeniden yaşattı. Sanki Erciş girişinde sağda solda birkaç bina gördük adeta pestil gibi olmuş. Tabi bunlar çok sık değil, seyrek olarak gördük. Mesela 10-15 binada 1 bina şeklinde fakat ilçenin merkezine girince çok korkunç manzaralarla karşılaştık. Bir bina gördük 3 kat kahveymiş her katta 50-60 kişi varmış. Bu bina olduğu gibi çökmüş. Buradaki insanların tamamı enkaz altında kalmış.Zeki Bey diye bir işadamıyla orada tanıştım.Meğer kızı da bizim gelinimizmiş.Kendisi de Gebze’de bir fabrika kuruyor.Orada evleri ve akrabaları var.Binaları çökmüş 8 tane cenaze evlerinden çıkmış.Buna rağmen çok metanetli,çok sabırlı gördüm.Bize eşlik etti.Erciş Ticaret ve Sanayi Odasına gittik.Burada bir toplantı yaptıktan sonra tekrar enkaz yerlerine gittik.Hava soğuktu.Bizim Ticaret Odası Başkanımız Nail Çiler paltosunu çıkardı attı.Bu kadar insan soğuktan titrerken bizim palto giyinmemiz uygun değil dedi. Kısacası açıkça söyleyebilirim ki her enkazın başında hükümetin, devletin, milletin nefesini gördük, sesini duyduk ,desteğini gördük.Erciş sokaklarında Bakanlarımızı gördük.Milletvekillerimizi gördük.Kısacası Ankara’yı gördük.Kriz masasında Bakanımız Cevdet Yılmaz’ı gördük.Valimiz Münir Karaloğlu’nu gördük.Caddede enkazlara doğru yürürken Tarım Bakanımız Mehdi Eker’i gördük.Kriz merkezi koridorlarında Çevre Bakanımız Erdoğan Bayraktar’ı gördük.Yardım konvoylarını gördük.Çok çaresizleri gördük.Yardıma çok koşanları gördük.Ayrıca çok önemli bir şey daha gördük.Oda nedir diye sorarsanız.Sözüm ona sahte müteahhitlerin işlerini vicdansız katil katil kalfaların ustaların işçiliklerini bu binaların süre içerisinde yapılırken bunlara göz yuman acımasız,sorumsuz,duyarsız idarecilerin yaptıkları hataları gördük.Tabiri caizse hainliklerini gördük.Kısacası binlerce insanımızın ölümüne,yıkımına ,sakat kalmasına sebep olan canilerin marifetlerini gördük.Umarım Mevladan bu yaşananlardan artık bir ders çıkarırız.Bu yanlış gidişata son veririz. Peki bundan sonra o bölgeler nasıl toparlanır diye soracak olursanız ,benim görüşüm şudur;Ülkemizin sahibi var.Hükümetimiz çok güçlü.Ülke insanlarımız çok yardımseverdir.Ölülerimizden dolayı acımız çok büyüktür.Maddi zararları telafi etmemiz bizim için çok büyük bir iş değildir.Allah’ın izni ile 1 sene sürmez bütün bu sıkıntılar biter,yaralar onarılır diye düşünüyorum. MEVLAM BİR DAHA TÜRKİYE’YE VE TÜM İNSANLIĞA BÖYLE BİR ACI GÖSTERMESİN DUASI TEMENNİSİ VE DİLEĞİYLE…..DEPREMDE HAYATINI KAYBEDEN DEPREM ŞEHİTLERİNE RAHMET KEDERLİ AİLELERİNE YÜCE MEVLADAN SABIR NİYAZ EDİYORUM. İbrahim ÇİÇEK
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.